LUKA İNCİLİ
1 Saygıdeğer Teofilos, birçok kişi bizim de doğruluğundan emin olduğumuz olayları derleyip yazıya döktü.+ 2 Onların yazdıkları, baştan beri bu olayların görgü tanığı+ olan ve Tanrı’nın mesajını bildirenlerden duyduklarımızla da uyumlu.+ 3 Ben de, tüm olayları başından itibaren titizlikle araştırdığımdan, sana bunları mantıklı bir sırayla yazmaya karar verdim.+ 4 Böylece sana sözlü olarak öğretilenlerin doğruluğundan emin olabilirsin.+
5 Yahudiye Kralı Herodes’in* zamanında+ Zekeriya adında bir kâhin* vardı. Bu adam Abiya bölüğündendi.+ Karısı, Harun’un soyundandı ve adı Elizabet’ti. 6 İkisi de Tanrı’nın gözünde doğru* kişilerdi, Yehova’nın* tüm emir ve kanunlarına uyarak temiz bir yaşam sürüyorlardı. 7 Fakat çocukları yoktu çünkü Elizabet kısırdı, ayrıca ikisi de çok yaşlanmıştı.
8 Zekeriya, hizmet sırasının kendi bölüğünde olduğu bir gün, Tanrı’nın huzurunda kâhinlik görevini yerine getiriyordu.+ 9 Kâhinlik düzenine* göre, Yehova’nın kutsal mekânına+ girip buhur* sunma+ sırası ondaydı. 10 Halktan büyük bir kalabalık buhur sunma saatinde dışarıda dua ediyordu. 11 O sırada Yehova’nın meleği Zekeriya’ya göründü; melek buhur sunağının sağında duruyordu. 12 Zekeriya onu görünce büyük bir şaşkınlığa ve korkuya kapıldı. 13 Fakat melek “Korkma Zekeriya” dedi, “Çünkü Tanrı yakarışını duydu. Karın Elizabet sana bir erkek çocuk doğuracak ve onun adını Yahya koyacaksın.+ 14 Çok sevinecek ve mutlu olacaksın, başka birçok kişi de onun doğumuna çok sevinecek,+ 15 çünkü o Yehova’nın gözünde önemli biri olacak.+ Ancak şarap ya da başka herhangi bir içki içmemeli.+ Daha annesinin karnındayken kutsal ruhla* dolacak.+ 16 İsrailoğullarından birçoğunun, Tanrıları Yehova’ya dönmesine yardım edecek.+ 17 Ayrıca, babaların yüreğini çocuklarınkine benzetmek+ ve itaatsizleri doğru insanlar gibi hikmetli* kılmak için O’nun önünden İlya’nın ruhu* ve gücüyle+ gidecek. Halkı Yehova için hazır hale getirecek.”+
18 Zekeriya meleğe “Bu nasıl olabilir? Ben de karım da yaşlıyız” dedi. 19 O zaman melek ona şöyle dedi: “Ben Tanrı’nın huzurunda+ duran Cebrail’im.+ Sana bu müjdeyi vermek için gönderildim. 20 Ama bunlar olana dek dilin tutulacak ve konuşamayacaksın, çünkü zamanı gelince gerçekleşecek olan sözlerime inanmadın.” 21 Bu arada, insanlar Zekeriya’yı beklemeye devam ediyordu. Onun kutsal mekânda bu kadar uzun süre kalmasına çok şaşırdılar. 22 Zekeriya dışarı çıktığında onlarla konuşamadı. İnsanlar onun kutsal mekânda doğaüstü bir şey gördüğünü anladılar. Zekeriya onlara elleriyle işaretler yapıyor ama konuşamıyordu. 23 Kutsal* hizmet süresi tamamlanınca evine döndü.
24 Bir süre sonra karısı Elizabet hamile kaldı ve beş ay boyunca eve kapandı. 25 “Yehova benim için ne harika bir şey yaptı! O benimle ilgilendi ve insanların önündeki utancımı sildi” dedi.+
26 Tanrı, Elizabet’in hamileliğinin altıncı ayında, meleği Cebrail’i+ Celile’nin Nasıra şehrine, 27 bakire bir kıza gönderdi. Bu kız, Davut’un soyundan Yusuf isimli bir adamla nişanlıydı ve adı Meryem’di.+ 28 Melek içeri girip “Selam sana, Tanrı’dan büyük iyilik gören kız! Yehova seninle” dedi. 29 Fakat Meryem bu sözler üzerine büyük bir endişeye kapıldı ve meleğin selamının ne anlama geldiğini düşünmeye başladı. 30 O zaman melek şöyle dedi: “Korkma Meryem, çünkü Tanrı senden çok memnun. 31 Hamile kalıp bir erkek çocuk doğuracaksın ve onun adını İsa koyacaksın.+ 32 O çok büyük biri olacak,+ ona Yüceler Yücesi’nin Oğlu* denecek+ ve Yehova Tanrı, ona babası Davut’un tahtını verecek.+ 33 Yakup’un soyu üzerinde sonsuza dek kral olarak hüküm sürecek ve onun krallığı son bulmayacak.”+
34 Fakat Meryem meleğe, “Nasıl olur? Benim hiçbir erkekle ilişkim olmadı ki!” dedi.+ 35 Melek şu cevabı verdi: “Kutsal ruh senin üzerine gelecek,+ Yüceler Yücesi’nin gücü bir gölge gibi üzerinde olacak. Bu nedenle doğacak çocuk kutsal olacak+ ve ona Tanrı’nın Oğlu denecek.+ 36 Akraban Elizabet de hamile kaldı ve bir oğlu olacak. Yaşlı olsa da ve kısır diye bilinse de şimdi hamileliğinin altıncı ayında. 37 Çünkü Tanrı için hiçbir şey imkânsız değildir.”*+ 38 Meryem de “Ben Yehova’nın hizmetkârıyım. Hakkımda dediğin gibi olsun” dedi ve melek onun yanından ayrıldı.
39 Sonra Meryem hemen yola çıkıp Yahuda’nın dağlık bölgesindeki bir şehre gitti 40 ve Zekeriya’nın evine girip Elizabet’i selamladı. 41 Elizabet Meryem’in selamını duyunca karnındaki bebek sıçradı. Kutsal ruhla dolan Elizabet 42 yüksek sesle şöyle dedi: “Sen Tanrı’dan nimet gören kadınsın! Rahminin meyvesi de öyle! 43 Efendimin annesi yanıma gelmiş, benim için ne büyük bir onur! 44 Bak! Selamını duyduğumda karnımdaki bebek sevinçten sıçradı. 45 Yehova’nın kendisine söylediklerine iman eden kadına ne mutlu! Çünkü bunlar tümüyle gerçekleşecek.”
46 Meryem de şunları söyledi: “Tüm benliğimle Yehova’yı yüceltirim.+ 47 Kurtarıcım olan Tanrı+ sayesinde yüreğim sevinçle coşuyor. 48 Çünkü şu önemsiz hizmetkârının haline baktı.+ Bundan sonra tüm nesiller benim hakkımda ‘Ne mutlu ona!’ diyecek,+ 49 çünkü güçlü Tanrım benim için harika şeyler yaptı. O’nun ismi kutsaldır+ 50 ve Kendisinden korkanlara* nesiller boyunca merhamet gösterir.+ 51 O, kuvvetli koluyla büyük işler başardı, yüreği kibirli olanları dağıttı.+ 52 Güçlü adamları tahtından indirdi, sıradan insanları ise yükseltti.+ 53 Açları nimetlerle doyurdu,+ ama zenginleri eli boş gönderdi. 54 Kulu İsrail’in yardımına koştu, çünkü verdiği sözü unutmadı.+ 55 Atalarımıza bildirdiği gibi, İbrahim’e ve soyuna+ sonsuza dek merhamet etme vaadini hatırladı.” 56 Meryem Elizabet’in yanında üç ay kadar kaldı ve sonra evine döndü.
57 Elizabet’in doğum zamanı geldi ve bir oğlu oldu. 58 Komşuları ve akrabaları Yehova’nın Elizabet’e büyük merhamet gösterdiğini duydular ve sevincine ortak oldular.+ 59 Sekizinci gün bebeğin sünneti için geldiler.+ Ona babası Zekeriya’nın adını koyacaklardı. 60 Fakat annesi “Hayır, adı Yahya olacak” dedi. 61 Ona “Ama akrabalarınız arasında bu isimde kimse yok ki” dediler. 62 Sonra babasına çocuğa ne isim koymak istediğini işaretlerle sordular. 63 Zekeriya bir yazı levhası istedi ve üzerine “Adı Yahya’dır”+ diye yazdı. Herkes çok şaşırdı. 64 O anda Zekeriya’nın dili çözüldü ve konuşup+ Tanrı’yı yüceltmeye başladı. 65 O civarda yaşayan herkes hayretler içindeydi, bu olaylar tüm Yahudiye dağlık bölgesinde konuşulmaya başlandı. 66 Olan biteni duyan herkes “Acaba bu çocuk büyüyünce ne olacak?” diye düşünüyordu. Çünkü Yehova onunlaydı.
67 Sonra çocuğun babası Zekeriya kutsal ruhun etkisiyle Tanrı’dan gelen şu sözleri bildirdi: 68 “İsrail’in Tanrısı Yehova+ yüceltilsin! Çünkü halkının durumuyla ilgilendi ve onlara kurtuluş yolunu açtı.+ 69 Ve kulu Davut’un soyundan bize güçlü bir kurtarıcı* çıkardı.+ 70 Çünkü eski devirlerdeki kutsal peygamberleri aracılığıyla konuşmuş,+ 71 bizi düşmanlarımızın ve bizden nefret edenlerin elinden kurtaracağını bildirmişti.+ 72 Atalarımızın hatırına bize merhamet edeceğini ve kutsal ahdini,*+ 73 yani atamız İbrahim’e yeminini hatırlayacağını söylemişti.+ 74 Bu yemine göre, Tanrı bizi düşmanlarımızın elinden kurtardıktan sonra, Kendisine cesurca kutsal hizmet sunma ayrıcalığını bağışlayacak. 75 Ve O’nun önünde ömrümüz boyunca sadık ve doğru kullar olabileceğiz. 76 Oğlum, sen ise Yüceler Yücesi’nin peygamberi olacaksın, çünkü Yehova’nın önünden gidip O’nun yollarını hazırlayacaksın.+ 77 Ve halka, Tanrımızın günahları bağışlayarak sağlayacağı kurtuluşu bildireceksin.+ 78 O tüm bunları büyük şefkatinden dolayı yapacak. Bu şefkat, yücelerden gelen bir şafak ışığı gibi üzerimizde parlayacak, 79 karanlıkta ve ölümün gölgesinde oturanları+ aydınlatacak ve barış yolunda yürümemizi sağlayacak.”
80 Çocuk büyüdü ve olgunlaştı.* İsrail halkının önüne çıkma vakti gelinceye dek ıssız yerlerde yaşadı.
2 O günlerde Sezar* Augustus tüm imparatorluk topraklarında bir sayım* yapılması için buyruk çıkardı. 2 (Bu, Kirinius Suriye valisiyken yapılan ilk sayımdı.) 3 Herkes kaydolmak için kendi şehrine gitti. 4 Yusuf+ da Celile’nin Nasıra şehrinden Yahudiye’ye, Davut’un memleketi olan Beytlehem’e+ gitti, çünkü o Davut’un ailesinden ve soyundandı. 5 Yusuf kaydolmaya artık karısı olan Meryem’le gitti;+ Meryem hamileliğinin sonlarındaydı.+ 6 Oradayken doğum zamanı geldi 7 ve bir erkek çocuk doğurdu; bu ilk çocuğuydu.+ Onu kundağa sarıp bir yemliğe yatırdı,+ çünkü handa kalacak yer bulamamışlardı.
8 O bölgede, kırlarda kalan ve geceleri sürülerinin başında nöbet tutan çobanlar vardı. 9 Aniden Yehova’nın* meleği önlerinde belirdi ve Yehova’nın ihtişamı çevrelerini aydınlattı. Çobanlar çok korktular. 10 Melek onlara “Korkmayın” dedi, “Bakın, size tüm insanları çok sevindirecek bir haber müjdeliyorum. 11 Bugün Davut’un memleketinde+ sizin için bir kurtarıcı,+ Efendiniz Mesih* doğdu.+ 12 Onu şöyle tanıyacaksınız: Bir bebek kundağa sarılmış halde bir yemlikte yatıyor olacak.” 13 Birdenbire o meleğin yanı sıra, bir melek ordusu*+ belirdi. Hep birlikte Tanrı’yı yücelterek şöyle diyorlardı: 14 “Göklerdeki Tanrımız yüceltilsin, yeryüzünde memnun olduğu insanlara barış* gelsin!”
15 Melekler oradan ayrılıp göğe gidince, çobanlar birbirlerine “Hadi, Yehova’nın bize söylediklerini görmek için Beytlehem’e gidelim” dediler. 16 Hemen oraya gittiler, Meryem’i, Yusuf’u ve yemlikte yatan bebeği buldular. 17 Bunu görünce, meleğin çocukla ilgili söylediklerini anlatmaya başladılar. 18 Çobanların dediklerini duyan herkes şaşırıp kaldı. 19 Meryem ise tüm bu sözleri yüreğinde saklamaya,+ bunların anlamı üzerinde düşünmeye başladı. 20 Sonra çobanlar, duydukları ve gördüklerinden dolayı Tanrı’yı yücelterek geri döndüler, çünkü her şey tam kendilerine söylendiği gibiydi.
21 Sekizinci gün bebeği sünnet etme zamanı gelince+ ona İsa ismi verildi. Bu, annesi ona hamile kalmadan önce meleğin söylediği isimdi.+
22 Sonra, Musa Kanunu’na göre arınma günleri dolunca,+ bebeği Yehova’ya sunmak için Yeruşalim’e getirdiler. 23 Çünkü Yehova’nın Kanunu’nda* “İlk doğan her erkek çocuk Yehova için kutsal olacak” diye yazar.+ 24 Ve Yehova’nın Kanunu’ndaki şu emre göre kurban sundular: “Bir çift kumru veya iki yavru güvercin sunacaksınız.”+
25 Yeruşalim’de Şimeon adında doğru ve dindar bir adam vardı, kutsal ruh onun üzerindeydi. Bu adam Tanrı’nın, İsrail’i teselli edeceği+ zamanı bekliyordu. 26 Ayrıca, kutsal ruh aracılığıyla ona Yehova’nın Mesihi’ni görmeden ölmeyeceği bildirilmişti. 27 Şimeon ruhun etkisiyle mabede geldi. İsa’nın anne babası Kanun’un gereğini yapmak için onu mabede getirince,+ 28 Şimeon bebeği kucağına aldı ve Tanrı’yı yücelterek şunları söyledi: 29 “Ey Ulu Rabbim, artık huzur içinde ölebilirim,+ çünkü sözünü yerine getirdin 30 ve gözlerim kurtuluş sağlayacak kişiyi gördü.+ 31 Senin gönderdiğin bu kişi artık tüm halkların gözü önünde.+ 32 O, milletlerin+ gözündeki perdeyi kaldıracak bir ışık+ ve halkın İsrail’in onurudur.” 33 Bebeğin anne babası onun hakkında söylenenler karşısında çok şaşırdılar. 34 Sonra Şimeon onlar için hayırdua etti ve bebeğin annesi Meryem’e şunu söyledi: “Bu çocuk nedeniyle İsrail’de birçokları düşecek,+ birçokları da kalkacak.+ O, insanların aleyhinde konuşacağı bir işaret olacak.+ 35 Böylece birçoklarının yüreğindeki düşünceler ortaya çıkacak. Ve sana gelince, yüreğini bir kılıç delip geçecek.”+
36 Anna adında yaşlı bir kadın peygamber vardı; Aşer kabilesindendi ve Fanuel’in kızıydı. Evlendikten yedi yıl sonra kocasını kaybetmişti. 37 Bu dul kadın şimdi 84 yaşındaydı. Anna sürekli mabetteydi, oruç* tutup dualar ederek gece gündüz ibadet ederdi. 38 Tam o sırada o da yanlarına geldi. Tanrı’ya şükretmeye ve Yeruşalim’in kurtuluşunu bekleyen+ herkesle çocuk hakkında konuşmaya başladı.
39 Yusuf ve Meryem, Yehova’nın Kanunu’na göre+ her şeyi yerine getirdikten sonra Celile’ye, kendi şehirleri Nasıra’ya döndüler.+ 40 Çocuk giderek büyüyor, güçleniyor ve hikmet kazanıyordu. Tanrı’nın onayına sahipti.+
41 Anne babası her yıl Fısıh* Bayramı+ için Yeruşalim’e giderdi. 42 İsa 12 yaşındayken her zamanki gibi bayramı kutlamaya gittiler.+ 43 Bayram bitince dönüş yolculuğuna geçtiler, ama İsa Yeruşalim’de kaldı ve anne babası bunu fark etmedi. 44 Onu birlikte yolculuk ettikleri kişilerin arasında zannederek bir günlük yol gittiler. Sonra İsa’yı akraba ve tanıdıklarının arasında aramaya başladılar. 45 Fakat bulamayınca Yeruşalim’e geri dönüp her yerde onu aradılar. 46 Nihayet üç gün sonra onu mabette buldular; Kanun öğretmenlerinin arasında oturmuş onları dinliyor ve sorular soruyordu. 47 Onu dinleyen herkes cevapları ve anlayışı karşısında hayretler içinde kalıyordu.+ 48 Anne babası onu orada görünce şaşkınlığa düştü. Annesi “Oğlum, neden böyle yaptın? Babanla seni arayıp durduk, deliye döndük” dedi. 49 İsa ise “Beni neden aradınız? Babamın evinde+ olmam gerektiğini bilmiyor muydunuz?” dedi. 50 Fakat onlar İsa’nın ne demek istediğini anlamadılar.
51 İsa, anne babasıyla birlikte Nasıra’ya geldi ve onlara itaat etmeye devam etti.+ Annesi tüm bu sözleri yüreğinde sakladı.+ 52 İsa büyüyüp gelişiyor ve hikmeti artıyordu. Tanrı’nın ve insanların takdirini kazanıyordu.
3 Sezar Tiberius’un yönetiminin 15. yılında Pontius Pilatus Yahudiye valisiydi, Herodes*+ Celile’nin, kardeşi Filipos İturea’nın ve Trahonitis’in, Lisanyas ise Abilene’nin bölge yöneticisiydi. 2 Kayafa başkâhin,* Hanna yüksek kâhindi.*+ O dönemde Zekeriya oğlu Yahya’ya+ çölde+ Tanrı’dan bir bildiri geldi.
3 Bunun üzerine Yahya, Ürdün Irmağı çevresindeki tüm bölgeyi dolaştı ve tövbenin* vaftizle gösterilmesi gerektiğini, bu sayede günahların bağışlanacağını duyurdu.+ 4 Böylece İşaya Peygamber’in kitabındaki şu sözler gerçekleşti: “Dinleyin! Biri çölde şöyle bağırıyor: ‘Yehova’nın* yolunu hazırlayın! O’nun yollarını düzleyin.+ 5 Her vadiyi doldurun, her dağ ve tepeyi alçaltın, dolambaçlı yolları doğrultun ve engebeli yerleri düzleştirin. 6 Böylece tüm insanlar Tanrı’nın sağladığı kurtuluşu* görsün.’”+
7 Yahya, vaftiz edilmek için kendisine gelen kalabalıklara şunları söylüyordu: “Siz engerek soyu, yaklaşan gazaptan kaçabileceğinizi size kim söyledi?+ 8 Siz önce tövbe ettiğinizi gösteren meyveler ortaya koyun. Sakın ‘Bizim babamız İbrahim’dir’ demeyin. Bilin ki, Tanrı şu taşlardan İbrahim’e çocuklar yaratabilir. 9 Zaten balta da ağaçların dibinde duruyor; iyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılacak.”+
10 İnsanlar “O halde ne yapmalıyız?” diye soruyorlardı. 11 Yahya da “İki* giysisi olan, birini hiç olmayana versin, yiyeceği olan da olmayanla paylaşsın”+ cevabını veriyordu. 12 Vergi memurları bile vaftiz edilmek için geliyor,+ “Öğretmen, ne yapmalıyız?” diye soruyorlardı. 13 Yahya onlara “Belirlenmiş olandan fazla vergi talep etmeyin”*+ diyordu. 14 Askerler de “Ya biz ne yapalım?” diye soruyordu. Yahya onlara “Zorla ya da sahte suçlamayla kimseden bir şey almayın,+ size sağlanan neyse onunla* yetinin” diyordu.
15 İnsanlar beklenti içindeydi ve herkes Yahya hakkında “Acaba Mesih bu mu?”+ diyordu. 16 Bu nedenle Yahya şunları söyledi: “Ben sizi suyla vaftiz ediyorum, fakat benden daha güçlü biri geliyor; ben onun çarıklarının bağını çözmeye bile layık değilim.+ O sizi kutsal ruhla ve ateşle vaftiz edecek.+ 17 Harman* savurmak için yabası* elinde bekliyor. Harman yerini tertemiz edip buğdayı ambarına toplayacak, samanı* ise kimsenin söndüremeyeceği bir ateşte yakıp yok edecek.”
18 Yahya başka birçok öğüt daha verdi ve halka iyi haberi duyurmaya devam etti. 19 Fakat bölge yöneticisi olan Herodes, kardeşinin karısı Herodias’la ilgili meseleden ve yaptığı tüm kötülüklerden dolayı kendisini kınadığı için 20 Yahya’yı hapse attı;+ böylece kötülüklerine bir yenisini daha ekledi.
21 Herkes vaftiz edilirken, İsa da vaftiz edildi.+ O dua ederken gök açıldı,+ 22 kutsal ruh bir güvercin görünümünde onun üzerine indi ve gökten “Sen Benim sevgili oğlumsun, senden memnunum”+ diye bir ses geldi.
23 İsa+ hizmetine başladığında yaklaşık 30 yaşındaydı.+ Yusuf’un oğlu olarak biliniyordu.+
Yusuf, Heli’nin oğluydu,
24 Heli Mattat’ın,
Mattat Levi’nin,
Levi Melki’nin,
Melki Yannay’ın,
Yannay Yusuf’un oğluydu,
25 Yusuf Mattatias’ın,
Mattatias Amos’un,
Amos Nahum’un,
Nahum Esli’nin,
Esli Naggay’ın oğluydu,
26 Naggay Maat’ın,
Maat Mattatias’ın,
Mattatias Semein’in,
Semein Yoseh’in,
Yoseh Yoda’nın oğluydu,
27 Yoda Yoanan’ın,
Yoanan Risa’nın,
Risa Zerubbabel’in,+
Zerubbabel Şealtiel’in,+
Şealtiel Neri’nin oğluydu,
28 Neri Melki’nin,
Melki Addi’nin,
Addi Kosam’ın,
Kosam Elmadam’ın,
Elmadam Er’in oğluydu,
Yeşu Eliezer’in,
Eliezer Yorim’in,
Yorim Mattat’ın,
Mattat Levi’nin oğluydu,
30 Levi Simeon’un,
Simeon Yahuda’nın,
Yahuda Yusuf’un,
Yusuf Yonam’ın,
Yonam Elyakim’in oğluydu,
31 Elyakim Melea’nın,
Melea Menna’nın,
Menna Mattata’nın,
Mattata Natan’ın,+
Natan Davut’un oğluydu,+
Yesse Obed’in,+
Obed Boaz’ın,+
Boaz Salmon’un,+
Salmon Nahşon’un oğluydu,+
33 Nahşon Amminadab’ın,
Amminadab Arni’nin,
Arni Hetsron’un,
Hetsron Perets’in,+
Perets Yahuda’nın oğluydu,+
Yakup İshak’ın,+
İshak İbrahim’in,+
İbrahim Terah’ın,+
Terah Nahor’un oğluydu,+
Serug Reu’nun,+
Reu Peleg’in,+
Peleg Eber’in,+
Eber Şelah’ın oğluydu,+
36 Şelah Kainan’ın,
Kainan Arpakşad’ın,+
Arpakşad Sam’ın,+
Sam Nuh’un,+
Nuh Lamek’in oğluydu,+
Metuşelah Hanok’un,
Hanok Yared’in,+
Yared Mahalaleel’in,+
Mahalaleel Kainan’ın oğluydu,+
Enoş Şit’in,+
Şit Âdem’in,+
Âdem Tanrı’nın oğluydu.
4 Kutsal ruhla dolan İsa Ürdün Irmağı’ndan ayrıldı ve ruhun yönlendirmesiyle çöle gitti.*+ 2 Orada 40 gün kaldı ve İblis* onu ayartmaya çalıştı.+ İsa bu süre boyunca hiçbir şey yemediğinden 40 günün sonunda acıktı. 3 Bunun üzerine İblis, “Eğer sen bir Tanrı oğluysan söyle de şu taş ekmek olsun” dedi. 4 Fakat İsa şöyle cevap verdi: “‘İnsan yalnız ekmekle yaşamaz’ diye yazılmıştır.”+
5 O zaman İblis, İsa’yı yüksek bir yere çıkararak bir anda ona dünyanın bütün krallıklarını gösterdi.+ 6 Ve şunları söyledi: “Tüm bunların yetkisini sana vereceğim, onların tüm görkemi senin olacak, çünkü bu yetki bana ait*+ ve onu istediğime veririm. 7 Eğer bana bir kez tapınırsan bunların hepsi senin olur.” 8 İsa şöyle karşılık verdi: “‘Tanrın Yehova’ya* tapınacak ve yalnız O’na ibadet edeceksin’* diye yazılmıştır.”+
9 Sonra İblis onu Yeruşalim’e götürüp mabedin en yüksek yerine* çıkardı ve şunları söyledi: “Eğer sen bir Tanrı oğluysan kendini buradan aşağı at;+ 10 çünkü yazıldığına göre ‘O, seni korumaları için meleklerine emir verecek 11 ve ayağın taşa çarpmasın diye, seni elleri üzerinde taşıyacaklar.’”+ 12 İsa ona şu cevabı verdi: “‘Tanrın Yehova’yı sınamayacaksın’+ denmiştir.” 13 Bütün bu ayartma çabalarının sonunda İblis, onun yanından ayrıldı ve başka bir fırsat kollamaya başladı.+
14 Kutsal ruhun verdiği güçle dolu olan İsa Celile’ye döndü.+ Onun hakkında söylenen güzel şeyler tüm o bölgeye yayıldı. 15 Ayrıca havralarda* Tanrı’nın sözünü öğretmeye başladı, herkesten saygı görüyordu.
16 Sonra İsa büyüdüğü Nasıra şehrine+ geldi ve her zamanki gibi Sebt* günü havraya gitti.+ Kutsal Yazıları okumak için ayağa kalktı. 17 Ona İşaya Peygamber’in tomarını* verdiler. İsa tomarı açtı ve şu sözlerin yazılı olduğu yeri buldu: 18 “Yehova’nın ruhu üzerimdedir. Çünkü O beni yoksullara müjdeyi vermem için meshetti.* Tutsaklara özgür kalacaklarını, körlere gözlerinin açılacağını bildirmek, ezilenleri kurtarmak+ 19 ve Yehova’nın kabul yılını* duyurmak için gönderdi.”+ 20 Sonra tomarı sarıp görevliye geri verdi ve oturdu. Havradaki herkesin bakışları ona takılıp kalmıştı. 21 Onlara “Duyduğunuz bu sözler bugün yerine geldi”+ dedi.
22 Orada bulunanların hepsi onu övmeye başladı. Ağzından çıkan güzel sözlere hayran kalmışlardı.+ Birbirlerine “Bu Yusuf’un oğlu değil mi?”+ diye soruyorlardı. 23 Bunun üzerine İsa onlara şöyle dedi: “Tabii bana, ‘Hekim önce kendini iyileştirir’ sözünü hatırlatacaksınız. ‘Kefernahum’da+ yaptığını duyduğumuz şeyleri burada, memleketinde de yap’ diyeceksiniz.” 24 Sonra şöyle devam etti: “Gerçek şu ki, hiçbir peygamber kendi memleketinde kabul görmez.+ 25 Örneğin İlya’nın zamanında, üç yıl altı ay yağmur yağmamış ve tüm memlekette büyük bir kıtlık olmuştu.+ İsrail’de birçok dul kadın vardı. 26 Fakat İlya bunlardan hiçbirine gönderilmedi; sadece Sayda’nın Tsarefat şehrindeki bir dul kadına gönderildi.+ 27 Yine, Elişa Peygamber’in zamanında İsrail’de birçok cüzamlı* vardı; ama onlardan hiçbiri iyileştirilmedi, sadece Aramlı* Naaman iyileşti.”+ 28 Havrada bu sözleri duyan herkes büyük bir öfkeye kapıldı.+ 29 Ayağa kalkıp İsa’yı apar topar şehrin dışına çıkardılar. Onu şehrin kurulu olduğu tepenin yamacına götürdüler ve aşağı atmak istediler. 30 Fakat İsa aralarından sıyrılıp gitti.+
31 Sonra Celile bölgesindeki Kefernahum şehrine geldi. Sebt günleri halka Tanrı’nın sözünü öğretiyordu+ 32 ve dinleyenler onun öğretme tarzına hayran kalıyordu,+ çünkü büyük bir yetkiyle konuşuyordu. 33 Bir keresinde havrada kötü ruhun etkisinde olan cinli bir adam vardı ve şöyle haykırıyordu:+ 34 “Yeter! Bizden ne istiyorsun Nasıralı İsa?+ Bizi yok etmeye mi geldin? Senin kim olduğunu biliyorum. Tanrı’nın gönderdiği kutsal kişisin.”+ 35 Fakat İsa “Sus ve ondan çık!” diyerek ruhu azarladı. O zaman cin, adamı insanların ortasında yere savurduktan sonra zarar vermeden ondan çıktı. 36 Bunun üzerine herkesi büyük bir şaşkınlık aldı. Aralarında şöyle konuşmaya başladılar: “Baksanıza nasıl konuşuyor? Kötü ruhlara büyük bir güç ve yetkiyle emrediyor, onlar da itaat ediyor.” 37 İsa’yla ilgili haberler o yörede dört bir yana yayılmaya devam etti.
38 İsa havradan çıktıktan sonra Simun’un evine gitti. Simun’un kayınvalidesi yüksek ateşle yatıyordu. İsa’dan ona yardım etmesini istediler.+ 39 O da kadının yanına gelip onu iyileştirdi ve kadının ateşi düştü. Kadın hemen ayağa kalktı ve onlara hizmet etmeye başladı.
40 Güneş batarken, insanlar çeşitli rahatsızlıkları olan hastalarını İsa’ya getirdiler. İsa her birinin üzerine ellerini koyarak* onları iyileştirdi.+ 41 Birçok kişiden de cinleri çıkardı. Cinler çıkarken “Sen Tanrı’nın Oğlusun”+ diye bağırıyorlardı. Onun Mesih olduğunu biliyorlardı,+ fakat İsa onları azarlayarak konuşmalarına izin vermiyordu.+
42 Gün aydınlanırken İsa oradan ayrıldı ve ıssız bir yere gitti.+ Fakat halk onu aramaya başladı. Onu bulunca yanlarında kalsın diye yalvardılar. 43 Bunun üzerine İsa şöyle dedi: “Tanrı’nın Krallığı* hakkındaki iyi haberi diğer şehirlere de bildirmeliyim, çünkü ben bunun için gönderildim.”+ 44 Böylece iyi haberi Yahudiye’deki havralarda duyurmaya gitti.
5 İsa bir keresinde Genesaret Gölü* kıyısındaydı+ ve Tanrı’nın sözlerini anlatıyordu. İsa’yı dinleyen kalabalık onu gitgide sıkıştırıyordu. 2 İsa göl kıyısına çekilmiş iki tekne gördü; balıkçılar teknelerinden inmiş ağlarını yıkıyorlardı.+ 3 Teknelerden biri Simun’undu. İsa onun teknesine binip Simun’a kıyıdan biraz açılmasını söyledi. Sonra oturdu ve kalabalığa Tanrı’nın sözlerini tekneden öğretmeye başladı. 4 Konuşmasını bitirince Simun’a “Hadi açığa gidip ağ atın” dedi. 5 Fakat Simun şöyle karşılık verdi: “Öğretmen, bütün gece didinip durduk hiçbir şey yakalayamadık.+ Ama madem öyle dedin, ağları atacağım.” 6 Ve bunu yapınca bir sürü balık yakaladılar, öyle ki ağlar yırtılmaya başladı.+ 7 Diğer teknedeki arkadaşlarına işaret ederek yardım istediler. Onlar gelince iki tekneyi de balıkla doldurdular; o kadar çok balık vardı ki tekneler neredeyse batıyordu. 8 Bunu gören Simun Petrus, İsa’nın ayaklarına kapandı ve “Efendim benden uzak dur, çünkü ben günahkâr bir adamım” dedi. 9 O ve yanındakiler, yakaladıkları balığın çokluğundan dolayı şaşırıp kalmıştı. 10 Simun’un ortakları olan, Zebedi’nin oğulları Yakup ve Yuhanna+ da şaşkınlık içindeydi. Fakat İsa Simun’a “Korkma artık. Bundan sonra insan yakalayacaksın” dedi.+ 11 Bunun üzerine tekneleri kıyıya çektiler ve her şeyi bırakıp İsa’nın ardından gittiler.+
12 Bir gün İsa o bölgedeki şehirlerden birindeyken, her tarafını cüzam sarmış bir adamla karşılaştı. Adam İsa’yı görünce yere kapandı ve “Efendim, eğer istersen beni temizleyebilirsin”* diye yalvardı.+ 13 Bunun üzerine İsa elini uzattı ve ona dokunarak “İsterim, temiz ol” dedi. O anda adamın cüzamı geçti.+ 14 İsa adama bunu kimseye söylememesini tembihleyip şöyle dedi: “Ama iyileştiğine tanık olmaları için gidip kâhinlere görün ve Musa’nın cüzamdan arınmış biri için emrettiği sunuyu sun.”+ 15 Yine de, İsa hakkındaki haberler yayılmaya devam etti. Onu dinlemek ve hastalıklarından kurtulmak için yanına büyük kalabalıklar toplanıyordu.+ 16 Bu arada İsa dua etmek için sık sık ıssız yerlere gidiyordu.
17 İsa bir gün insanlara bir evde Tanrı’nın sözlerini öğretiyordu. Celile ve Yahudiye’nin tüm köylerinden, ayrıca Yeruşalim’den gelmiş olan Ferisiler* ve Kanun öğretmenleri de oradaydı. Ve İsa Yehova’nın* verdiği iyileştirme gücüne sahipti.+ 18 Bu sırada sedye üzerinde felçli bir adam getirdiler ve onu içeri sokup İsa’nın önüne koymak istediler.+ 19 Fakat kalabalık yüzünden adamı bir türlü içeri sokamadılar. Bunun üzerine dama çıkıp kiremitleri kaldırdılar ve adamı sedyeyle İsa’nın önündeki insanların arasına sarkıttılar. 20 İsa onların imanını görünce, adama “Günahların bağışlandı” dedi.+ 21 O zaman yazıcılar* ve Ferisiler şöyle düşünmeye başladı: “Bu adam kim oluyor? Tanrı’ya resmen küfrediyor.* Tanrı’dan başka kim günahları bağışlayabilir?”+ 22 İsa onların ne düşündüğünü bildiğinden şunları söyledi: “İçinizden neler geçiriyorsunuz? 23 Hangisi daha kolay? ‘Ayağa kalk ve yürü’ demek mi, yoksa ‘Günahların bağışlandı’ demek mi? 24 Fakat İnsanoğlu’nun* yeryüzünde günahları bağışlama yetkisi olduğunu bilmenizi istiyorum...” Bu arada felçli adama dönüp şöyle dedi: “Sana diyorum, kalk, sedyeni al ve evine git.”+ 25 Bunun üzerine adam önlerinde ayağa kalktı, sedyesini aldı ve Tanrı’yı yücelterek evine gitti. 26 Herkesi büyük bir şaşkınlık aldı ve Tanrı’yı yüceltmeye başladılar. Hayranlıkla “Bugün muhteşem şeyler gördük!” diyorlardı.
27 İsa sonra dışarı çıktı ve vergi toplama yerinde oturan Levi* adlı vergi memurunu gördü. Ona “Benim takipçim ol” dedi.+ 28 Levi de her şeyi bıraktı ve kalkıp onun peşinden gitti. 29 Sonra Levi, evinde İsa için büyük bir ziyafet verdi. Yemekteki misafirlerin arasında çok sayıda vergi memuru da vardı.+ 30 Bunu gören Ferisiler ve onlardan olan yazıcılar, İsa’nın öğrencilerine söylenmeye başlayıp “Neden vergi memurlarıyla ve günahkârlarla yiyip içiyorsunuz?” dediler.+ 31 İsa da onlara şöyle karşılık verdi: “Sağlıklı olanların doktora ihtiyacı yoktur, hasta olanlar doktora muhtaçtır.+ 32 Ben doğru kişileri değil, günahkârları tövbeye çağırmaya geldim.”+
33 İsa’ya şöyle dediler: “Yahya’nın öğrencileri sık sık oruç tutuyor ve hararetle dua ediyorlar, Ferisilerin öğrencileri de öyle yapıyor. Fakat seninkiler yiyip içiyor.”+ 34 İsa da onlara şöyle dedi: “Damat yanlarındayken, dostlarına oruç tutturabilir misiniz? 35 Fakat damadın+ yanlarından alınıp götürüleceği günler gelecek, onlar işte o günlerde oruç tutacaklar.”+
36 Ayrıca İsa onlara şu örneği verdi: “Kimse yeni giysiden bir parça kesip eski giysiye yama yapmaz. Yoksa yeni yama eski giysiye uymaz ve onu yırtar.+ 37 Aynı şekilde, kimse yeni şarabı eski tulumlara koymaz. Yoksa yeni şarap, tulumları patlatır ve dökülür, tulumlar da kullanılmaz hale gelir. 38 Yeni şarap yeni tulumlara koyulmalı. 39 Eski şarabı içtikten sonra kimse yeniyi istemez, ‘Eskisi güzel’ der.”
6 Bir Sebt günü İsa ekinler arasından geçiyordu. Öğrencileri başakları koparıp ellerinde ovalayarak tanelerini yiyorlardı.+ 2 Bunun üzerine Ferisilerden bazıları, “Sebt gününde yapılması yasak olan şeyi neden yapıyorsunuz?”+ diye sordular. 3 İsa da onlara şöyle cevap verdi: “Davut ve yanındaki adamlar acıktığında, Davut’un ne yaptığını hiç okumadınız mı?+ 4 Tanrı’nın evine girerek sunu ekmeklerini* alıp yediğini ve yanındaki adamlara da verdiğini bilmiyor musunuz? Oysa bunları başkalarının yemesi yasaktı, sadece kâhinler yiyebilirdi.”+ 5 Ve sonra İsa “İnsanoğlu Sebt gününün efendisidir”+ dedi.
6 Başka bir Sebt günü+ İsa havraya girdi ve Tanrı’nın sözünü öğretmeye başladı. Orada sağ eli felçli* bir adam vardı.+ 7 Yazıcılar ve Ferisiler İsa’yı suçlayacak bir şey bulmak istiyordu. Bu yüzden Sebt günü birini iyileştirecek mi diye onu dikkatle izliyorlardı. 8 Fakat İsa onların düşüncelerini biliyordu,+ bu yüzden eli felçli adama “Ayağa kalk ve ortada dur” dedi. Adam da kalkıp ortada durdu. 9 Sonra İsa “Size sorarım, Sebt günü iyilik yapmak mı yoksa kötülük yapmak mı doğrudur? Hayat kurtarmak mı, yoksa öldürmek mi?”+ dedi. 10 Etrafındakilere baktıktan sonra adama “Elini uzat” dedi. Adam söyleneni yaptı ve eli iyileşti. 11 Fakat hepsi öfkeden deliye döndü ve İsa’ya ne yapabileceklerini konuşmaya başladılar.
12 Bir gün İsa dua etmek için dağa çıktı+ ve bütün geceyi Tanrı’ya dua ederek geçirdi.+ 13 Gün doğunca öğrencilerini yanına çağırıp aralarından 12 kişi seçti. “Elçiler” diye adlandırdığı bu kişiler şunlardı:+ 14 İsa’nın Petrus adını da verdiği Simun, onun kardeşi Andreas, Yakup, Yuhanna, Filipus,+ Bartolomeus, 15 Matta, Tomas,+ Alfeos oğlu Yakup, “gayretli” dedikleri Simun, 16 Yakup’un oğlu Yahuda* ve sonradan İsa’ya ihanet eden Yahuda İskariyot.
17 İsa onlarla beraber dağdan indi ve düzlük bir yerde durdu. Yanında öğrencilerinden oluşan büyük bir kalabalık vardı. Ayrıca hem bütün Yahudiye ve Yeruşalim’den, hem de Sur ve Sayda tarafındaki kıyı bölgesinden çok sayıda insan gelmişti. Onlar İsa’yı dinlemek ve hastalıklarından kurtulmak için gelmişlerdi. 18 Kötü ruhlar yüzünden sıkıntı çekenler bile şifa buluyordu. 19 Herkes İsa’ya dokunmaya çalışıyordu, çünkü ondan çıkan güçle+ hepsi iyileşiyordu.
20 İsa öğrencilerine bakıp şunları dedi:
“Ey yoksullar, ne mutlu size, çünkü Tanrı’nın Krallığı sizindir.+
21 Şimdi açlık çekenler, ne mutlu size, çünkü doyurulacaksınız.+
Gözü yaşlı olanlar, ne mutlu size, çünkü güleceksiniz.+
22 İnsanoğlu yüzünden nefret gördüğünüzde,+ dışlandığınızda,+ kınandığınızda ve adınız karalandığında ne mutlu size! 23 O gün sevinin ve sevinçten sıçrayın, çünkü gökte ödülünüz büyüktür. Size bunları yapanların ataları da peygamberlere aynı şeyleri yapardı.+
24 Fakat vay halinize ey zenginler!+ Çünkü alacağınızı almış, rahata kavuşmuşsunuz.+
25 Vay halinize şimdi tok olanlar! Çünkü açlık çekeceksiniz.
Vay halinize şimdi gülenler! Çünkü yas tutup ağlayacaksınız.+
26 Herkes hakkınızda iyi konuştuğu zaman vay halinize!+ Çünkü onların ataları da sahte peygamberlere böyle yapardı.
27 Fakat beni dinleyen sizlere şunu diyorum: Düşmanlarınızı sevmeye, sizden nefret edenlere iyilik etmeye devam edin.+ 28 Ayrıca size beddua edenler için hayırdua etmeyi ve hakaret edenler için dua etmeyi sürdürün.+ 29 Bir yanağına vurana öteki yanağını da çevir. Üst giysini alandan iç giysini esirgeme.+ 30 Senden kim bir şey isterse ver+ ve senden alınan şeyleri geri isteme.
31 İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın.+
32 Eğer sadece sizi sevenleri severseniz, bu size övgü kazandırır mı? Çünkü günahkârlar da onları sevenleri sever.+ 33 Ya da sadece size iyilik edenlere iyilik ederseniz, bu size övgü kazandırır mı? Günahkârlar da aynısını yapıyor. 34 Ayrıca, sadece geri ödeyebilecek olanlara borç verirseniz, bu size övgü kazandırır mı?+ Günahkârlar da sadece geri ödeyebilecek günahkârlara borç veriyor. 35 Fakat siz düşmanlarınızı sevmeye, iyilik etmeye ve karşılığında hiçbir şey beklemeden ödünç vermeye devam edin.+ Ödülünüz büyük olacak ve Yüceler Yücesi’nin çocukları* olacaksınız, çünkü O, nankörlere ve kötülere karşı bile iyidir.+ 36 Babanız nasıl merhametli ise, siz de merhametli olmaya devam edin.+
37 Ayrıca başkalarını yargılamayı bırakın, siz de asla yargılanmazsınız.+ Başkalarını kınamayı bırakın, siz de asla kınanmazsınız. Affetmeye devam edin, siz de affedilirsiniz.+ 38 Vermeyi alışkanlık edinin, insanlar da size verecektir.+ Bunu cömertçe yapacaklar; ölçeği sallayıp üzerine bastırarak, taşarcasına doldurup kucağınıza dökecekler. Hangi ölçekle ölçerseniz, aynı ölçekle alacaksınız.”
39 Sonra İsa onlara bir örnek vererek şunları söyledi: “Kör köre rehberlik edebilir mi? Her ikisi de çukura düşmez mi?+ 40 Öğrenci öğretmeninden üstün değildir, fakat mükemmel bir şekilde eğitilen herkes öğretmeni gibi olur. 41 Öyleyse neden kardeşinin gözündeki ufacık çöpe* bakıyorsun da kendi gözündeki kocaman odunu* görmüyorsun?+ 42 Sen kendi gözündeki odunu görmeyip, kardeşine nasıl ‘Dur kardeşim, gözündeki çöpü çıkarayım’ dersin? İkiyüzlü! Önce kendi gözündeki odunu çıkar, o zaman kardeşinin gözündeki çöpü çıkarmak için daha iyi görürsün.
43 İyi ağaç kötü meyve vermez, çürük ağaç da iyi meyve vermez.+ 44 Her ağaç kendi meyvesinden tanınır.+ Örneğin insanlar dikenli çalılardan incir ya da üzüm toplamaz. 45 İyi adam yüreğindeki iyilik hazinesinden iyi şeyler çıkarır, fakat kötü adam yüreğindeki kötülük hazinesinden kötü şeyler çıkarır. Çünkü ağız yürekten taşanı söyler.+
46 Bana ‘Efendim, Efendim’ diyorsunuz da neden söylediklerimi yapmıyorsunuz?+ 47 Bana gelip söylediklerimi duyan ve yapan kime benzer biliyor musunuz?+ 48 Ev yaparken toprağı kazıp derine inen ve kaya üstüne temel atan adama benzer. Sel geldiğinde taşan ırmak suları eve çarpar, fakat ev iyi inşa edildiğinden sarsılmaz.+ 49 Öte yandan söylediklerimi duyan ama yapmayan kişi,+ temel atmadan toprak üzerine ev yapan adama benzer. Sel suları eve çarpar çarpmaz ev çöker ve yıkım büyük olur.”
7 İsa sözlerini bitirdikten sonra Kefernahum’a girdi. 2 O şehirde bir yüzbaşı vardı. Bu adamın çok sevdiği hizmetkârı ağır hastaydı, ölüm döşeğindeydi.+ 3 Yüzbaşı, İsa’yla ilgili haberleri duyunca Yahudilerin bazı ihtiyarlarını* ona gönderdi ve gelip hizmetkârını iyileştirmesini istedi. 4 İhtiyarlar İsa’ya gittiler ve tüm içtenlikleriyle ona yalvarıp şöyle dediler: “Yüzbaşı yapacağın iyiliği hak eden biridir, 5 çünkü milletimizi sever, hatta havramızı o yaptırdı.” 6 Bunun üzerine İsa onlarla birlikte gitti. Fakat eve yaklaştığı sırada, yüzbaşının arkadaşlarıyla karşılaştı. Yüzbaşı onlardan şu mesajı iletmelerini istemişti: “Efendim, zahmet edip gelme, çünkü ben seni çatımın altına kabul etmeye layık değilim.+ 7 Kendimi senin yanına gelmeye de layık görmedim. Sen bir söz söyle, hizmetkârım iyileşsin. 8 Çünkü ben de bir emir kuluyum, ayrıca benim de emrim altında askerler var. Birine ‘Git!’ derim gider, başka birine ‘Gel!’ derim gelir. Hizmetkârıma ‘Şunu yap!’ derim yapar.” 9 İsa adamın bu sözleri karşısında hayrete düştü. Peşinden gelen kalabalığa dönüp, “Size şunu söyleyeyim, böyle büyük bir imanı İsrail’de bile görmedim”+ dedi. 10 Yüzbaşının gönderdiği kişiler eve döndüğünde hizmetkârı iyileşmiş buldular.+
11 İsa kısa süre sonra Nain şehrine doğru yola çıktı; öğrencileri ve büyük bir kalabalık ona eşlik ediyordu. 12 İsa şehir kapısına yaklaşırken bir cenazenin çıkarıldığını gördü. Ölen kişi, annesinin biricik oğluydu,+ üstelik kadın duldu. Kadının yanında şehir halkından büyük bir kalabalık vardı. 13 Efendimiz kadını görünce ona acıdı ve “Ağlama” dedi.+ 14 Yaklaşıp sedyeye dokundu ve sedyeyi taşıyanlar durdu. Sonra İsa “Genç adam, sana diyorum, kalk!” dedi.+ 15 Ölen genç doğrulup oturdu ve konuşmaya başladı. İsa onu annesine geri verdi.+ 16 Herkes hayretler içinde kaldı ve Tanrı’yı yüceltmeye başladılar. “Aramızdan büyük bir peygamber çıktı”,+ “Tanrı yüzümüze baktı” diyorlardı.+ 17 İsa hakkındaki bu haber tüm Yahudiye’ye ve o çevreye yayıldı.
18 Yahya’nın öğrencileri tüm bu olayları ona anlattılar.+ 19 Bunun üzerine Yahya öğrencilerinden ikisini çağırıp Efendimize gönderdi, ona şöyle sormalarını istedi: “Gelecek olan sen misin?+ Yoksa başka birini mi bekleyelim?” 20 Onlar da İsa’ya gelip şunu dediler: “Bizi Vaftizci Yahya gönderdi. ‘Gelecek olan sen misin? Yoksa başkasını mı bekleyelim?’ diye soruyor.” 21 İsa o sırada birçok kişiyi rahatsızlıklarından,+ ciddi hastalıklarından, kötü ruhlardan kurtardı ve kör olan birçok kişinin gözlerini açtı. 22 Yahya’nın öğrencilerine şu cevabı verdi: “Gidin, gördüklerinizi ve duyduklarınızı Yahya’ya anlatın. Körler görüyor,+ topallar yürüyor, cüzamlılar iyileşiyor, sağırlar duyuyor,+ ölüler diriltiliyor ve yoksullara iyi haber bildiriliyor.+ 23 Benim hakkımda şüpheye düşmeyen* insana ne mutlu!”+
24 Yahya’nın öğrencileri gittikten sonra, İsa oradaki kalabalığa Yahya hakkında şunları söyledi: “Çöle ne görmeye gittiniz? Rüzgârla sallanan bir kamış mı?+ 25 Öyleyse ne görmeye gittiniz? Güzel* giysiler giymiş bir adam mı?+ Göz alıcı giysiler giyenler ve lüks içinde yaşayanlar saraylarda bulunur. 26 Gerçekten, oraya ne görmeye gittiniz? Bir peygamber mi? Evet, gördüğünüz kişi bir peygamber, hatta peygamberden de fazlasıdır.+ 27 Şu sözler onun hakkında yazılmıştır: ‘İşte, senin önünden habercimi gönderiyorum; o önden gidip senin yolunu hazırlayacak.’+ 28 Size şunu söyleyeyim ki, kadından doğmuş olanlar arasında Yahya’dan daha büyük biri yoktur. Fakat Tanrı’nın Krallığı’nda küçük olan bile ondan büyüktür.”+ 29 (Yahya tarafından vaftiz edilen vergi memurları ve diğer kişiler bu sözleri duyunca Tanrı’nın yaptığı her şeyin doğru olduğunu kabul ettiler.+ 30 Fakat Yahya tarafından vaftiz edilmeyi reddeden Ferisiler ve Kanun uzmanları, Tanrı’nın isteğine* uymayı kabul etmediler.)+
31 İsa şöyle devam etti: “Bu nesli kimlere benzeteyim?+ 32 Onlar çarşı meydanında oturup birbirlerine ‘Sizin için kaval çaldık ama oynamadınız; ağıt yaktık ama ağlamadınız’ diyen küçük çocuklara benziyorlar. 33 Benzer şekilde, Vaftizci Yahya karşınıza ekmek yemeyen ve şarap içmeyen biri olarak çıktı,+ ama siz ‘Onda cin var’ diyorsunuz. 34 İnsanoğlu ise karşınıza yiyip içen biri olarak çıktı, bu defa da onun için ‘Obur ve şaraba düşkün bir adam, vergi memurlarının ve günahkârların dostu!’ diyorsunuz.+ 35 Siz ne derseniz deyin, hikmet kendi işleriyle haklı çıkar.”+
36 Bir Ferisi İsa’yı ısrarla yemeğe davet ediyordu. O da Ferisinin evine gitti ve sofraya oturdu. 37 Şehirde günahkâr olarak tanınan bir kadın vardı. Bu kadın İsa’nın Ferisinin evinde yemekte olduğunu öğrendi ve içinde güzel kokulu yağ olan kaymaktaşından bir kapla oraya geldi.+ 38 İsa’nın arkasında, ayaklarının dibinde ağlamaya başladı. Onun ayaklarını gözyaşlarıyla ıslattı, saçlarıyla da sildi. Ayrıca İsa’nın ayaklarını şefkatle öptü ve güzel kokulu yağdan döktü. 39 İsa’yı davet eden Ferisi bunu görünce içinden şöyle geçirdi: “Bu adam gerçekten peygamber olsaydı, kendisine dokunan kimdir, nasıl bir kadındır bilirdi, günahkâr olduğunu anlardı.”+ 40 O zaman İsa ona “Simun, sana bir şey söylemek istiyorum” dedi. Simun da “Söyle Öğretmen” dedi.
41 “İki kişinin bir adama borcu vardı; birinin borcu 500 dinar,* diğerininki 50 dinardı. 42 Borçlarını ödeyecek hiçbir şeyleri olmadığından, alacaklı ikisinin de borcunu koşulsuz sildi.* Bu durumda, onlardan hangisi alacaklıyı daha çok sever?” 43 Simun “Sanırım borcu daha çok olan” dedi. İsa da “Doğru söyledin” dedi. 44 Sonra kadına dönüp Simun’a “Bu kadını görüyor musun?” dedi. “Ben senin evine geldim, ama ayaklarımı yıkamak için su vermedin. Oysa bu kadın ayaklarımı gözyaşlarıyla ıslatıp saçlarıyla sildi. 45 Sen beni öpmedin, ama bu kadın geldiğimden beri ayaklarımı şefkatle öpüyor. 46 Sen benim başıma yağ dökmedin, ama bu kadın ayaklarıma güzel kokulu yağ döktü. 47 Dolayısıyla sana şunu söyleyeyim, onun günahları çok* olmasına rağmen bağışlandı,+ çünkü o çok sevdi. Ama az bağışlanan az sever.” 48 Sonra İsa kadına “Günahların bağışlandı” dedi.+ 49 Bunun üzerine onunla birlikte yemek yiyenler aralarında, “Bu adam kim ki günahları bile bağışlıyor?” demeye başladılar.+ 50 İsa ise kadına “İmanın seni kurtardı,+ yolun açık olsun” dedi.
8 Bundan kısa bir süre sonra İsa şehir şehir, köy köy dolaşmaya başladı; Tanrı’nın Krallığı hakkındaki iyi haberi duyuruyordu.+ Onikiler ona eşlik ediyordu. 2 Onların yanında, İsa’nın kötü ruhlardan ve hastalıklardan kurtardığı bazı kadınlar da vardı. Onlar, Mecdelli denilen Meryem (ondan yedi cin çıkmıştı), 3 Herodes’in kâhyası Huza’nın karısı Yoanna+ ve Suzanna’ydı. Bunlar ve başka birçok kadın kendi olanaklarıyla İsa’ya ve elçilere hizmet ediyordu.+
4 Başka şehirlerden gelen insanlarla birlikte yanına büyük bir kalabalık toplanınca İsa şöyle bir örnek verdi:+ 5 “Bir çiftçi tohum ekmeye çıktı. Tohumları ekerken bazıları yol kenarına düştü ve ayak altında çiğnendi. Kuşlar onları yedi.+ 6 Bazıları kayalık yere düştü ve filizlendikten sonra susuzluktan kurudu.+ 7 Bazıları da dikenler arasına düştü. Onlarla birlikte büyüyen dikenler filizleri boğdu.+ 8 Fakat bazıları iyi toprağa düştü ve filizlendikten sonra 100 kat ürün verdi.”+ Bunları söyledikten sonra yüksek sesle, “Kulağı olan dinlesin!” dedi.+
9 Bunun üzerine öğrencileri ona bu örneğin anlamını sordu.+ 10 İsa şu cevabı verdi: “Tanrı’nın Krallığı’yla ilgili kutsal sırları anlama ayrıcalığı size verilmiştir. Diğerleri içinse duydukları sadece birer örnek olarak kalır;+ baktıkları halde görmesinler, duydukları halde anlamasınlar diye böyledir.+ 11 Anlattığım örneğin anlamı şudur: Tohum Tanrı’nın sözüdür.+ 12 Yol kenarına düşenlerin durumunda, kişiler sözü duyar; sonra İblis gelir, iman edip kurtulmasınlar diye sözü onların yüreğinden alıp götürür.+ 13 Kayalık yere düşenlerin durumunda, kişiler sözü duyunca sevinçle kabul ederler, fakat kökleri yoktur. Bir süre iman ederler, ancak sınanınca pes ederler.+ 14 Dikenler arasına düşenlerin durumunda, kişiler sözü duyar; fakat bu hayatın kaygıları, zenginliği+ ve zevkleri+ dikkatlerini dağıtıp onları boğar ve böyle kişiler hiç ürün vermez.+ 15 İyi toprağa düşenlerin durumunda ise kişiler güzel ve iyi bir yüreğe sahiptir;+ sözü duyunca onu bırakmaz ve sıkıntılara tahammül edip ürün verirler.+
16 Kimse yaktığı kandili* bir kapla kapatmaz veya yatağın altına koymaz. Tersine onu yüksek bir yere* koyar, böylece ışık içeri girenleri aydınlatır.+ 17 Evet, saklı olan her şey sonunda ortaya serilecek, özenle gizlenmiş ne varsa bir gün öğrenilecek ve ortaya çıkacak.+ 18 Bu nedenle nasıl dinlediğinize dikkat edin. Çünkü kimde varsa ona daha çok verilecek;+ fakat kimde yoksa kendisinde var zannettiği bile elinden alınacak.”+
19 Bu arada annesi ve kardeşleri+ İsa’ya geldiler, fakat kalabalık yüzünden yanına yaklaşamıyorlardı.+ 20 Bu nedenle ona “Annen ve kardeşlerin dışarıda bekliyor, seni görmek istiyorlar” diye haber verdiler. 21 İsa da onlara, “Benim annem ve kardeşlerim, Tanrı’nın sözünü duyup uygulayanlardır” cevabını verdi.+
22 Bir gün İsa ve öğrencileri tekneye bindiler. İsa “Hadi gölün karşı yakasına geçelim” dedi. Bunun üzerine kıyıdan açıldılar.+ 23 Gölde giderlerken İsa uykuya daldı. Bu sırada şiddetli bir fırtına koptu, tekneye su dolmaya başladı ve durum tehlikeli bir hal aldı.+ 24 Öğrenciler İsa’nın yanına gidip onu uyandırarak “Öğretmen, Öğretmen, boğuluyoruz!” dediler. İsa kalkıp rüzgârı ve kabaran dalgaları azarladı. Rüzgâr dindi ve sular duruldu, ortalık sütliman oldu.+ 25 O zaman İsa onlara “Hani imanınız nerede?” diye sordu. Fakat öğrenciler dehşete kapılmıştı, şaşkınlık içinde birbirlerine şöyle diyorlardı: “Bu nasıl biri? Rüzgâra ve suya bile emir veriyor, onlar da boyun eğiyor!”+
26 Celile Gölü’nün karşı tarafına, Gerasalıların bölgesine vardılar.+ 27 İsa kıyıya çıktığında cinli bir adamla karşılaştı; adam o bölgedeki bir şehirdendi. Uzun zamandan beri çıplak dolaşıyor, evde değil mezarların arasında yaşıyordu.+ 28 İsa’yı görünce haykırarak önünde yere kapandı ve “Yüceler Yücesi Tanrı’nın Oğlu İsa, benden ne istiyorsun? Yalvarırım bana eziyet etme” diye bağırdı.+ 29 (Çünkü İsa kötü ruha ondan çıkmasını emrediyordu. Kötü ruh birçok kez* adamı ele geçirmişti.+ İnsanlar adamı tekrar tekrar ellerinden ve ayaklarından zincirlere vurup başına nöbetçi dikmişlerdi. Fakat o, zincirleri kırar ve cinin etkisiyle ıssız yerlere kaçardı.) 30 İsa ona “Senin adın ne?” diye sordu. O da “Ordu”* dedi, çünkü adamın içine birçok cin girmişti. 31 Cinler, onları dipsiz derinliklere* göndermesin+ diye İsa’ya yalvarmaya başladı. 32 O sırada dağda büyük bir domuz sürüsü+ otluyordu. Cinler domuzlara girmek için İsa’ya yalvardılar, o da izin verdi.+ 33 Böylece cinler adamdan çıkıp domuzlara girdiler. Sürü koşup uçurumdan göle atladı ve boğuldu. 34 Bunu gören çobanlar oradan kaçtılar, olan biteni şehirde ve civarında anlattılar.
35 Bunun üzerine insanlar olanları görmek için İsa’nın yanına geldi. İçinden cinler çıkmış olan adamı, aklı başında ve giyinik halde, İsa’nın ayaklarının dibinde otururken buldular ve çok korktular. 36 Olayı görmüş olanlar adamın nasıl iyileştiğini onlara anlattı. 37 Gerasalıların bölgesinden çok sayıda insan İsa’dan oradan gitmesini istedi, çünkü dehşete kapılmışlardı. O zaman İsa oradan ayrılmak üzere tekneye bindi. 38 Cinlerden kurtulmuş olan adam onunla gelmek için yalvarıp durdu, fakat İsa şöyle diyerek onu gönderdi:+ 39 “Evine dön ve Tanrı’nın senin için neler yaptığını insanlara anlat.” O da gidip İsa’nın kendisi için neler yaptığını tüm şehirde duyurdu.
40 İsa geri dönünce halk onu sıcak bir şekilde karşıladı, hepsi onu bekliyordu.+ 41 O sırada yanına Yairus adlı biri geldi, bu adam havra yöneticisiydi. İsa’nın ayaklarına kapanıp evine gelmesi için yalvarmaya başladı.+ 42 Çünkü 12 yaşlarındaki biricik kızı ölmek üzereydi.
İsa onun evine doğru giderken kalabalık çevresini sarmıştı. 43 Orada 12 yıldır kanaması olan,+ hiç kimsenin tedavi edemediği bir kadın vardı.+ 44 İsa’nın arkasından yaklaşıp giysisinin saçağına+ dokundu ve kanaması hemen durdu. 45 İsa “Bana kim dokundu?” diye sordu. Etraftakiler “Ben dokunmadım” deyince Petrus “Öğretmen, kalabalık çevreni sarmış seni sıkıştırıyor” dedi.+ 46 Fakat İsa “Biri bana dokundu, çünkü benden kuvvet+ çıktığını hissettim” dedi. 47 Kadın yaptığı şeyin fark edildiğini anlayınca, titreye titreye gelip İsa’nın önünde yere kapandı. Ona neden dokunduğunu ve nasıl hemen iyileştiğini herkesin önünde anlattı. 48 İsa da ona “Kızım, imanın seni iyileştirdi, yolun açık olsun” dedi.+
49 İsa daha bunları söylerken, havra yöneticisinin adamlarından biri gelip “Kızın öldü. Artık Öğretmene zahmet verme” dedi.+ 50 Bunu duyan İsa, Yairus’a “Korkma, kızın kurtulacak, yeter ki iman et” dedi.+ 51 İsa eve vardığında, Petrus, Yuhanna, Yakup ve kızın anne babası dışında kimsenin içeri girmesine izin vermedi. 52 Herkes kız için ağlıyor, keder içinde dövünüyordu. İsa “Ağlamayın+ çünkü o ölmedi, uyuyor”+ dedi. 53 Bunun üzerine alay edercesine gülmeye başladılar, çünkü kızın öldüğünü biliyorlardı. 54 Fakat İsa onun elinden tutup “Kızım kalk!” dedi.+ 55 Kız hayata döndü*+ ve hemen ayağa kalktı.+ İsa kıza yiyecek bir şeyler verilmesini söyledi. 56 Kızın anne babası sevinçten çılgına dönmüştü, ancak İsa onlara kimseye bir şey anlatmamalarını tembih etti.+
9 İsa Onikileri çağırıp onlara bütün cinleri çıkarabilsinler ve hastalıkları iyileştirebilsinler diye yetki ve güç verdi.+ 2 Sonra onları Tanrı’nın Krallığı’nı duyurmaya ve hastaları iyileştirmeye gönderirken şöyle dedi: 3 “Yolculuk için yanınıza hiçbir şey almayın; ne değnek, ne heybe, ne ekmek, ne para,* ne de yedek* giysi alın.+ 4 Bir yere gittiğiniz zaman, oradan ayrılana kadar aynı evde kalın.+ 5 Eğer bir yerde sizi kabul etmezlerse, onları uyarmış olduğunuzu göstermek için* o şehirden çıkarken ayaklarınızın tozunu silkin.”+ 6 Ardından elçiler yola çıktı; tüm o bölgede köy köy dolaşarak her yerde iyi haberi duyuruyor ve hastaları iyileştiriyorlardı.+
7 Bu arada, Bölge Yöneticisi Herodes* tüm bu olanları duydu ve allak bullak oldu, çünkü bazıları Yahya’nın dirildiğini söylüyordu.+ 8 Bazıları da İlya’nın ortaya çıktığını ya da eski peygamberlerden birinin dirildiğini söylüyordu.+ 9 Herodes “Yahya’nın başını kestirdim.+ Öyleyse duyduğum tüm bu şeyleri yapan kim?” diyordu. Bu nedenle İsa’yı görmenin bir yolunu aramaya başladı.+
10 Elçiler dönünce, yaptıkları her şeyi İsa’ya anlattılar.+ Sonra İsa, biraz yalnız kalsınlar diye onları alıp Beytsayda şehrine gitti.+ 11 Fakat kalabalıklar bunu duyunca onun peşinden gitti. İsa onları sıcak bir şekilde karşıladı, onlarla Tanrı’nın Krallığı hakkında konuşmaya başladı ve hastaları iyileştirdi.+ 12 Gün sona ererken, Onikiler İsa’nın yanına gelip şöyle dediler: “İnsanları gönder de çevredeki köylere ve çiftliklere gidip kalacak yer bulsunlar ve yiyecek alsınlar, çünkü burası ıssız bir yer.”+ 13 Fakat İsa “Onlara siz yiyecek bir şeyler verin” dedi.+ Onlar da “Beş ekmek ve iki balıktan başka bir şeyimiz yok. Bütün bu insanlar için bir yerden yiyecek mi alalım?” dediler. 14 Orada 5.000 kadar erkek vardı. İsa öğrencilerine “Onları yaklaşık 50’şer kişilik gruplar halinde oturtun” dedi. 15 Söyleneni yapıp herkesi oturttular. 16 İsa beş ekmeği ve iki balığı aldı, göğe bakıp şükretti. Sonra ekmekleri böldü ve halka dağıtsınlar diye balıklarla birlikte öğrencilerine vermeye başladı. 17 Böylece herkes yedi ve doydu. Sonra kalan parçaları topladılar, 12 sepet doldu.+
18 Daha sonra İsa yalnız başına dua ederken öğrencileri yanına geldi. İsa onlara “İnsanlar benim kim olduğumu söylüyor?” diye sordu.+ 19 Öğrenciler şöyle cevap verdi: “Vaftizci Yahya diyorlar, ama bazıları İlya diyor, bazıları da eski peygamberlerden birinin dirildiğini söylüyor.”+ 20 O zaman onlara “Peki siz ne dersiniz? Ben kimim?” diye sordu. Petrus “Sen Tanrı’nın gönderdiği Mesih’sin” dedi.+ 21 İsa da bunu kimseye söylememelerini sıkı sıkıya tembih etti.+ 22 Ayrıca şunları dedi: “İnsanoğlu’nun çok acılar çekmesi gerekiyor. O, ihtiyarlar, yüksek kâhinler ve yazıcılar tarafından reddedilip öldürülmeli+ ve üçüncü gün diriltilmeli.”+
23 Sonra oradaki herkese şöyle dedi: “Biri benim arkamdan gelmek isterse kendini reddetsin, her gün işkence direğini* yüklensin ve hep beni izlesin.+ 24 Çünkü kim canını kurtarmak isterse onu kaybedecek. Fakat kim canını benim uğrumda kaybederse onu kurtaracak.+ 25 Gerçekten de, bir insan bütün dünyayı kazanıp da canını kaybeder veya hayatını mahvederse neye yarar?+ 26 Kim benden ve sözlerimden utanırsa, İnsanoğlu da kendisinin, Babasının ve kutsal meleklerin ihtişamıyla geldiğinde ondan utanacaktır.+ 27 Fakat emin olun, burada olanlardan bazıları Tanrı’nın Krallığı’nı görmeden ölümü tatmayacak.”+
28 İsa bu sözleri söyledikten sekiz gün kadar sonra Petrus’u, Yuhanna’yı ve Yakup’u yanına alıp dua etmek üzere dağa çıktı.+ 29 O dua ederken yüzünün görünüşü değişti ve giysileri bembeyaz bir parlaklığa büründü. 30 Bir anda orada iki kişi belirdi ve İsa’yla konuşmaya başladılar; bunlar Musa ve İlya’ydı. 31 Büyük bir ihtişam içinde belirmişlerdi. İsa’nın yakında Yeruşalim’de gerçekleşecek olan ayrılışı hakkında konuşuyorlardı.+ 32 Bu sırada Petrus ve yanındakiler uyukluyordu. Fakat uykuları açılınca, İsa’nın ihtişamını+ ve yanında duran iki adamı gördüler. 33 Bu iki adam İsa’nın yanından ayrılırken, Petrus İsa’ya şöyle dedi: “Öğretmen, buraya gelmemiz çok iyi oldu. Senin için, Musa için ve İlya için üç çadır kuralım.” Aslında ne dediğinin farkında değildi. 34 Petrus bunları söylerken bir bulut belirdi ve üzerlerini kapladı. Onlar buluta girerken korktular. 35 Buluttan “Bu Benim oğlumdur, seçtiğim kişi odur.+ Onu dinleyin”+ diye bir ses geldi.+ 36 Öğrenciler bu sesi duyduğunda baktılar ki İsa tek başınaydı. Onlar gördüklerini bir süre kimseye anlatmadılar, bu konuda sessiz kaldılar.+
37 Ertesi gün dağdan indiklerinde, İsa’yı büyük bir kalabalık karşıladı.+ 38 Kalabalıktan bir adam ona seslenerek şunları dedi: “Öğretmen, yalvarırım oğluma bir bak, o benim tek evladım.+ 39 Kötü bir ruh onu ele geçiriyor, oğlum aniden bağırmaya ve çırpınmaya başlıyor, ağzından köpükler çıkıyor. Ruh çocuğu yara bere içinde bırakıyor ve ondan çok zor ayrılıyor. 40 Bu ruhu çıkarmaları için öğrencilerine yalvardım, fakat yapamadılar.” 41 İsa şu karşılığı verdi: “Ey imansız ve yoldan çıkmış nesil,+ daha ne kadar aranızda kalacağım? Daha ne kadar size katlanacağım?” Sonra adama “Oğlunu buraya getir” dedi.+ 42 Çocuk daha İsa’nın yanına gelmeden cin onu yere fırlattı ve çocuk şiddetle çırpınmaya başladı. Fakat İsa kötü ruhu azarladı ve çocuğu iyileştirip babasına geri verdi. 43 Tanrı’nın muazzam gücünü gören herkes şaşıp kaldı.
Oradakilerin hepsi İsa’nın yaptıkları karşısında hayretler içindeyken, İsa öğrencilerine şöyle dedi: 44 “Şunu iyi dinleyin ve aklınızda tutun: İnsanoğlu ihanete uğrayıp düşmanlarının eline teslim edilecek.”+ 45 Fakat onlar İsa’nın ne demek istediğini anlamadılar. Çünkü bu sözlerin anlamı onlardan gizlenmişti, soru sormaya da korkuyorlardı.
46 Sonra öğrenciler, aralarında kimin en büyük olduğunu tartışmaya başladı.+ 47 İsa onların yüreğinde ne olduğunu bildiğinden, küçük bir çocuğu yanına aldı 48 ve şöyle dedi: “Kim bu küçük çocuğu benim adımdan ötürü kabul ederse, beni kabul etmiş olur. Ve kim beni kabul ederse, beni göndereni kabul etmiş olur.+ Aranızda kim küçük gibi* davranırsa, büyük olan odur.”+
49 Yuhanna ona şöyle dedi: “Öğretmen, senin ismini kullanarak cin çıkaran bir adam gördük; bizden biri olmadığı için ona engel olmaya çalıştık.”+ 50 Fakat İsa “Ona engel olmayın, çünkü size karşı olmayan sizin yanınızdadır” dedi.
51 İsa’nın göğe alınacağı zaman yaklaşıyordu+ ve o Yeruşalim’e gitmeye kararlıydı. 52 Bu yüzden önden haberciler gönderdi. Onlar yola çıktı ve İsa için hazırlık yapmak üzere Samiriye’deki bir köye girdiler. 53 Ancak köylüler İsa’nın Yeruşalim’e gitmek istediğini öğrenince onu kabul etmediler.+ 54 Bunun üzerine öğrencileri Yakup ve Yuhanna+ “Efendimiz, ister misin emredelim de gökten ateş insin ve onları yok etsin?” dedi.+ 55 Fakat İsa dönüp onları ciddi şekilde uyardı. 56 Sonra başka bir köye gittiler.
57 Yolda giderlerken, biri gelip İsa’ya “Sen nereye gidersen ben de arkandan geleceğim” dedi. 58 İsa da ona şöyle dedi: “Tilkilerin inleri, gökteki kuşların yuvaları var, fakat İnsanoğlu’nun başını yaslayacak bir yeri yok.”+ 59 Sonra bir başkasına “Benim takipçim ol” dedi. Adam da “Efendim, izin ver önce gidip babamı gömeyim” dedi.+ 60 Fakat İsa ona “Bırak ölüler+ kendi ölülerini gömsün; sen ise gidip her yerde Tanrı’nın Krallığı’nı bildir” dedi.+ 61 Başka biri de şöyle dedi: “Efendim, senin arkandan geleceğim; ama izin ver de önce ev halkımla vedalaşayım.” 62 İsa şu karşılığı verdi: “Toprağı sürerken* arkasına bakan,+ Tanrı’nın Krallığı’na layık değildir.”+
10 Sonra Efendimiz 70 kişi daha görevlendirdi. Onları kendisinin gideceği her şehre ve her yere önden ikişer ikişer gönderdi+ 2 ve şöyle dedi: “Evet, hasat bereketli, fakat işçiler az. Öyleyse hasadın efendisine yalvarın, hasadına işçiler göndersin.+ 3 Şimdi yola çıkın. Sizi kurtların arasına kuzular gibi gönderiyorum.+ 4 Yanınızda para, heybe ve çarık taşımayın.+ Yolda selam sabahla vakit kaybetmeyin. 5 Bir eve girdiğinizde önce ‘Bu evdekilere selam* olsun’ deyin.+ 6 Eğer orada barışsever biri yoksa dilediğiniz barış size geri dönecek; varsa, onun üzerinde kalacak. 7 O evde kalın;+ verdiklerini yiyin ve için,+ çünkü aldığı ücret işçinin hakkıdır.+ Sürekli bir evden ötekine geçmeyin.
8 Ayrıca bir şehre girdiğinizde sizi kabul ederlerse, önünüze konulanı yiyin, 9 oradaki hastaları iyileştirin ve onlara ‘Tanrı’nın Krallığı yaklaştı’ deyin.+ 10 Fakat bir şehre girdiğinizde sizi kabul etmezlerse, o şehrin anayollarına çıkıp şöyle deyin: 11 ‘Şehrinizden ayaklarımıza yapışan tozu bile silkiyoruz.*+ Fakat bilin ki Tanrı’nın Krallığı yaklaştı.’ 12 Size şunu söyleyeyim, Sodom bile Yargı Günü’ne o şehirden daha kolay dayanacak.+
13 Vay haline Horazin! Vay haline Beytsayda! Çünkü sizde gerçekleşen mucizeler Sur ve Sayda’da gerçekleşmiş olsaydı, onlar çoktan çula* sarınıp kül içinde oturarak tövbe ederdi.+ 14 Dolayısıyla Sur ve Sayda Yargı Günü’ne sizden daha kolay dayanacak. 15 Ya sen Kefernahum, göklere mi çıkarılacaksın? Hayır! Yerin altına, mezara* indirileceksin.
16 Sizi dinleyen beni dinlemiş olur.+ Sizi reddeden beni reddetmiş olur. Ve beni reddeden, beni göndereni de reddetmiş olur.”+
17 Bir süre sonra 70 öğrenci sevinç içinde döndü ve “Efendimiz, senin isminle emredince cinler bile bize boyun eğiyor” dediler.+ 18 Bunun üzerine İsa onlara şunu söyledi: “Şeytan’ı gökten bir şimşek gibi düşmüş görüyorum.+ 19 Ben size yılanları ve akrepleri ayaklarınızın altında ezme ve düşmanın tüm gücünü alt etme yetkisi verdim.+ Hiçbir şey size zarar vermeyecek. 20 Yine de, kötü ruhlar size boyun eğiyor diye sevinmeyin, isminiz göklerde yazıldığı için sevinin.”+ 21 O anda İsa kutsal ruhun etkisiyle çok büyük bir sevinç duydu ve şunları dedi: “Ey Baba, göklerin ve yerin Rabbi, herkesin önünde Seni yüceltirim, çünkü bunları bilge ve akıllı kişilerden özenle gizleyip+ küçük çocuklara açtın. Evet Baba, öyle yaptın çünkü Senin gözünde doğru olan budur.+ 22 Her şeyi bana Babam verdi. Oğul’un kim olduğunu Baba’dan başkası bilmez, Baba’nın kim olduğunu da Oğul’dan ve Oğul’un O’nu tanıtmak istediği kişilerden başkası bilmez.”+
23 Sonra öğrencileriyle yalnızken onlara şöyle dedi: “Sizin gördüklerinizi görenlere ne mutlu!+ 24 Emin olun, birçok peygamber ve kral sizin gördüklerinizi görmek istedi, fakat göremedi;+ sizin duyduklarınızı duymak istedi, fakat duyamadı.”
25 Daha sonra bir Kanun uzmanı, İsa’yı sınamak için ayağa kalkıp şöyle sordu: “Öğretmen, sonsuz yaşamı elde etmek için ne yapmalıyım?”+ 26 İsa ona “Kanun’da ne yazar? Okuduğundan ne anlıyorsun?” dedi. 27 Adam şu cevabı verdi: “‘Tanrınız Yehova’yı* bütün yüreğinizle, bütün benliğinizle,* bütün gücünüzle ve bütün zihninizle seveceksiniz’+ ve ‘Komşunuzu kendiniz gibi seveceksiniz.’”+ 28 İsa da “Doğru cevap verdin. Bunları yapmaya devam edersen sonsuz yaşama sahip olursun” dedi.+
29 Fakat adam doğru biri olduğunu göstermek istediğinden+ İsa’ya “Peki benim komşum kim?” diye sordu. 30 Bunun üzerine İsa şöyle dedi: “Adamın biri Yeruşalim’den Eriha’ya iniyordu. Yolda haydutların eline düştü. Adamı soydular ve dövüp yarı ölü bir halde bırakıp gittiler. 31 Bu sırada o yoldan inen bir kâhin vardı, geçerken adamı gördü fakat yolun karşı tarafından yürüyüp gitti. 32 Sonra oradan bir Levioğlu geçti, ama adamı görünce o da karşı taraftan yürüyüp gitti. 33 Fakat o yoldan geçen bir Samiriyeli,+ oraya gelip adamın halini görünce ona acıdı. 34 Yanına gitti, adamın yaralarına yağ ve şarap döküp onları sardı. Sonra adamı kendi hayvanına bindirip bir hana götürdü ve orada ona baktı. 35 Ertesi gün iki dinar* çıkarıp hancıya verdi ve ‘Ona iyi bak, bundan daha fazla masraf edersen, geri döndüğümde sana öderim’ dedi. 36 Sence bu üç kişiden hangisi haydutların eline düşen adamın komşusu+ olduğunu gösterdi?” 37 Adam “Ona merhametle davranan”+ diye cevap verdi. O zaman İsa “Sen de böyle yap” dedi.+
38 Sonra yola devam ettiler ve bir köye girdiler. Orada Marta+ adlı bir kadın İsa’yı evinde konuk etti. 39 Onun Meryem adında bir kız kardeşi vardı. Meryem, Efendimizin ayaklarının dibine oturmuş onun anlattıklarını dinliyordu. 40 Öte yandan Marta’nın dikkati dağılmıştı, çünkü bir sürü işe koşturuyordu. Bu nedenle gelip İsa’ya şöyle dedi: “Efendim, kız kardeşimin beni yalnız bırakmasına bir şey demiyor musun? Söyle de gelip bana yardım etsin.” 41 Bunun üzerine Efendimiz ona şunu söyledi: “Marta, Marta, sen birçok şey için kaygılanıp canını sıkıyorsun. 42 Oysa çok şeye gerek yok, hatta tek bir şey yeterli. Meryem’e gelince, o en iyi payı seçti*+ ve bu ondan alınmayacak.”
11 İsa bir gün dua ediyordu. Duasını bitirdiğinde öğrencilerinden biri “Efendim, Yahya’nın öğrencilerine öğrettiği gibi sen de bize dua etmeyi öğret” dedi.
2 O zaman İsa şunları söyledi: “Dua ettiğinizde şöyle deyin: ‘Baba, ismin kutsal olsun.*+ Krallığın gelsin.+ 3 Bize ihtiyacımıza göre her gün ekmeğimizi ver.+ 4 Günahlarımızı bağışla,+ çünkü biz de, bize karşı günah işleyen* herkesi bağışlıyoruz.+ Yardım et, tuzağa düşüp günah işlemeyelim.’”+
5 Sonra şöyle dedi: “Diyelim ki bir arkadaşınız var ve gece yarısı ona gidip, ‘Dostum, bana üç ekmek ödünç ver, 6 şimdi bir arkadaşım yoldan geldi, ama sofraya koyacak hiçbir şeyim yok’ dediniz. 7 O da içeriden şöyle cevap verdi: ‘Beni rahatsız edip durma. Kapıyı artık kilitledim. Çocuklarım da yanımda yatıyor. Kalkıp sana bir şey veremem.’ 8 Size şunu söyleyeyim, adam arkadaşlık hatırı için olmasa bile, sizin ısrarınız*+ yüzünden mutlaka kalkar ve neye ihtiyacınız varsa verir. 9 Şunu bilin ki, dilemeye devam edin,+ size verilecektir; aramaya devam edin, bulacaksınız; kapıyı çalmaya devam edin, size açılacaktır.+ 10 Çünkü dileyen herkes alır,+ arayan herkes bulur ve kapıyı çalan herkese kapı açılır. 11 Gerçekten de aranızda hangi baba, oğlu balık istediğinde ona yılan verir?+ 12 Ya da yumurta istediğinde akrep verir? 13 Sizler kötü olduğunuz halde çocuklarınıza iyi armağanlar vermesini biliyorsanız, gökteki Babamız Kendisinden dileyenlere kutsal ruhu vermesini çok daha iyi bilmez mi?”+
14 Daha sonra İsa bir adamdan cin çıkardı; bu adam cinin etkisiyle dilsiz olmuştu.+ Cin çıktıktan sonra adam konuştu ve oradaki kalabalık hayretler içinde kaldı.+ 15 Fakat bazıları “Bu adam cinleri onların hükümdarı olan Şeytan’ın* yardımıyla çıkarıyor” dedi.+ 16 Başkaları da onu sınamak amacıyla gökten mucizevi bir işaret göstermesini istediler.+ 17 Onların düşüncelerini bilen İsa+ şöyle dedi: “Kendi içinde bölünmüş her krallık yıkılır ve kendi içinde bölünmüş her aile dağılır. 18 Aynı şekilde, eğer Şeytan kendi içinde bölünmüşse onun krallığı nasıl ayakta kalabilir? Çünkü siz, cinleri Şeytan’ın yardımıyla çıkardığımı söylüyorsunuz. 19 Eğer ben cinleri Şeytan’ın yardımıyla çıkarıyorsam, sizin takipçileriniz kimin yardımıyla çıkarıyor? Bu nedenle, sizi onlar yargılayacak.* 20 Fakat eğer ben cinleri Tanrı’nın gücüyle*+ çıkarıyorsam, Tanrı’nın Krallığı sizin haberiniz olmadan gelmiş demektir.+ 21 Güçlü ve iyi silahlanmış bir adam evini koruduğunda, malı mülkü emniyette olur. 22 Fakat daha güçlü biri bu adama saldırıp onu yendiğinde, onun güvendiği tüm silahları alır ve mallarını yağmalayıp başkalarına dağıtır. 23 Benden yana olmayan bana karşıdır ve benimle birlikte toplamayan etrafa dağıtır.+
24 Bir kötü ruh insandan çıkınca rahat bir yer bulmak için kurak yerlerde dolaşır durur. Fakat bir yer bulamayınca ‘Çıktığım evime geri döneyim’ der.+ 25 Döndüğünde orayı tertemiz süpürülmüş ve süslenmiş bulur. 26 Sonra gidip yanına kendinden daha kötü yedi ruh alarak geri döner. İçeri girerler ve oraya yerleşirler. Böylece o insanın son durumu öncekinden beter olur.”
27 İsa bu sözleri söylerken, kalabalığın arasından bir kadın ona “Seni karnında taşıyan ve emziren kadına ne mutlu!” diye seslendi.+ 28 Fakat İsa şöyle karşılık verdi: “Asıl Tanrı’nın sözlerini duyup uygulayanlara ne mutlu!”+
29 Etrafındaki kalabalık giderek artarken İsa şunları dedi: “Bu nesil kötü bir nesil; durmadan bir işaret istiyor. Fakat ona Yunus’un yaşadığı mucizeden başka bir işaret verilmeyecek.+ 30 Nasıl Yunus+ Nineveliler için bir işaret olduysa İnsanoğlu da bu nesil için bir işaret olacak. 31 Yargı Günü’nde Güney Kraliçesi+ bu neslin insanlarıyla birlikte dirilecek ve onları suçlu çıkaracak. Çünkü o, Süleyman’ın hikmetli sözlerini dinlemek için dünyanın öbür ucundan gelmişti. Fakat işte burada Süleyman’dan daha büyük biri var.+ 32 Yargı Günü’nde, Nineve halkı bu neslin insanlarıyla birlikte dirilecek ve onları suçlu çıkaracak. Çünkü onlar Yunus’un duyurusu üzerine tövbe etmişti.+ Fakat işte burada Yunus’tan daha büyük biri var. 33 Kimse yaktığı kandili gizli bir yere koymaz veya üzerini sepetle kapatmaz. Tersine onu yüksek bir yere* koyar,+ böylece ışık içeri girenleri aydınlatır. 34 Bedenin ışığı gözdür. Gözün tek bir şeye odaklanırsa, bütün bedenin aydınlık olur. Fakat gözün doymuyorsa,* bedenin de karanlık olur.+ 35 Dolayısıyla, dikkat et de içindeki ışık aslında karanlık olmasın. 36 Tüm bedenin aydınlıksa, hiçbir kısmı karanlık değilse, o zaman ışıl ışıl yanan bir kandil gibi parlar.”
37 İsa sözlerini bitirdikten sonra bir Ferisi onu yemeğe davet etti. İsa onun evine geldi ve sofraya oturdu. 38 Ferisi, İsa’nın yemekten önce ellerini yıkamadığını* görünce şaşırdı.+ 39 Fakat Efendimiz şunları dedi: “Ey Ferisiler, siz dışı temizlenip içi pis bırakılan kap kacak gibisiniz. İçiniz açgözlülükle ve kötülükle dolu.+ 40 Ey akılsızlar! Dışı yaratan, içi de yaratmadı mı? 41 Siz içten gelen sadakalar verin, işte o zaman tamamen temiz olursunuz. 42 Fakat vay halinize Ferisiler! Çünkü siz nanenin, sedefotunun ve diğer tüm bitkilerin* ondalığını* verirsiniz,+ fakat adaleti ve Tanrı sevgisini önemsemezsiniz. Ondalık vermeniz gerekli, bu doğru. Ama diğerlerini de göz ardı etmemeliydiniz.+ 43 Vay halinize Ferisiler! Çünkü havralarda ön* sıraları ve çarşı meydanlarında selamlanmayı seversiniz.+ 44 Vay halinize! Çünkü insanların bilmeden üzerlerinde yürüdüğü, fark edilmeyen* mezarlar gibisiniz.”+
45 Kanun uzmanlarından biri İsa’ya “Öğretmen, bu sözlerle bize de hakaret ediyorsun” dedi. 46 O zaman İsa şöyle dedi: “Sizin de vay halinize Kanun uzmanları! Çünkü siz insanların omuzlarına taşınması zor yükler koyarsınız, ama o yükleri hafifletmek için parmağınızı bile kıpırdatmazsınız.+
47 Vay halinize! Siz peygamberlerin mezarlarını inşa edersiniz, oysa onları atalarınız öldürmüştür.+ 48 Atalarınızın yaptığı şeyleri gayet iyi biliyorsunuz, yine de onları onaylıyorsunuz. Onlar peygamberleri öldürdü,+ siz de mezarlarını inşa ediyorsunuz. 49 Bu nedenle Tanrı, hikmetiyle şöyle dedi: ‘Onlara peygamberler ve elçiler göndereceğim; bazılarını öldürecekler, bazılarına zulmedecekler. 50 Böylece, insanlığın başlangıcından* beri tüm peygamberlerin dökülen kanlarının hesabı sorulacak.+ 51 Habil’den,+ sunakla Tanrı’nın evi arasında katledilen Zekeriya’ya kadar hepsinin kanının hesabı bu nesilden sorulacak.’+ Evet, bilin ki bu nesilden hepsinin hesabı sorulacak.
52 Vay halinize Kanun uzmanları! Çünkü bilginin anahtarını insanların elinden aldınız. Kendiniz içeri girmediniz, girmek isteyenlere de engel oluyorsunuz.”+
53 İsa oradan ayrılırken, yazıcılar ve Ferisiler onu dört bir yandan sıkıştırmaya ve bir sürü soru sorarak baskı yapmaya başladılar. 54 Ağzından çıkacak bir sözle onu tuzağa düşürmek istiyorlardı.+
12 O sırada kalabalık giderek büyümüş, binlerce kişi toplanmıştı; öyle ki insanlar neredeyse birbirini eziyordu. İsa önce kendi öğrencilerine hitap ederek konuşmasına başladı: “Ferisilerin mayası olan ikiyüzlülüğe karşı dikkatli olun.+ 2 Bilin ki, özenle gizlenmiş her şey bir gün açığa çıkacak ve her sır sonunda öğrenilecek.+ 3 Dolayısıyla, karanlıkta söyledikleriniz aydınlıkta işitilecek ve dört duvar arasında fısıldadıklarınız damlardan duyurulacak. 4 Ayrıca şunu söyleyeyim dostlarım,+ sizi öldürmeye gücü yeten ama daha fazlasını yapamayanlardan korkmayın.+ 5 Kimden korkmanız gerektiğini söyleyeyim: Sizi öldürdükten sonra Hinnom Vadisi’ne* atma yetkisi olandan korkun.+ Evet, size derim ki O’ndan korkun.+ 6 Beş serçe sadece iki bakır paraya* satılmıyor mu? Yine de Tanrı onlardan hiçbirini görmezden gelmez.*+ 7 Sizin ise başınızdaki saçlar bile sayılıdır.+ Korkmayın, çünkü siz serçelerden* çok daha değerlisiniz.+
8 Şunu bilin ki, insanların önünde beni açıkça kabul eden+ herkesi, İnsanoğlu da Tanrı’nın meleklerinin önünde kabul edecek.+ 9 Fakat kim beni insanların önünde reddederse, ben de onu Tanrı’nın meleklerinin önünde reddedeceğim.+ 10 İnsanoğlu’nun aleyhinde bir söz söyleyen bağışlanacak, fakat kutsal ruha küfreden* bağışlanmayacak.+ 11 Siz halk meclislerinin,* devlet görevlilerinin ve yetkililerin önüne çıkarıldığınızda, kendinizi nasıl savunacağınız ve neyi nasıl söyleyeceğiniz konusunda kaygılanmayın.+ 12 Çünkü kutsal ruh ne söylemeniz gerektiği konusunda size o anda yol gösterecek.”*+
13 Sonra kalabalıktan bir adam İsa’ya “Öğretmen, kardeşime söyle de mirası benimle bölüşsün” dedi. 14 O da, “Aranızdaki bu mesele için beni kim hâkim ya da arabulucu tayin etti?” diye karşılık verdi. 15 Ardından şunları dedi: “Gözünüzü dört açın ve her türlü açgözlülükten sakının.+ Çünkü bir insanın çok malı mülkü olsa bile, hayatı bunlara bağlı değildir.”+ 16 Sonra onlara şöyle bir hikâye anlattı: “Zengin bir adamın toprağı bol ürün verdi. 17 Bunun üzerine adam ‘Ürünümü koyacak yerim yok, ne yapsam acaba?’ diye düşünmeye başladı. 18 Sonra kendi kendine dedi ki, ‘En iyisi ambarlarımı yıkıp daha büyüklerini yapayım.+ Bütün tahılımı ve mallarımı oraya koyarım. 19 O zaman kendi kendime derim ki, “Uzun yıllar yetecek kadar mal biriktirdin. Rahatına bak, ye, iç, keyfini sür.”’ 20 Fakat Tanrı ona şöyle dedi: ‘Ey akılsız, bu gece hayatını kaybedeceksin. Biriktirdiğin onca şey kimin olacak?’+ 21 İşte, kendisi için servet biriktiren, fakat Tanrı’nın gözünde zengin olmayan adamın durumu böyledir.”+
22 Ondan sonra öğrencilerine şunları dedi: “Bu nedenle size diyorum ki, ne yiyeceksiniz diye canınız için veya ne giyeceksiniz diye bedeniniz için kaygı çekmeyi bırakın.+ 23 Çünkü can yiyecekten, beden giyecekten daha değerlidir. 24 Kuzgunları düşünün. Onlar ne eker ne de biçerler, ne ambarları ne de kilerleri vardır; ama Tanrı onları besler.+ Siz kuşlardan çok daha değerli değil misiniz?+ 25 Hanginiz kaygılanmakla ömrünü bir parça olsun uzatabilir? 26 Bunu bile yapamıyorsanız, başka şeyler için neden kaygı çekiyorsunuz?+ 27 Zambakların nasıl büyüdüğünü düşünün. Ne çalışıp didinir ne de iplik eğirirler, fakat bilin ki, bütün haşmetiyle Süleyman bile onlardan biri gibi giyinmemişti.+ 28 Neden imanınız bu kadar az? Tanrı bugün var olup yarın ocağa atılacak kır bitkilerini bile böyle giydiriyorsa, sizi giydirmek için çok daha fazlasını yapmaz mı? 29 Bu nedenle, yiyecek içecek derdine düşmekten ve bunlar için kaygılanmaktan vazgeçin.+ 30 Dünyadaki milletler hevesle bunların peşinden koşuyor, fakat Babanız bunlara ihtiyacınız olduğunu biliyor.+ 31 Siz yaşamınızda daima Tanrı’nın Krallığı’na yer verin, o zaman bu şeyler de size verilecektir.+
32 Ey küçük sürü,+ korkma! Çünkü Babanız krallığı size vermeyi uygun gördü.+ 33 Mallarınızı satın ve sadaka verin.+ Kendinize eskimeyecek para keseleri yapın, yani göklerde hiç tükenmeyecek bir hazine biriktirin.+ Orada hazinenize ne hırsız yaklaşabilir ne de güve zarar verebilir. 34 Çünkü hazineniz neredeyse yüreğiniz de orada olacaktır.
35 Giyinip hazırlanın,+ kandilleriniz yanar durumda olsun.+ 36 Efendilerinin düğünden+ dönmesini bekleyen+ ve o gelip kapıyı çaldığında hemen açabilecek durumda olan hizmetkârlar gibi olun. 37 Efendinin gelince uyanık bulduğu o hizmetkârlara ne mutlu! Emin olun, efendi onlara hizmet etmek için hazırlanacak,* onları sofraya oturtacak ve yanlarına gelip hizmet edecek. 38 Eğer efendi gece yarısına doğru,* hatta gece yarısından sonra* gelir ve onları hazır bulursa, o hizmetkârlara ne mutlu! 39 Şunu unutmayın, bir ev sahibi hırsızın hangi saatte geleceğini bilirse, evine girilmesine izin vermez.+ 40 Siz de her zaman hazır olun, çünkü İnsanoğlu ummadığınız bir saatte gelecek.”+
41 Bunun üzerine Petrus şöyle sordu: “Efendim, bu örneği sadece bizim için mi verdin, yoksa herkes için mi?” 42 İsa şöyle dedi: “Evdeki hizmetçilere ihtiyaçları olan yiyeceği vaktinde sağlaması için efendinin onların başına atayacağı sadık ve sağgörülü* kâhya* kimdir?+ 43 Efendisi geldiğinde onu işinin başında bulursa, o hizmetkâra ne mutlu! 44 Emin olun, efendisi bütün mallarının sorumluluğunu ona verecektir. 45 Fakat o hizmetkâr ‘Efendim gecikiyor’ diye düşünürse, diğer hizmetçileri dövmeye ve yiyip içip sarhoş olmaya başlarsa,+ 46 efendisi onun beklemediği bir günde ve bilmediği bir saatte gelip onu en ağır şekilde cezalandıracak ve itaatsiz kişilerin yanına atacak. 47 Efendisinin ne istediğini anladığı halde buna uygun davranmayan veya gereken hazırlığı yapmayan hizmetkâr çok dayak yiyecek.+ 48 Fakat anlamadığı için dayağı hak eden şeyler yapan az dayak yiyecek. Evet, kime çok verilmişse ondan çok şey istenecek, kime çok sorumluluk verilmişse ondan daha fazla şey beklenecek.+
49 Ben yeryüzünde bir ateş yakmaya geldim, eğer bu ateş zaten yandıysa daha ne isterim? 50 Aslında benim için şart olan bir vaftiz* var ve bu tamamlanıncaya dek içimdeki sıkıntı sürecek.+ 51 Yeryüzüne barış getirmeye mi geldim sanıyorsunuz? Hayır! Bilin ki, ayrılık yaratmaya geldim.+ 52 Bundan böyle evlerde ayrılıklar olacak; beş kişilik bir ailede üç kişi iki kişiye, iki kişi üç kişiye karşı olacak. 53 Aileler bölünecek; baba oğula, oğul babaya karşı, anne kıza, kız anneye karşı, kayınvalide geline, gelin kayınvalideye karşı olacak.”+
54 Sonra İsa bütün kalabalığa şöyle dedi: “Batıdan bir bulutun geldiğini görünce, hemen ‘Fırtına geliyor’ dersiniz ve böyle de olur. 55 Rüzgârın güneyden estiğini görünce ‘Çok sıcak olacak’ dersiniz ve öyle olur. 56 İkiyüzlüler, yeryüzüne ve gökyüzüne bakıp sonuçlar çıkarmayı biliyorsunuz da, şu anda olanlara bakıp neden bir sonuca varamıyorsunuz?+ 57 Doğru olanı neden kendiniz ayırt etmiyorsunuz? 58 Diyelim ki, senden davacı olan kişiyle birlikte bir yöneticiye gidiyorsun. Davacınla arandaki anlaşmazlığı henüz yoldayken halletmeye çalış ki seni hâkim önüne çıkarmasın, hâkim de seni mahkeme görevlisine teslim edip hapse attırmasın.+ 59 Şunu bil ki, borcunu son kuruşuna* kadar ödemeden oradan kesinlikle çıkamazsın.”
13 O sırada orada bulunan bazıları İsa’ya, Pilatus’un Celile’den kurban sunmaya gelenleri nasıl katlettiğini anlattı. 2 İsa da şunları dedi: “Sizce onlar diğer Celilelilerden daha günahkâr olduğu için mi bunlar başlarına geldi? 3 Tabii ki hayır. Fakat bilin ki, tövbe etmezseniz hepiniz onlar gibi yok olacaksınız.+ 4 Ya da Siloam’daki kule yıkıldığında altında kalıp ölen 18 kişi, Yeruşalim’de yaşayan diğer herkesten daha mı günahkârdı? 5 Tabii ki hayır. Fakat bilin ki, tövbe etmezseniz hepiniz onlar gibi yok olacaksınız.”
6 İsa şu örnekle sözlerini sürdürdü: “Bir adamın bağında dikili bir incir ağacı vardı. Adam ağaçta meyve var mı diye bakmaya geldi, ama bir tane bile bulamadı.+ 7 O zaman bağda çalışan işçisine şöyle dedi: ‘Üç yıldır gelip bakıyorum, şu ağaçta bir tane bile incir bulamıyorum. En iyisi onu kes, toprağı boşuna işgal etmesin.’ 8 İşçi şu cevabı verdi: ‘Efendim, bırak bir yıl daha kalsın, ben etrafını kazıp gübrelerim. 9 Eğer o zaman meyve verirse ne âlâ, yoksa kesersin.’”+
10 İsa Sebt günü bir havrada Tanrı’nın sözünü öğretiyordu. 11 Orada, bir cinin etkisiyle 18 yıldan beri hasta olan bir kadın vardı. Kadın iki büklüm olmuştu, doğrulamıyordu. 12 İsa kadını görünce ona “Kızım,* hastalığından kurtuldun” dedi.+ 13 Ellerini üzerine koyunca kadın hemen doğruldu ve Tanrı’yı yüceltmeye başladı. 14 Fakat İsa’nın Sebt gününde şifa vermesine kızan havra yöneticisi oradaki kalabalığa şöyle dedi: “İş yapmak için altı gün var;+ iyileşmek için o günlerde gelin, Sebt gününde değil.”+ 15 O zaman Efendimiz ona şu karşılığı verdi: “İkiyüzlüler,+ hepiniz Sebt günü sığırınızı ya da eşeğinizi ahırdaki yerinden çözüp su içmeye götürmüyor musunuz?+ 16 Bu kadın bir İbrahim kızı ve 18 yıldır Şeytan’ın tutsağı. Öyleyse Sebt günü bu tutsaklıktan kurtarılmasın mı?” 17 Bu sözler üzerine, İsa’ya muhalefet eden herkes utandı. Havradaki tüm kalabalık ise onun yaptığı muhteşem işler karşısında büyük bir sevinç duydu.+
18 Sonra İsa sözlerine şöyle devam etti: “Tanrı’nın Krallığı neye benzer? Onu nasıl bir örnekle anlatayım? 19 Bir adamın bahçesine ektiği bir hardal tanesi gibidir. Ekildikten sonra büyür, ağaç olur ve kuşlar onun dallarında yuva yapar.”+
20 İsa tekrar şöyle dedi: “Tanrı’nın Krallığı neye benzer? 21 Bir kadının üç büyük ölçek* una kattığı mayaya benzer. Sonunda bütün hamur mayalanır.”+
22 İsa Yeruşalim’e doğru giderken şehirlerden ve köylerden geçiyor, Tanrı’nın sözünü öğretiyordu. 23 Bir adam ona “Efendim, kurtulacak olanlar az mı?” diye sordu. O da şöyle dedi: 24 “Dar kapıdan girmek için var gücünüzle uğraşın,+ çünkü size şunu söyleyeyim, birçokları içeri girmek isteyecek fakat giremeyecek. 25 Ev sahibi kalkıp kapıyı kilitleyince dışarıda kalacaksınız ve kapıyı çalıp ‘Efendim, bize kapıyı aç’ diyeceksiniz.+ Fakat o size ‘Sizi tanımıyorum’ karşılığını verecek. 26 O zaman ‘Seninle aynı sofraya oturduk, meydanlarımızda* bize birçok şey öğrettin’ diyeceksiniz.+ 27 Fakat o size şöyle diyecek: ‘Sizi tanımıyorum. Benden uzak durun, siz kötülüğe hizmet ediyorsunuz!’ 28 İbrahim’i, İshak’ı, Yakup’u ve tüm peygamberleri Tanrı’nın Krallığı’nda görüp de kendinizi dışarıda bulunca ağlayacak ve çaresizlik içinde kıvranacaksınız.*+ 29 Ayrıca doğudan ve batıdan, kuzeyden ve güneyden insanlar gelecek ve Tanrı’nın Krallığı’nda sofraya oturacaklar. 30 Evet, bazı sonuncular birinci, bazı birinciler de sonuncu olacak.”+
31 Tam bu sırada bazı Ferisiler İsa’ya gelip “Buradan git, çünkü Herodes seni öldürmek istiyor” dediler. 32 O da şu karşılığı verdi: “Gidip o tilkiye deyin ki, ‘Bugün ve yarın cinleri çıkarıyorum, hastaları iyileştiriyorum, üçüncü gün işimi bitirmiş olacağım.’ 33 Yine de bugün, yarın ve öbür gün işime devam etmeliyim. Yoluma da devam etmeliyim, çünkü bir peygamberin Yeruşalim dışında bir yerde öldürülmesi düşünülemez.+ 34 Yeruşalim! Yeruşalim! Peygamberleri öldüren, kendisine gönderilenleri taşlayan Yeruşalim!+ Bir tavuğun civcivlerini kanatları altına topladığı gibi, ben de kaç defa senin çocuklarını toplamak istedim! Fakat siz bunu istemediniz.+ 35 Bakın, Tanrı evinizi* terk ediyor.+ Size şunu söyleyeyim, ‘Yehova,* adıyla gelenin yanındadır!’ diyene kadar beni bir daha göremeyeceksiniz.”+
14 İsa bir Sebt günü, önde gelen bir Ferisinin evine yemeğe gitti. Orada bulunanlar kendisini dikkatle izliyordu. 2 İsa’nın önünde, vücudu su toplamış* bir adam vardı. 3 Bunun üzerine Kanun uzmanlarına ve Ferisilere “Sebt gününde birini iyileştirmek Kanun’a uygun mu, değil mi?” diye sordu.+ 4 Fakat onlar sessiz kaldılar. O zaman İsa adama dokunup onu iyileştirdi, sonra gönderdi. 5 Ardından onlara “Oğlunuz veya sığırınız Sebt gününde kuyuya düşse, hanginiz onu hemen çekip çıkarmaz?” dedi.+ 6 Hiçbir cevap veremediler.
7 Sonra, davetlilerin başköşelere+ geçmeye çalıştığını fark edince şöyle dedi: 8 “Bir düğün yemeğine çağrıldığında başköşeye kurulma.+ Çünkü düğün sahibi belki senden daha itibarlı birini de çağırmıştır. 9 O zaman sana gelip ‘Yerini bu adama ver’ der. Sen de utanç içinde kalkıp en önemsiz yere geçersin. 10 Fakat sen davet edildiğin zaman, gidip en önemsiz yere otur ki düğün sahibi sana ‘Dostum, gel daha iyi yere geç’ desin. O zaman tüm misafirlerin önünde onurlandırılmış olursun.+ 11 Çünkü kim kendini yüceltirse alçaltılacak, kim kendini alçaltırsa yüceltilecektir.”+
12 İsa sonra da kendisini davet eden adama şöyle dedi: “Bir öğle yemeği veya akşam yemeği verdiğin zaman dostlarını, kardeşlerini, akrabalarını veya zengin komşularını çağırma. Çünkü onlar da buna karşılık bir gün seni çağırabilirler. 13 Fakat ziyafet verdiğin zaman yoksulları, sakatları, topalları ve körleri çağır.+ 14 O zaman mutlu olursun, çünkü onların buna karşılık sana verebilecek bir şeyleri yoktur. Bunun karşılığını doğru olan kişilerin dirilmesinde+ alacaksın.”
15 Misafirlerden biri bu sözleri duyunca İsa’ya şöyle dedi: “Tanrı’nın Krallığı’nda sofraya oturmak ne büyük mutluluktur!”
16 İsa da ona şöyle bir hikâye anlattı: “Bir adam büyük bir akşam yemeği veriyordu+ ve çok sayıda kişiyi davet etmişti. 17 Yemek vakti gelince hizmetkârını davetlilere gönderip ‘Hadi gelin, her şey hazır’ dedi. 18 Fakat hepsi mazeretler ileri sürmeye başladı.+ Birincisi ‘Bir tarla aldım, gidip bakmam gerek; lütfen kusura bakma’ dedi. 19 Bir başkası ‘Beş çift sığır aldım, gidip onlara bir bakmam gerek; lütfen kusura bakma’ dedi.+ 20 Bir diğeri de ‘Yeni evlendim, gelemem’ dedi. 21 Hizmetkâr geri gelip söylenenleri efendisine bildirdi. O zaman ev sahibi öfkelendi ve hizmetkârına şöyle dedi: ‘Hemen şehrin anayollarına ve sokaklarına gidip yoksulları, sakatları, körleri ve topalları buraya getir.’ 22 Bir süre sonra hizmetkâr gelip ‘Efendim dediğini yaptım, ancak hâlâ yer var’ dedi. 23 Efendi de hizmetkâra şunları dedi: ‘Şehrin dışındaki yollara git, insanları gelmeye ikna et de evim dolsun.+ 24 Şunu bilin ki, ilk davet edilenlerden hiç kimse akşam yemeğimden tatmayacak.’”+
25 İsa’nın yolculuğu sırasında büyük bir kalabalık da onunla gidiyordu. İsa onlara dönüp şöyle dedi: 26 “Arkamdan gelen biri beni babasından, annesinden, karısından, çocuklarından, kardeşlerinden, hatta kendi canından çok+ sevmezse benim öğrencim olamaz.+ 27 İşkence direğini yüklenip arkamdan gelmeyen benim öğrencim olamaz.+ 28 Diyelim ki bir adam ev* inşa etmek istiyor. Bu inşaatı tamamlamaya gücünün yetip yetmeyeceğini görmek için önce oturup masrafı hesap etmez mi? 29 Yoksa temeli atar, fakat inşaatı bitiremeyebilir ve bunu gören herkes onunla alay etmeye başlar. 30 ‘Bu adam inşaata başladı ama bitiremedi’ derler. 31 Ya da diyelim ki bir kral başka bir kralla savaşmaya gidiyor. Önce oturup çevresindekilere danışarak, karşısındaki 20.000 askeri kendi 10.000 askeriyle yenip yenemeyeceğini düşünmez mi? 32 Yenemeyeceğini anlarsa, öteki kral daha uzaktayken ona elçiler gönderip barış yapmak ister. 33 Siz de şundan emin olun ki, kim sahip olduğu her şeyden vazgeçmezse benim öğrencim olamaz.+
34 Tuz elbette iyidir. Fakat tuz özelliğini kaybederse, ona neyle tat verilir?+ 35 Ne toprağa faydası olur ne de gübreye katılır. İnsanlar bu tuzu atarlar. Kulağı olan dinlesin.”+
15 Tüm vergi memurları ve günahkârlar İsa’yı dinlemek için etrafına toplanıyordu.+ 2 Bu yüzden Ferisiler ve yazıcılar “Bu adam günahkârlara kucak açıyor ve onlarla yemek yiyor” diyerek söylenip duruyorlardı. 3 O zaman İsa onlara şöyle bir örnek verdi: 4 “Birinizin 100 koyunu olsa ve birini kaybetse, 99 koyununu kırda bırakıp kaybolanı bulana dek aramaz mı?+ 5 Onu bulunca da omuzlarına alır ve çok sevinir. 6 Eve gelince dostlarını ve komşularını çağırıp ‘Gelin, sevincimi paylaşın, çünkü kaybolan koyunumu buldum’ der.+ 7 Şunu bilin ki, tövbe eden bir günahkârın da gökte yarattığı sevinç,+ tövbeye ihtiyacı olmayan 99 doğru kişi için duyulandan daha fazla olacaktır.
8 Ya da bir kadının on gümüş parası* olsa ve birini kaybetse, onu bulmak için ışık yakmaz mı? Ve parayı bulana dek evi süpürerek dikkatle aramaz mı? 9 Bulunca da arkadaşlarını ve komşularını çağırıp ‘Gelin, sevincimi paylaşın, çünkü kaybettiğim parayı buldum’ der. 10 Şunu bilin ki, bir günahkâr tövbe ettiğinde+ de Tanrı’nın melekleri arasında büyük sevinç yaşanacaktır.”
11 Sonra İsa şunu anlattı: “Bir adamın iki oğlu vardı. 12 Küçük olanı babasına gidip ‘Baba, malının payıma düşen kısmını bana ver’ dedi. Bunun üzerine baba malını iki oğlu arasında paylaştırdı. 13 Birkaç gün sonra küçük oğlan her şeyini toplayıp uzak bir ülkeye gitti. Orada zevk ve eğlenceye dalarak malını çarçur etti. 14 Tüm parasını tüketmişti ki, ülkenin her yerinde büyük bir kıtlık baş gösterdi. Bu genç muhtaç duruma düştü 15 ve oranın halkından birine giderek kendisini işe aldırdı. Adam da domuz+ gütmesi için onu otlaklarına gönderdi. 16 Genç adam o kadar açtı ki domuzların yediği keçiboynuzlarından yemek istiyordu, fakat kimse ona bir şey vermiyordu.
17 Aklı başına gelince kendi kendine şöyle dedi: ‘Babamın yanında çalışan onca kişinin bol bol ekmeği varken, ben burada açlıktan ölüyorum! 18 En iyisi babamın yanına dönüp ona şöyle diyeyim: Baba, ben gökteki Tanrı’ya ve sana karşı günah işledim. 19 Artık senin oğlun olarak anılmaya layık değilim. İzin ver, işçilerinden biri gibi olayım.’ 20 Sonra kalkıp babasına gitti. Babası onu daha uzaktayken gördü, haline çok acıdı. Koşup oğlunun boynuna sarıldı ve onu şefkatle öptü. 21 Genç adam babasına şunları söyledi: ‘Baba, ben gökteki Tanrı’ya ve sana karşı günah işledim.+ Artık senin oğlun olarak anılmaya layık değilim.’ 22 Babası ise hizmetkârlarına şöyle dedi: ‘Çabuk, en güzel kaftanı getirip ona giydirin, parmağına yüzük takın ve ayaklarına çarık giydirin. 23 Besili danayı da getirip kesin, yiyip içelim ve oğlumun dönüşünü kutlayalım. 24 Çünkü bu oğlum ölmüştü dirildi,+ kaybolmuştu bulundu.’ Böylece eğlenmeye başladılar.
25 Bu arada adamın büyük oğlu tarladaydı. Geri dönerken, eve yaklaştığı sırada müzik ve dans sesleri duydu. 26 Bunun üzerine hizmetkârlardan birini yanına çağırıp neler olduğunu sordu. 27 Hizmetkâr ‘Kardeşin geldi, baban ona sağ salim kavuştuğu için besili danayı kesti’ dedi. 28 Fakat büyük oğlan öfkelendi, içeri girmek istemedi. Bunun üzerine babası dışarıya geldi ve ona yalvarmaya başladı. 29 Ama o babasına şöyle dedi: ‘Ben bunca yıl senin için köle gibi çalıştım, bir kere bile sözünden çıkmadım. Ama sen arkadaşlarımla oturup yiyelim diye bana bir kez olsun bir oğlak bile vermedin. 30 Fakat senin malını fahişelerle yiyip bitiren bu oğlun gelir gelmez onun için besili danayı kestin.’ 31 O zaman babası şöyle dedi: ‘Oğlum, sen her zaman benim yanımdasın ve neyim varsa zaten hepsi senin. 32 Fakat şimdi sevinip eğlenme zamanı, çünkü kardeşin ölmüştü dirildi, kaybolmuştu bulundu.’”
16 Sonra İsa öğrencilerine şunları anlattı: “Zengin bir adamın bir kâhyası* vardı. Adama ‘Kâhyan senin mallarını çarçur ediyor’ dediler. 2 Bunun üzerine adam kâhyayı çağırdı ve şunları dedi: ‘Senin hakkında bazı şeyler duyuyorum, bunlar ne demek oluyor? Evimi artık sen idare edemezsin. Kâhya olarak yaptıklarının hesabını ver.’ 3 O zaman kâhya kendi kendine şöyle dedi: ‘Şimdi ne yapacağım? Efendim beni kâhyalıktan atıyor. Tarlada çalışmaya gücüm yetmez, dilenmekten de utanırım. 4 Tamam, ne yapacağımı buldum! Böylece işsiz kaldığımda beni evine kabul edecek birileri olacak.’ 5 Bunun üzerine, efendisine borcu olanların hepsini tek tek yanına çağırdı. Birincisine ‘Efendime ne kadar borcun var?’ diye sordu. 6 Borçlu ‘100 ölçek* zeytinyağı’ dedi. Kâhya ona ‘İşte senedin, otur ve hemen 50 yaz’ dedi. 7 Sonra diğer borçluya ‘Sen gel, senin ne kadar borcun var?’ dedi. Adam ‘100 büyük ölçek* buğday’ diye cevap verdi. Kâhya ‘Senedini al ve 80 yaz’ dedi. 8 Efendi, kâhyası doğru biri olmadığı halde onu övdü, çünkü akıllıca davranmıştı. Bu dünyanın* insanları da başkalarıyla ilişkilerinde, ışıkta+ yürüyenlerden daha akıllıca davranırlar.
9 Size şunu söylüyorum: Bu dünyanın servetiyle* kendinize dostlar edinin.+ Böylece, o bittiğinde bu dostlar sizi kalıcı* mekânlara kabul edebilirler.+ 10 Küçük şeylerde güvenilir olan, büyük şeylerde de güvenilirdir. Küçük şeylerde doğru davranmayan, büyük şeylerde de doğru davranmaz. 11 Dolayısıyla bu dünyanın servetini kullanırken güvenilir olmazsanız, gerçek serveti size kim emanet eder? 12 Başkasına ait bir şey konusunda güvenilir olmazsanız, sizin için hazırlanmış olanı size kim verir?+ 13 Hiçbir hizmetkâr iki efendiye kulluk edemez. Çünkü ya birinden nefret edip diğerini sever ya da birine bağlanıp diğerini hor görür. Siz hem Tanrı’ya hem de paraya kulluk edemezsiniz.”+
14 O sırada bu sözleri dinleyen para düşkünü Ferisiler onunla alay ettiler.+ 15 Bunun üzerine İsa onlara şöyle dedi: “Siz insanların önünde kendisini doğru gösteren adamlarsınız,+ fakat Tanrı yüreğinizi biliyor.+ İnsanların gözünde yüce olan, Tanrı’nın gözünde iğrençtir.+
16 Yahya’nın zamanına kadar Kanun’a ve peygamberlerin sözlerine sahiptiniz. Onun zamanından beri de Tanrı’nın Krallığı müjdeleniyor ve her tür insan krallık için zorlu bir mücadele veriyor.+ 17 Gök ve yer silinip gitse bile Kanun’un bir harfinin tek bir noktası dahi silinmeyecek, her sözü gerçekleşecek.+
18 Karısını boşayıp başka bir kadınla evlenen her adam zina yapmış olur. Boşanmış bir kadınla evlenen de zina yapmış olur.+
19 Zengin bir adam vardı. Bu adam keten ve erguvani* giysiler giyer, lüks içinde her gün zevk ve sefa sürerdi. 20 Bir de bütün vücudu yaralarla kaplı Lazar adında bir dilenci vardı. Onu zengin adamın kapısına getirip bırakırlardı. 21 Lazar onun sofrasından düşen kırıntılarla karnını doyurmak isterdi. Köpekler yanına gelir, yaralarını yalardı. 22 Bir gün bu dilenci öldü ve melekler tarafından İbrahim’in yanına götürüldü.
Zengin adam da öldü ve gömüldü. 23 Mezarda* azap çekerken başını kaldırıp uzakta İbrahim’i ve onun yanındaki Lazar’ı gördü. 24 İbrahim’e şöyle seslendi: ‘Baba, bana merhamet et, Lazar’ı gönder de parmağının ucunu suya batırıp dilimi serinletsin, çünkü bu alevlerin içinde acı çekiyorum.’ 25 Fakat İbrahim şu cevabı verdi: ‘Oğlum, unutma ki sen ömrün boyunca iyi yaşadın. Oysa Lazar’ın yaşamı zorluklar içinde geçti. Şimdi o burada rahata erdi, sen ise acı çekiyorsun. 26 Üstelik buradan size, oradan da bize kimse geçemesin diye aramızda büyük bir uçurum var.’ 27 O zaman zengin adam şöyle dedi: ‘Baba madem öyle, lütfen onu babamın evine gönder. 28 Çünkü benim beş kardeşim var, onlara her şeyi anlatsın ki onlar da bu azap yerine gelmesin.’ 29 Fakat İbrahim ‘Onlarda Musa’nın ve peygamberlerin sözleri var; onları dinlesinler’ dedi.+ 30 Bunun üzerine zengin adam İbrahim’e ‘Hayır baba, dinlemezler. Ama onlara ölülerden biri giderse tövbe ederler’ dedi. 31 O zaman İbrahim şöyle söyledi: ‘Eğer Musa’yı ve peygamberleri dinlemiyorlarsa,+ ölülerden biri dirilse bile ikna olmazlar.’”
17 Sonra İsa öğrencilerine şöyle dedi: “İnsanların imanını sarsacak* şeylerin olması kaçınılmazdır. Ancak buna neden olanın vay haline! 2 Kim bu küçüklerden birini iman yolunda tökezletirse, boynuna bir değirmen taşı bağlanıp denize atılması kendisi için daha iyi olur.+ 3 Kendinize dikkat edin. Eğer kardeşin bir günah işlerse onu uyar+ ve tövbe ederse bağışla.+ 4 Sana karşı günde yedi kez günah işlese bile, yedi kez yanına gelip ‘Pişmanım’ derse onu bağışlamalısın.”+
5 Elçiler Efendimize “İmanımızı artır” dediler.+ 6 Efendimiz de onlara şöyle dedi: “Eğer sizde bir hardal tanesi kadar iman olsaydı, şu karadut ağacına ‘Kökünden sökül, denize dikil!’ derdiniz, o da dediğinizi yapardı.+
7 Diyelim ki bir hizmetkârınız tarlada çalıştıktan veya sürüyü güttükten sonra eve döndü. O gelir gelmez ‘Hadi gel, sofraya otur’ der misiniz? 8 Aksine ona ‘Önlüğünü tak, akşam yemeğimi hazırla ve yemeğimi bitirene dek bana hizmet et. Sonra da sen yemeğini yersin’ demez misiniz? 9 Zaten görevi olan bir işi yaptı diye ona minnet duyar mısınız? 10 Benzer şekilde, siz de göreviniz olan işleri yaptığınızda ‘Biz övülmeyi hak etmeyen* kullarız. Yapmamız gerekeni yaptık’ deyin.”+
11 İsa Yeruşalim’e yolculuğu sırasında Samiriye ile Celile arasındaki bir yerden geçiyordu. 12 Bir köye girerken on cüzamlı adam onu görüp uzakta durdu+ ve 13 “İsa! Öğretmen! Bize merhamet et!” diye bağırdılar. 14 İsa onları görünce “Gidin, kendinizi kâhinlere gösterin” dedi.+ Onlar giderken cüzamdan arındılar.+ 15 İçlerinden biri iyileştiğini görünce, yüksek sesle Tanrı’yı yücelterek geri döndü. 16 Gelip İsa’nın ayaklarına kapanarak teşekkür etti, üstelik o bir Samiriyeliydi.+ 17 Bunun üzerine İsa şöyle dedi: “İyileşenler on kişi değil miydi? Peki diğer dokuzu nerede? 18 Başka bir milletten olan bu adam dışında, Tanrı’yı yüceltmek için dönen olmadı mı?” 19 Sonra adama “Hadi kalk, yoluna devam et. İmanın seni iyileştirdi” dedi.+
20 Ferisiler İsa’ya Tanrı’nın Krallığı’nın ne zaman geleceğini sordular.+ O da şu cevabı verdi: “Tanrı’nın Krallığı’nın gelişi göze çarpan şekilde olmayacak. 21 Ve insanlar ‘Bakın burada!’ ya da ‘Bakın şurada!’ demeyecekler. İşte, Tanrı’nın Krallığı zaten aranızda.”+
22 Sonra İsa, öğrencilerine şunları dedi: “Öyle bir zaman gelecek ki, İnsanoğlu’nun yine sizinle olacağı günleri görmeyi çok isteyeceksiniz, ama görmeyeceksiniz. 23 İnsanlar size ‘Bakın şurada!’ ya da ‘Bakın burada!’ diyecekler. Fakat siz gitmeyin ve onların peşine takılmayın.+ 24 Nasıl ki şimşek çaktığında göğün bir ucundan diğer ucuna kadar her yerde görülürse, İnsanoğlu’nun+ günü de böyle olacak.+ 25 Fakat önce onun çok acılar çekmesi ve bu nesil tarafından reddedilmesi gerekiyor.+ 26 Ayrıca Nuh’un zamanında+ neler olduysa, İnsanoğlu’nun* zamanında da öyle olacak.+ 27 Nuh’un gemiye girdiği güne kadar+ insanlar yer, içer ve evlenirlerdi. Sonra Tufan geldi ve hepsini yok etti.+ 28 Lût’un zamanında da böyle oldu.+ İnsanlar yer içer, alır satar, ekip biçer ve evler yapardı. 29 Fakat Lût’un Sodom’dan çıktığı gün, gökten ateş ve kükürt yağdı ve hepsini yok etti.+ 30 İnsanoğlu’nun ortaya çıkacağı zaman da böyle olacaktır.+
31 O zaman damda olan biri, eşyalarını almak için evine girmesin. Tarlada olan da geride kalan şeylerini almak için dönmesin. 32 Lût’un karısını+ hatırlayın. 33 Kim canını kurtarmaya çalışırsa onu kaybedecek, fakat kim canını kaybederse onu kurtaracak.+ 34 Size şunu söyleyeyim, o gece bir yatakta iki kişi varsa biri alınıp götürülecek, diğeri geride bırakılacak.+ 35 Aynı değirmende tahıl öğüten iki kadın varsa biri alınıp götürülecek, diğeri geride bırakılacak.” 36* —— 37 Bunun üzerine öğrencileri “Efendimiz, peki bu nerede olacak?”* diye sordular. O da “Ölü nerede ise kartallar* da oraya toplanacak” dedi.+
18 Sonra öğrencilerine, hep dua etmek ve asla pes etmemek+ gerektiği hakkında bir hikâye anlattı. 2 Şöyle dedi: “Bir şehirde, Tanrı korkusu olmayan ve kimseden çekinmeyen bir hâkim vardı. 3 O şehirde, biriyle davası olan dul bir kadın da vardı. Bu kadın durmadan hâkime gider ve ‘Ne olur hakkımı ara’ derdi. 4 Hâkim bir süre ona aldırış etmedi, fakat sonra kendi kendine şöyle dedi: ‘Ben Tanrı’dan korkmam, kimseden de çekinmem. 5 Ama bu kadın beni sürekli rahatsız ediyor. En iyisi davasına bakıp ona yardım edeyim de artık gelip durmasın ve beni canımdan bezdirmesin.’”+ 6 Sonra Efendimiz şöyle dedi: “Bu hâkim doğru biri olmadığı halde ne dedi, dikkat ettiniz mi? 7 Öyleyse Tanrı için ne denebilir? O, Kendisine gece gündüz feryat eden seçilmiş kulları için adaleti mutlaka yerine getirmez mi?+ Ayrıca onlara karşı sabırlıdır da.+ 8 Size şunu söyleyeyim ki, onlar için adaleti hemen yerine getirecektir. Peki İnsanoğlu geldiğinde, dünyada gerçekten böyle bir iman bulacak mı?”
9 İsa, doğru biri olduğunu düşünerek kendine güvenen ve başkalarına tepeden bakan bazılarına şu hikâyeyi anlattı: 10 “İki adam dua etmek için mabede gitmişti; biri Ferisi, diğeri vergi memuruydu. 11 Ferisi ayakta durup içinden şöyle dua etti: ‘Tanrım, çok şükür ben başkaları gibi değilim. İnsanları soymuyorum, kimseye haksızlık etmiyorum, zina yapmıyorum; şu vergi memuru gibi de değilim. 12 Haftada iki kez oruç tutarım, aldığım her şeyin ondalığını veririm.’+ 13 Fakat vergi memuru uzakta duruyor, başını göğe kaldırmak bile istemiyordu. Göğsünü döverek ‘Tanrım, bu günahkâr kuluna merhamet et’ diyordu.+ 14 Şunu bilin ki, bu adam oradan ayrılırken Tanrı’nın gözünde Ferisiden daha doğru biriydi.+ Çünkü kim kendini yüceltirse alçaltılacak, kim kendini alçaltırsa yüceltilecektir.”+
15 O sırada insanlar bebeklerini bile İsa’ya getiriyor, onlara dokunsun istiyorlardı. Ama öğrenciler bunu görünce onları azarlamaya başladı.+ 16 Fakat İsa bebekleri yanına getirmelerini istedi ve şöyle dedi: “Bırakın çocuklar yanıma gelsinler. Onlara engel olmayın, çünkü Tanrı’nın Krallığı böylelerinindir.+ 17 Şuna emin olun, Tanrı’nın Krallığı’nı küçük bir çocuk gibi kabul etmeyen birinin orada asla yeri olmayacak.”+
18 Bir yönetici İsa’ya “İyi Öğretmen, sonsuz yaşamı elde etmek için ne yapmalıyım?” diye sordu.+ 19 İsa şu karşılığı verdi: “Neden bana iyi diyorsun? Biri dışında kimse iyi değildir, O da Tanrı’dır.+ 20 Emirleri bilirsin: ‘Zina yapma,+ adam öldürme,+ hırsızlık yapma,+ yalan şahitlik etme,+ annene babana saygılı ol.’”+ 21 O zaman adam “Bütün bu emirlere çocukluğumdan beri uyuyorum” dedi. 22 Bunun üzerine İsa şu karşılığı verdi: “Yine de bir eksiğin var. Neyin varsa sat ve yoksullara dağıt, o zaman gökte hazinen olur. Sonra gel benim takipçim ol.”+ 23 Adam bunu duyunca çok kederlendi, çünkü çok zengindi.+
24 İsa ona bakıp şunları dedi: “Zenginlerin Tanrı’nın Krallığı’na girmesi çok zor olacak!+ 25 Aslında devenin dikiş iğnesi deliğinden geçmesi, zengin birinin Tanrı’nın Krallığı’na girmesinden kolaydır.”+ 26 Bunu duyanlar “Öyleyse kim kurtulabilir ki?” dediler.+ 27 İsa da “İnsanlar için imkânsız olan, Tanrı için mümkündür” dedi.+ 28 Petrus “Bak, biz neyimiz varsa bıraktık ve senin ardından geldik” dedi.+ 29 İsa da onlara şöyle söyledi: “Emin olun ki, Tanrı’nın Krallığı uğrunda evini, eşini, kardeşlerini, anne babasını veya çocuklarını bırakan herkes,+ 30 şimdi kat kat fazlasına, gelecekte* de sonsuz yaşama sahip olacak.”+
31 Sonra İsa Onikileri bir kenara çekip şunları söyledi: “İşte Yeruşalim’e gidiyoruz. Peygamberlerin İnsanoğlu hakkında yazdığı her şey yerine gelecek.+ 32 Onu başka milletlerden insanların eline teslim edecekler;+ onunla alay edecek,+ onu aşağılayacak ve üzerine tükürecekler.+ 33 Ve onu kırbaçladıktan sonra öldürecekler,+ fakat üçüncü gün dirilecek.”+ 34 Ancak elçiler bu sözlerden hiçbir şey anlamadı, çünkü bunların anlamı onlardan gizlenmişti. Dolayısıyla İsa’nın dediklerini kavrayamadılar.
35 İsa Eriha’ya yaklaştığı sırada, kör bir adam yol kenarında oturmuş dileniyordu.+ 36 Adam oradan geçen kalabalığın sesini duyunca, neler olduğunu sormaya başladı. 37 “Nasıralı İsa geçiyor!” dediler. 38 O zaman adam “Davut oğlu* İsa, bana merhamet et!” diye bağırdı. 39 Kalabalığın önündekiler onu azarlayıp susmasını söylediler, fakat o daha da yüksek sesle “Davut oğlu, bana merhamet et!” diye bağırmaya başladı. 40 Bunun üzerine İsa durdu ve onu yanına getirmelerini istedi. Adam gelince İsa ona şöyle sordu: 41 “Senin için ne yapmamı istiyorsun?” Adam da “Efendim, ne olur gözlerim görsün” dedi. 42 O zaman İsa ona “Gözlerin görsün! İmanın seni iyileştirdi” dedi.+ 43 Adam o anda görmeye başladı ve Tanrı’yı yücelterek İsa’nın peşinden gitti.+ Olanları görenler de Tanrı’yı yüceltti.+
19 Sonra İsa Eriha’ya girdi. Şehrin içinden geçiyordu. 2 Orada Zakkay adında bir adam vardı. Bu adam vergi başmemuruydu ve çok zengindi. 3 İsa’yı görmeye çalışıyor fakat kalabalık yüzünden göremiyordu, çünkü boyu kısaydı. 4 Bu nedenle koşup kalabalığın önüne geçti ve onu görmek için bir firavuninciri* ağacına çıktı, çünkü İsa o yoldan geçecekti. 5 İsa oraya gelince yukarı baktı ve ona “Zakkay çabuk ol, aşağı in, çünkü bugün senin misafirin olacağım” dedi. 6 Zakkay hemen aşağı indi ve İsa’yı sevinçle evine buyur etti. 7 İnsanlar bunu görünce, “Günahkâr bir adamın misafiri oldu” diye söylenmeye başladılar.+ 8 Zakkay ise ayağa kalkıp İsa’ya şöyle dedi: “Efendim, malımın yarısını yoksullara vereceğim ve kimden zorla para aldıysam dört katını geri ödeyeceğim.”+ 9 Bunun üzerine İsa şunları söyledi: “Bugün bu eve kurtuluş geldi, çünkü o da bir İbrahim oğlu. 10 İnsanoğlu kaybolanı aramaya ve kurtarmaya geldi.”+
11 İsa bu sözlerden sonra onlara başka bir hikâye daha anlattı, çünkü Yeruşalim’e yaklaşmışlardı ve öğrencileri Tanrı’nın Krallığı’nı hemen göreceklerini sanıyordu.+ 12 Şöyle dedi: “Soylu bir adam uzak bir memlekete gidip+ krallık yetkisi alacak ve sonra geri dönecekti. 13 Hizmetkârlarından on kişiyi çağırıp onlara on mina* verdi ve ‘Ben gelene kadar bu parayla ticaret yapın’ dedi.+ 14 Bu arada halk ondan nefret ediyordu, bu yüzden gittiği yere arkasından elçiler gönderip ‘Bu adamın başımıza kral olmasını istemiyoruz’ dediler.
15 Sonunda adam krallık yetkisini alıp geri döndü. Ticaret yapmaları için para* verdiği hizmetkârlarını yanına çağırdı, ne kadar kazandıklarını öğrenmek istiyordu.+ 16 Birincisi gelip ‘Efendim, verdiğin bir minayla on mina kazandım’ dedi.+ 17 Adam ona ‘Aferin iyi hizmetkâr!’ dedi. ‘Çok küçük bir konuda bile güvenilir olduğunu gösterdiğin için sana on şehrin yönetimini veriyorum.’+ 18 Sonra ikincisi geldi ve ‘Efendim, verdiğin bir minayla beş mina kazandım’ dedi.+ 19 Adam ona ‘Sana da beş şehrin yönetimini veriyorum’ dedi. 20 Fakat diğer bir hizmetkâr gelip şöyle dedi: ‘Efendim, işte verdiğin mina, onu bir beze sarıp sakladım. 21 Senden korktum, çünkü sen sert bir adamsın ve vermediğini alır, ekmediğini biçersin.’+ 22 Efendisi şu cevabı verdi: ‘Kötü hizmetkâr! Kendi sözlerinle kendini suçlu çıkardın. Mademki sert bir adam olduğumu, vermediğimi aldığımı ve ekmediğimi biçtiğimi biliyordun,+ 23 paramı neden faize* vermedin? Böyle yapsaydın, geldiğimde onu faiziyle alırdım.’
24 Sonra efendi yanındakilere, ‘Minayı ondan alın ve on minası olana verin’ dedi.+ 25 Onlar da ‘Efendim, onun zaten on minası var!’ dediler. 26 Fakat efendi şöyle karşılık verdi: ‘Şunu bilin ki, kimde varsa ona daha çok verilecek; fakat kimde yoksa elindeki de alınacak.+ 27 Ayrıca, kralları olmamı istemeyen o düşmanlarımı da buraya getirin ve önümde öldürün.’”
28 İsa bu sözleri söyledikten sonra Yeruşalim’e doğru yola devam etti. 29 Zeytinlik Dağı’ndaki+ Beytfaci ve Beytanya’ya yaklaştığında, öğrencilerinden ikisini önden gönderip+ 30 onlara şöyle dedi: “Şu gördüğünüz köye gidin. Oraya girince şimdiye dek kimsenin binmediği, bağlı bir sıpa bulacaksınız. Onu çözüp getirin. 31 Fakat biri ‘Onu neden çözüyorsunuz?’ diye sorarsa, ‘Efendimizin sıpaya ihtiyacı var’ dersiniz.” 32 Böylece iki öğrenci gitti ve tıpkı İsa’nın dediği gibi sıpayı buldular.+ 33 Hayvanı çözerlerken, sahipleri “Onu neden çözüyorsunuz?” diye sordu. 34 Onlar da “Efendimizin sıpaya ihtiyacı var” dediler. 35 Hayvanı İsa’ya götürdüler ve üzerine kendi giysilerini serip İsa’yı bindirdiler.+
36 O geçerken insanlar giysilerini yola seriyordu.+ 37 İsa Zeytinlik Dağı’ndan inen yola yaklaştığı sırada, öğrencilerinden oluşan büyük bir kalabalık sevinçten coştu. Gördükleri olağanüstü işlerden dolayı Tanrı’yı yüksek sesle yüceltmeye başladılar. 38 Şöyle diyorlardı: “Yehova,* adıyla gelen kralın yanındadır! Gökte barış olsun, en yücelerde olan yüceltilsin!”+ 39 Fakat oradaki bazı Ferisiler İsa’ya “Öğretmen, öğrencilerini sustur” dediler.+ 40 O da şu cevabı verdi: “Bilin ki, eğer onlar sussaydı taşlar bağırırdı.”
41 İsa Yeruşalim’e yaklaşınca şehre baktı ve onun için ağladı.+ 42 Şunları dedi: “Sen, evet sen, keşke barışa giden yolu bugün fark etseydin! Fakat o senin gözlerinden gizlenmiştir.+ 43 Öyle günler gelecek ki, düşmanların sivri kazıklarla etrafına set çekecek ve seni her yönden kuşatacaklar.+ 44 Seni ve halkını* yok edecekler.+ Burada taş üstünde taş bırakmayacaklar,+ çünkü denetlenme vaktinin farkına varmadın.”
45 Sonra İsa mabede girdi ve oradaki satıcıları dışarı atmaya başladı.+ 46 Onlara şöyle dedi: “‘Benim evim dua evi olacak’ diye yazılmıştır,+ siz ise onu soyguncu yuvasına çevirdiniz.”+
47 İsa her gün mabette Tanrı’nın sözünü öğretmeye devam etti. Fakat yüksek kâhinler, yazıcılar ve halkın ileri gelenleri onu öldürmek istiyordu.+ 48 Ancak bunun bir yolunu bulamadılar, çünkü bütün halk onu dinlemek istediğinden yanından ayrılmıyordu.+
20 İsa bir gün mabette halka Tanrı’nın sözünü öğretiyor ve iyi haberi duyuruyordu. Yüksek kâhinler, yazıcılar ve ihtiyarlar yanına gelip 2 “Söyle, bunları hangi yetkiyle yapıyorsun? Bu yetkiyi sana kim verdi?” diye sordular.+ 3 İsa şu karşılığı verdi: “Ben de size bir soru soracağım. Söyleyin, 4 Yahya vaftiz etme yetkisini gökten mi aldı, yoksa insanlardan mı?” 5 O zaman aralarında şöyle konuştular: “Eğer ‘Gökten’ dersek, ‘Öyleyse ona neden inanmadınız?’ diyecek. 6 Fakat ‘İnsanlardan’ da diyemeyiz, yoksa bütün halk bizi taşlar, çünkü Yahya’nın peygamber olduğuna inanıyorlar.”+ 7 Dolayısıyla Yahya’nın nereden yetki aldığını bilmediklerini söylediler. 8 İsa da onlara “Ben de size bunları hangi yetkiyle yaptığımı söylemiyorum” dedi.
9 Sonra İsa halka bir hikâye anlatmaya başladı: “Bir adam üzüm bağı kurdu+ ve bağcılara kiraya verdi. Kendisi uzunca bir süre için başka bir ülkeye gitti.+ 10 Üzüm toplama zamanı gelince, bağın ürününden kendi payını almak için bağcılara bir hizmetkârını gönderdi. Fakat bağcılar onu dövüp eli boş gönderdiler.+ 11 Adam bir hizmetkârını daha gönderdi. Bağcılar onu da dövüp aşağıladılar ve eli boş gönderdiler. 12 Adam üçüncü bir hizmetkâr daha gönderdi; onu da yaraladılar ve bağdan dışarı attılar. 13 Bunun üzerine bağın sahibi ‘Ne yapsam?’ diye düşündü. ‘Çok sevdiğim oğlumu göndereyim,+ herhalde onu sayarlar’ dedi. 14 Fakat bağcılar adamın oğlunu görünce aralarında konuşup ‘Bu mirasçı! Gelin onu öldürelim de mirası bizim olsun’ dediler. 15 Böylece onu bağdan dışarı atıp öldürdüler.+ Peki bu durumda bağın sahibi onlara ne yapacak? 16 Gelip bu bağcıları öldürecek ve bağı başkalarına verecek.”
Bu hikâyeyi duyunca “Tanrı korusun!” dediler. 17 Fakat İsa onların gözlerine bakıp şöyle söyledi: “Öyleyse ‘Yapı ustalarının reddettiği taş, baş köşe taşı* oldu’+ diyen ayetin anlamı nedir? 18 Bu taşın üstüne kim düşerse parçalanacak.+ Taş da kimin üstüne düşerse onu ezecek.”
19 Yazıcılar ve yüksek kâhinler İsa’nın bu hikâyeyi onları düşünerek anlattığını anladılar. Bu yüzden onu hemen yakalamak istediler, ancak halktan korkuyorlardı.+ 20 İsa’yı yakın takibe aldılar, sonra da gizlice birkaç adam tutup onun yanına gönderdiler. Bu adamlardan kendilerini samimi kişiler gibi göstermelerini ve İsa’yı kendi sözleriyle tuzağa düşürmelerini istediler.+ Niyetleri onu yetkililere, Vali’ye teslim etmekti. 21 Adamlar İsa’ya şöyle dediler: “Öğretmen, biliriz senin sözlerin de öğrettiklerin de doğrudur ve adam kayırmazsın. Ayrıca Tanrı hakkında da doğruyu öğretirsin. 22 Sezar’a* vergi ödememiz uygun mu, değil mi?” 23 Fakat İsa onların kurnazlığını fark edip, 24 “Bana bir dinar* gösterin” dedi. “Bu resim ve yazı kime ait?” diye sordu. “Sezar’a” dediler. 25 O zaman İsa şu karşılığı verdi: “Öyleyse Sezar’a ait olanı Sezar’a,+ fakat Tanrı’ya ait olanı Tanrı’ya ödeyin.”+ 26 Onlar İsa’yı halkın önünde kendi sözleriyle tuzağa düşüremediler, hatta verdiği cevap karşısında hayrete düşüp sustular.
27 Sonra, dirilmeye inanmayan Sadukilerden*+ bazıları İsa’ya gelip şunu sordu:+ 28 “Öğretmen, Musa’nın yazdığına göre, ‘Bir adam çocuğu olmadan ölürse, erkek kardeşi onun soyunu sürdürmek için karısıyla evlenmelidir.’+ 29 Şimdi, yedi erkek kardeş vardı. İlki bir kadınla evlendi, ancak çocuğu olmadan öldü. 30 Bunun üzerine ikincisi, 31 sonra üçüncüsü de o kadınla evlendi. Yedinciye dek bu böyle devam etti. Fakat hepsi de çocuk sahibi olmadan öldü. 32 Sonunda kadın da öldü. 33 O halde, dirildiklerinde kadın hangisinin karısı olacak? Çünkü yedisi de onu eş olarak almıştı.”
34 İsa şöyle dedi: “Bu ortamda* insanlar evlenirler. 35 Fakat gelecekteki ortama ve dirilmeye layık sayılan erkekler de kadınlar da evlenmezler.+ 36 Artık ölmezler* de, çünkü onlar melekler gibidir ve diriltildikleri için Tanrı’nın çocuklarıdırlar. 37 Musa da yanan çalıyla ilgili kayıtta ölülerin dirilmesine değindi. Yehova’yı* ‘İbrahim’in Tanrısı, İshak’ın Tanrısı ve Yakup’un Tanrısı’ diye adlandırdı.+ 38 O ölülerin değil yaşayanların Tanrısıdır, çünkü hepsi O’nun gözünde yaşamaktadır.”+ 39 Bunun üzerine yazıcılardan bazıları “Öğretmen, ne güzel söyledin” dediler. 40 İsa’ya artık tek bir soru bile sormaya cesaret edemediler.
41 Sonra İsa onlara şöyle dedi: “Nasıl oluyor da ‘Mesih Davut’un oğludur’ diyorlar?+ 42 Çünkü bizzat Davut Mezmurlar kitabında şöyle söyler: ‘Yehova Efendime dedi ki, “Sağımda otur, 43 Ben düşmanlarını ayaklarının altına basamak* yapıncaya dek bekle.”’+ 44 Davut ona ‘Efendim’ diyorsa, Mesih nasıl Davut’un oğlu olabilir?”
45 Bütün halk dinlerken, İsa öğrencilerine şunları söyledi: 46 “Yazıcılara karşı dikkatli olun. Onlar uzun kaftanlar giyip etrafta dolaşmaktan, çarşı meydanlarında selamlanmaktan hoşlanırlar. Havralarda ön* sıralara, akşam yemeklerinde de başköşelere oturmayı severler.+ 47 Dul kadınların mallarına* el koyarlar ve gösteriş için uzun uzun dua ederler. Böyleleri daha ağır bir hüküm giyecek.”
21 İsa hazine* kaplarına bağışlarını atan zenginleri izliyordu.+ 2 Yoksul bir dul kadının da iki kuruş* attığını gördü.+ 3 Bunun üzerine İsa şunu dedi: “Emin olun, bu yoksul dul kadın diğer herkesten daha çok para attı.+ 4 Çünkü onlar ellerindeki fazlalıklardan verdi, o ise yoksul haliyle elinde ne varsa onu verdi.”+
5 Daha sonra bazıları mabetten bahsetmeye başladı. Taşlarıyla ve Tanrı’ya adanmış eşyalarıyla oranın ne kadar güzel olduğunu konuşuyorlardı.+ 6 Bunun üzerine İsa şöyle dedi: “Öyle günler gelecek ki, burada gördüğünüz her şey yerle bir olacak, taş üstünde taş kalmayacak.”+ 7 O zaman ona şöyle sordular: “Öğretmen, bu olaylar ne zaman olacak? Bunların gerçekleşeceği zamanın işareti ne olacak?”+ 8 İsa şu karşılığı verdi: “Dikkatli olun da kimse sizi aldatmasın.+ Çünkü birçok kişi benim ismimle gelip ‘Ben oyum’ ve ‘Vakit yaklaştı’ diyecek. Onların peşinden gitmeyin.+ 9 Ayrıca savaş ve karışıklık haberleri duyduğunuzda korkmayın. Çünkü önce bunların olması gerekir. Ancak son hemen gelmeyecek.”+
10 Sonra İsa şöyle dedi: “Millet milletle, krallık krallıkla savaşacak.+ 11 Büyük depremler, birçok yerde yiyecek sıkıntısı ve salgın hastalıklar olacak.+ İnsanlar korkunç şeyler görecek ve gökten gelen büyük işaretlere tanık olacaklar.
12 Fakat tüm bu olaylardan önce insanlar sizi yakalayacak ve size zulmedecekler.+ Sizi havralara teslim edecek ve hapse atacaklar. Benim ismimden ötürü kralların ve valilerin karşısına çıkarılacaksınız.+ 13 Ve bu size şahitlik etme fırsatı sağlayacak. 14 Dolayısıyla şunu aklınızdan çıkarmayın: Kendinizi savunmak için söyleyeceklerinizi önceden hazırlamanız gerekmez.+ 15 Çünkü size öyle bir dil ve hikmet vereceğim ki, bütün muhalifleriniz bir araya gelse size karşı koyamayacak ve itiraz edemeyecek.+ 16 Ayrıca anne babanız, kardeşleriniz, akrabalarınız ve arkadaşlarınız bile sizi ele verecek ve bazılarınız öldürülecek.+ 17 Benim ismimden ötürü bütün insanlar sizden nefret edecek.+ 18 Fakat saçınızın tek bir teline bile zarar gelmeyecek.+ 19 Tahammülünüz sayesinde canınızı kurtaracaksınız.+
20 Bununla birlikte orduların Yeruşalim’i kuşattığını gördüğünüzde,+ bilin ki onun yıkımı yakındır.+ 21 O zaman Yahudiye’de olanlar dağlara kaçmaya başlasın,+ Yeruşalim’in içinde bulunanlar şehirden uzaklaşsın, dışında olanlar ise şehre girmesin. 22 Çünkü o günler adaletin yerine getirileceği günler* olacak, böylece tüm yazılanlar gerçekleşecek. 23 O günlerde hamile olan ya da bebek emziren kadınların vay haline!+ Çünkü bu topraklarda büyük bir sıkıntı olacak ve bu halk cezalandırılacak. 24 Kılıçtan geçirilecek ve diğer* milletlere esir olarak götürülecekler.+ Yeruşalim, milletlerin dönemi doluncaya dek milletlerin ayakları altında çiğnenecek.+
25 Ayrıca güneşte, ayda ve yıldızlarda alametler* görülecek.+ Yeryüzünde de milletler, denizin gürlemesinden ve çalkantısından dolayı ne yapacağını bilemeyecek ve ıstırap çekecekler. 26 İnsanlar korkudan ve yeryüzünde gerçekleşecek olayları beklemekten baygınlık geçirecekler, çünkü göklerdeki güçler sarsılacak. 27 O zaman İnsanoğlu’nun+ bir bulut içinde, güçle ve büyük görkemle geldiğini görecekler.+ 28 Fakat bunlar olmaya başlayınca dimdik durun ve başınızı kaldırın, çünkü kurtuluşunuz yaklaşıyor.”
29 Sonra İsa onlara bu konuda bir örnek verdi: “İncir ağacını ve diğer tüm ağaçları düşünün.+ 30 Onların tomurcuklandığını görünce yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız. 31 Aynı şekilde, bunların gerçekleştiğini gördüğünüzde anlayın ki Tanrı’nın Krallığı yakındır. 32 Şuna emin olun, bütün bunlar oluncaya dek bu nesil asla geçip gitmeyecek.+ 33 Gök ve yer kaybolup gidecek, fakat benim sözlerim asla kaybolup gitmeyecek.+
34 Kendinize dikkat edin de, aşırı yeme içmeyle+ ve hayatın kaygılarıyla+ yüreğiniz ağırlaşmasın ve o gün ansızın gelip sizi bir kapan gibi gafil avlamasın.+ 35 Çünkü yeryüzündeki herkes o günü yaşayacak. 36 Öyleyse, her zaman Tanrı’ya yakararak+ uyanık kalın ki,+ gerçekleşecek tüm bu şeylerden kurtulmayı ve İnsanoğlu’nun önünde durmayı başarabilesiniz.”+
37 İsa gündüzleri mabette Tanrı’nın sözünü öğretiyor, akşam olunca da oradan ayrılıp geceyi Zeytinlik Dağı’nda geçiriyordu. 38 Bütün halk onu dinlemek için sabah erkenden mabede geliyordu.
22 Fısıh da denilen Mayasız Ekmek Bayramı*+ yaklaşıyordu.+ 2 Yüksek kâhinler ve yazıcılar İsa’yı ortadan kaldırmanın bir yolunu bulmaya çalışıyorlardı,+ çünkü halkın tepkisinden korkuyorlardı.+ 3 Bu arada Şeytan, İskariyot denilen ve Onikilerden biri olan Yahuda’nın içine girdi.*+ 4 Yahuda, yüksek kâhinlere ve mabet muhafızlarının başlarına gidip İsa’yı nasıl ele verebileceğini konuştu.+ 5 Onlar da çok sevindiler ve ona gümüş para vermek üzere anlaştılar.+ 6 Yahuda bunu kabul etti ve etrafta kalabalığın olmadığı bir sırada İsa’yı ele vermek için fırsat kollamaya başladı.
7 Mayasız Ekmek Bayramı’nın kutlanacağı gün geldi, o gün Fısıh kurbanı kesilirdi.+ 8 Bu yüzden İsa, Petrus’la Yuhanna’ya “Gidin, bizim için Fısıh yemeğini hazırlayın” dedi.+ 9 Onlar “Yemek için nerede hazırlık yapmamızı istiyorsun?” diye sordular. 10 O da şöyle dedi: “Şehre girdiğinizde sizi su testisi taşıyan bir adam karşılayacak. Gireceği eve dek onu takip edin.+ 11 Ev sahibine deyin ki, ‘Bizi Öğretmen gönderdi. “Öğrencilerimle birlikte Fısıh yemeğini yiyebileceğim misafir odası nerede?” diye soruyor.’ 12 Adam size üst katta, döşenmiş büyük bir oda gösterecek. Orada hazırlık yapın.” 13 Bunun üzerine oradan ayrıldılar ve her şey İsa’nın dediği gibi oldu. Böylece Fısıh için gerekenleri hazırladılar.
14 Sonunda vakit geldi ve İsa elçilerle birlikte sofraya oturdu.+ 15 Onlara şöyle dedi: “Çekeceğim acılardan önce bu Fısıh yemeğini sizinle birlikte yemeyi çok istedim. 16 Çünkü size şunu söyleyeyim, Tanrı’nın Krallığı’nda aslı gerçekleşene dek bu yemeği bir daha yemeyeceğim.” 17 Sonra kendisine verilen kâseyi alıp şükretti ve şöyle dedi: “Bunu alıp için ve elden ele dolaştırın. 18 Şunu bilin ki, Tanrı’nın Krallığı gelinceye dek, asmanın bu ürününden bir daha içmeyeceğim.”
19 Ayrıca İsa bir ekmek aldı,+ şükrettikten sonra bölüp öğrencilerine verdi. Şöyle dedi: “Bu sizin uğrunuzda vereceğim+ bedenimi temsil eder.+ Beni anmak için bunu yapmaya devam edin.”+ 20 Akşam yemeğini yedikten sonra kâseyle de aynı şeyi yaptı ve şunları dedi: “Bu kâse, sizin uğrunuzda dökülecek+ kanıma dayanan+ yeni ahdi*+ temsil eder.
21 Fakat işte, beni ele veren benimle birlikte bu sofrada.+ 22 Gerçi İnsanoğlu kendisi için belirlenmiş yoldan gidiyor;+ fakat onu ele veren adamın vay haline!”+ 23 O zaman birbirlerine “Böyle bir şeyi hangimiz yapabilir?” diye sormaya başladılar.+
24 Bu arada, aralarında kimin en büyük olduğu konusunda ateşli bir tartışma çıktı.+ 25 Fakat İsa onlara şöyle dedi: “Diğer milletlerin kralları halkın başına efendi kesilir, nüfuzlu kişiler de ‘hayırsever’ diye adlandırılıp yüceltilir.+ 26 Ama siz böyle olmayın.+ Aranızda en büyük olan en küçük gibi olsun,+ önderlik eden de hizmetçi gibi olsun. 27 Hangisi daha büyüktür? Sofrada yemek yiyen mi, yoksa hizmet eden mi? Sofrada yemek yiyen değil mi? Fakat ben size hizmet eden biri gibiyim.+
28 Bununla birlikte, yaşadığım sınavlarda yanımda kalanlar sizlersiniz.+ 29 Babam benimle bir ahit yaptığı gibi, ben de sizinle bir krallık+ için ahit yapıyorum. 30 Böylece krallığımda, benimle birlikte soframda yiyip içebilecek+ ve tahtlara oturup+ İsrail’in 12 kabilesini yargılayabileceksiniz.+
31 Simun, Simun! İşte, Şeytan hepinizi buğday gibi elekten geçirmek istiyor.+ 32 Fakat ben imanını kaybetme diye senin için yakardım.+ Sen de yanlışından döndüğün zaman kardeşlerini güçlendir.”+ 33 O zaman Petrus “Efendim, seninle hapse de ölüme de gitmeye hazırım” dedi.+ 34 Fakat İsa şöyle söyledi: “Petrus şunu bil ki, bugün horoz ötmeden sen beni tanıdığını üç kere inkâr edeceksin.”+
35 Sonra İsa onlara şunu dedi: “Ben sizi yanınızda para, yiyecek ve çarık olmadan gönderdiğim zaman,+ bir şeyin eksikliğini duydunuz mu?” Onlar da “Duymadık” dediler. 36 O zaman İsa şöyle dedi: “Fakat şimdi kimin para kesesi ve heybesi varsa bunları yanına alsın, kılıcı olmayan ise giysisini* satıp kılıç satın alsın. 37 Çünkü şunu bilin ki, benim için yazılmış olan ‘O suçlularla bir tutuldu’+ sözü yerine gelmelidir ve bu söz şimdi gerçekleşiyor.”+ 38 Bunun üzerine “Efendim, işte yanımızda iki kılıç var!” dediler. İsa “Yeterli” dedi.
39 Sonra oradan ayrılıp, her zamanki gibi Zeytinlik Dağı’na gitti. Öğrencileri de peşinden gitti.+ 40 Oraya varınca onlara şöyle dedi: “Dua etmeyi sürdürün ki tuzağa düşüp günah işlemeyin.”+ 41 Ardından birkaç adım uzaklaşıp diz çöktü ve dua etmeye başladı. 42 Şöyle dedi: “Baba, dilersen bu kâseyi* benden al. Yine de benim değil Senin isteğin yerine gelsin.”+ 43 O zaman gökten bir melek gelip İsa’ya göründü ve onu güçlendirdi.+ 44 Fakat İsa o kadar büyük bir ıstırap içindeydi ki duasına daha da hararetle devam etti;+ teri toprağa kan damlaları gibi düşüyordu. 45 Dua ettikten sonra öğrencilerinin yanına gitti ve onları uyuklarken buldu, kederden bitkin düşmüşlerdi.+ 46 Onlara şöyle dedi: “Neden uyuyorsunuz? Hadi kalkın, dua etmeyi sürdürün ki tuzağa düşüp günah işlemeyin.”+
47 İsa daha konuşurken bir kalabalık göründü. Onikilerden biri olan Yahuda kalabalığın önünden yürüyordu. İsa’yı öpmek için yaklaştı.+ 48 İsa ona “Yahuda, İnsanoğlu’nu bir öpücükle mi ele veriyorsun?” dedi. 49 Etrafındakiler olacakları anlayınca İsa’ya “Efendimiz, kılıçla saldıralım mı?” diye sordular. 50 Derken onlardan biri kılıcını çekip Başkâhin’in hizmetkârının sağ kulağını kesti.+ 51 Fakat İsa “Yeter!” dedi ve hizmetkârın kulağına dokunup onu iyileştirdi. 52 Sonra İsa kendisini yakalamaya gelen yüksek kâhinlere, mabet muhafızlarının başlarına ve ihtiyarlara şöyle dedi: “Buraya bir hırsızı yakalar gibi kılıçlarla ve sopalarla mı geldiniz?+ 53 Her gün mabette sizin yanınızdayken+ beni yakalamadınız.+ Fakat şimdi sizin saatinizdir ve karanlıkta olanların hüküm sürme zamanıdır.”+
54 Sonra İsa’yı tutukladılar+ ve Başkâhin’in evine götürdüler. Petrus onu uzaktan takip ediyordu.+ 55 Avlunun ortasında ateş yakıp oturduklarında Petrus da gelip onlarla birlikte oturdu.+ 56 Bir hizmetçi kız ateşin ışığında Petrus’u gördü ve ona yakından bakıp “Bu adam da onunla birlikteydi” dedi. 57 Ama Petrus “Ben onu tanımıyorum” diyerek inkâr etti. 58 Çok geçmeden, onu gören bir adam “Sen de onlardansın” dedi. Fakat Petrus “Hayır, değilim” diye karşılık verdi.+ 59 Bir saat kadar sonra başka bir adam ısrarla “Bu da kesinlikle onun yanındakilerden biri, çünkü Celileli!” demeye başladı. 60 Fakat Petrus “Neden söz ettiğini bilmiyorum” dedi. İşte o anda, tam bu sözleri söylerken bir horoz öttü. 61 O zaman Efendimiz dönüp Petrus’a baktı ve Petrus, Efendimizin ona “Bugün horoz ötmeden sen beni üç kere inkâr edeceksin” dediğini hatırladı.+ 62 Ve dışarıya çıkıp hüngür hüngür ağladı.
63 Bu arada, İsa’yı gözaltında tutan adamlar onunla alay etmeye+ ve ona vurmaya başladılar.+ 64 Yüzünü örtüp, “Sana vuran kim? Peygambersen söyle bakalım” dediler. 65 Ona başka kötü sözler de söyleyerek Tanrı’ya küfrettiler.*
66 Gün doğunca halkın ihtiyar meclisi, yani yüksek kâhinler ve yazıcılar bir araya geldi.+ İsa’yı Sanhedrin’in* toplandığı salona götürdüler. 67 Ona “Sen Mesih misin, bize söyle” dediler.+ İsa ise onlara şöyle dedi: “Size söylesem de asla inanmazsınız. 68 Ve size soru sorsam cevap vermezsiniz. 69 Fakat bundan sonra İnsanoğlu+ kudretli Tanrı’nın sağında* oturacak.”+ 70 Bunun üzerine hep birden “Yani sen Tanrı’nın Oğlu musun?” diye sordular. İsa da “Evet, söylediğiniz gibi” dedi. 71 O zaman “Ağzından çıkanları kendi kulaklarımızla duyduk. Artık başka birinin tanıklığına ne gerek var!” dediler.+
23 Bunun üzerine hep birlikte İsa’yı Pilatus’a götürdüler.+ 2 Sonra şu sözlerle onu suçlamaya başladılar:+ “Bu adam milletimizi saptırıyor, Sezar’a vergi ödemeyi yasaklıyor,+ kendisinin Mesih ve kral olduğunu söylüyor.”+ 3 O zaman Pilatus İsa’ya “Sen Yahudilerin kralı mısın?” diye sordu. O da “Evet, söylediğin gibi” diye cevap verdi.+ 4 Pilatus yüksek kâhinlere ve kalabalığa “Ben bu adamı suçlu bulmuyorum” dedi.+ 5 Fakat onlar ısrarla “Tüm Yahudiye’de halka öğrettikleriyle ortalığı karıştırıyor. Celile’den başlayıp buraya kadar geldi” dediler. 6 Pilatus bunu duyunca “Bu adam Celileli mi?” diye sordu. 7 İsa’nın Herodes’in yetkisindeki bölgeden+ olduğunu öğrenince, onu o sırada Yeruşalim’de bulunan Herodes’e gönderdi.
8 Herodes İsa’yı görünce çok sevindi. Uzun süredir onu görmek istiyordu, çünkü hakkında çok şey duymuştu+ ve önünde bir mucize yapmasını umuyordu. 9 Ona uzun uzun sorular sormaya başladı, fakat İsa hiç cevap vermedi.+ 10 Öte yandan yüksek kâhinler ve yazıcılar sürekli öne çıkıp öfkeyle İsa’yı suçluyordu. 11 Sonra Herodes askerleriyle birlikte onu aşağıladı+ ve gösterişli bir giysi giydirerek onunla alay etti.+ Ardından İsa’yı Pilatus’a geri gönderdi. 12 Daha önce düşman olan Herodes ve Pilatus o gün dost oldu.
13 Sonra Pilatus yüksek kâhinleri, yöneticileri ve halkı bir araya topladı. 14 Onlara şöyle dedi: “Bu adamı halkı isyana kışkırtan biri olarak karşıma getirdiniz. İşte, onu sizin önünüzde sorguya çektim, fakat yönelttiğiniz suçlamalar için hiçbir dayanak bulamadım.+ 15 Herodes de bulamadı ki onu bize geri gönderdi. Bu adam ölümü hak eden hiçbir suç işlemedi. 16 Bu yüzden ona bir ceza verip+ serbest bırakacağım.” 17* —— 18 Fakat tüm kalabalık hep bir ağızdan “Onu ortadan kaldır, Barabbas’ı serbest bırak!” diye bağırdı.+ 19 (Bu adam şehirde çıkan bir ayaklanmadan ve cinayetten dolayı hapse atılmıştı.) 20 Pilatus onlarla tekrar konuştu, çünkü İsa’yı serbest bırakmak istiyordu.+ 21 O zaman “Direğe* gerilsin! Direğe gerilsin!” diye bağırmaya başladılar.+ 22 Pilatus üçüncü kez onlara şöyle dedi: “Neden? Bu adam ne kötülük etti? Ben onda idam edilmesini gerektiren bir suç görmedim, bu yüzden ona bir ceza verip serbest bırakacağım.” 23 O zaman kalabalık daha da diretmeye başladı, bağırıp çağırarak onun direğe gerilmesini istediler. Sonunda baskın çıktılar+ 24 ve Pilatus onların talebinin yerine getirilmesine karar verdi. 25 İstedikleri kişiyi, yani ayaklanma ve cinayetten hapse atılmış olan adamı serbest bıraktı. İsa’ya da onların dediği gibi yapılmasına karar verdi.
26 İsa’yı götürürlerken, tarladan dönen Simun isimli Kireneli bir adamı durdurdular ve İsa’nın işkence direğini onun sırtına yükleyip arkasından gitmesini emrettiler.+ 27 İsa’yı büyük bir kalabalık takip ediyordu, aralarında onun için dövünüp feryat eden kadınlar vardı. 28 İsa onlara döndü ve şöyle dedi: “Benim için ağlamayı bırakın Yeruşalim kızları. Kendiniz ve çocuklarınız için ağlayın.+ 29 Çünkü öyle günler geliyor ki, insanlar ‘Kısır kadınlara, doğurmamış ve emzirmemiş olanlara ne mutlu!’ diyecek.+ 30 O zaman dağlara ‘Üzerimize düşün!’, tepelere ‘Bizi örtün!’ diyecekler.+ 31 Ağaç henüz yaşken bunları yaparlarsa, kuruyunca ne olacak?”
32 İsa’yla birlikte idam edilmek üzere iki suçlu da götürülüyordu.+ 33 Kafatası denilen yere+ geldiklerinde onu iki suçluyla birlikte direğe çivilediler, suçlulardan biri sağında diğeri solundaydı.+ 34 İsa ise “Baba, onları bağışla çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar” diyordu. Sonra onun giysilerini paylaşmak için kura çektiler.+ 35 Bu arada halk olanları seyrediyordu. Yöneticiler de onunla alay ederek şöyle diyordu: “Madem o Tanrı’nın Mesihi ve seçilmiş kişi, o zaman başkalarını kurtardığı gibi kendini de kurtarsın.”+ 36 Askerler bile onunla alay ediyordu; yanına gelip ona ekşi şarap teklif ediyor+ 37 ve “Eğer Yahudilerin kralıysan kendini kurtar” diyorlardı. 38 Başının üstünde de şu yazı asılıydı: “Bu Yahudilerin Kralıdır.”+
39 Sonra direğe gerilmiş suçlulardan biri onu aşağılamaya başladı,+ “Sen Mesih değil misin? Hadi kendini de bizi de kurtar!” diyordu. 40 Diğeri ise ona kızarak şöyle dedi: “Sende hiç Tanrı korkusu yok mu? Sen de aynı cezaya çarptırıldın. 41 Gerçi biz bunu hak ettik, yaptıklarımızın bedelini ödüyoruz; oysa bu adam hiçbir kötülük yapmadı.” 42 Sonra da “İsa, kral olduğunda* beni hatırla” dedi.+ 43 İsa da ona “Bugün sana söz veriyorum, sen benimle birlikte cennette+ olacaksın” dedi.
44 O sırada öğlen on iki* sularıydı, buna rağmen tüm memleket üzerine bir karanlık çöktü ve öğleden sonra üçe* kadar sürdü.+ 45 Çünkü güneş ışığı yok olmuştu; sonra kutsal mekânın perdesi+ ortadan yırtıldı.+ 46 Ve İsa yüksek sesle “Baba, ruhumu* ellerine teslim ediyorum”+ dedi. Bunu söyledikten sonra son nefesini verdi.+ 47 Oradaki yüzbaşı olup biteni görünce “Bu adam gerçekten doğru biriydi”+ diyerek Tanrı’yı yüceltmeye başladı. 48 Bu olayı izlemek için oraya toplanan tüm kalabalık da olanları gördükten sonra göğüslerini döverek evlerine döndüler. 49 Bu arada İsa’nın tanıdıklarının hepsi uzakta duruyordu. Celile’den beri ona eşlik eden kadınlar da oradaydı ve bütün olanları gördüler.+
50 Orada Kurul* üyelerinden Yusuf adında iyi ve doğru bir adam vardı.+ 51 (Bu adam İsa’ya kurulan komployu ve yapılanları onaylamamıştı.)* Yahudiye’deki Arimatea şehrindendi ve Tanrı’nın Krallığı’nı bekliyordu. 52 Pilatus’un huzuruna çıkıp İsa’nın bedenini istedi. 53 Onu direkten indirip+ has ketenden bir beze sardı ve kayaya oyulmuş, henüz kimsenin yatırılmadığı bir mezara koydu.+ 54 O gün Hazırlık Günü’ydü*+ ve Sebt+ başlamak üzereydi. 55 Yine de, Celile’den beri İsa’ya eşlik etmiş olan kadınlar da oraya geldi, mezara ve onu yatırdıkları yere baktılar.+ 56 Sonra hoş kokulu otlar ve yağlar hazırlamak üzere geri döndüler. Tabii, Kanun’a göre Sebt günü iş yapmadılar.+
24 Fakat kadınlar haftanın ilk günü, hazırladıkları hoş kokulu otları alarak çok erken bir saatte mezara geldiler.+ 2 Ama mezarın girişini kapatan taşı yerinden yuvarlanmış buldular.+ 3 İçeri girince Efendimiz İsa’nın bedeninin orada olmadığını gördüler+ 4 ve büyük bir şaşkınlığa kapıldılar. Tam o sırada, parlak giysiler içinde iki adam yanlarında belirdi. 5 Kadınlar çok korkup başlarını yere eğdiler. O zaman adamlar onlara şöyle dedi: “Yaşayan birini neden ölüler arasında arıyorsunuz?+ 6 O burada değil, diriltildi. Daha Celile’deyken size neler söylediğini hatırlayın: 7 İnsanoğlu günahkârların eline teslim edilmeli ve direğe gerilmeli, fakat üçüncü gün diriltilmeli.”+ 8 Bunun üzerine İsa’nın sözlerini hatırladılar+ 9 ve mezardan geri dönüp tüm bunları 11 elçiye ve diğerlerine anlattılar.+ 10 Bu kadınlar Mecdelli Meryem, Yoanna ve Yakup’un annesi Meryem’di. Ayrıca onların yanındaki diğer kadınlar da olanları elçilere anlattılar. 11 Ancak anlatılanlar elçilere saçma geldi ve kadınlara inanmadılar.
12 Fakat Petrus kalkıp mezara koştu; eğilip içeriye bakınca keten bezlerden başka bir şey görmedi. Bunun üzerine hayretler içinde oradan ayrıldı.
13 Aynı gün öğrencilerden ikisi Emmaus adlı köye gidiyordu, burası Yeruşalim’e 11 kilometre* kadar uzaktaydı. 14 Aralarında bütün bu olanlar hakkında konuşuyorlardı.
15 Onlar konuşup tartışırken İsa yanlarına yaklaştı ve onlarla birlikte yürümeye başladı. 16 Fakat öğrenciler onu tanıyamadı.+ 17 İsa “Neyi tartışıyorsunuz?” diye sordu. Öğrenciler üzgün bir halde, oldukları yerde durdular. 18 Adı Kleopas olan şu karşılığı verdi: “Yeruşalim’de tek başına yaşayan bir yabancısın herhalde! Bu günlerde orada olanları nasıl bilmezsin?”* 19 O da “Hangi olanları?” dedi. Onlar şöyle karşılık verdi: “Nasıralı+ İsa’yla ilgili olanları. O, yaptıkları ve söyledikleriyle Tanrı’nın ve tüm halkın önünde güçlü bir peygamber olduğunu gösterdi.+ 20 Fakat yüksek kâhinlerimiz ve yöneticilerimiz yüzünden ölüm cezasına çarptırıldı,+ sonra da direğe çivilendi. 21 Oysa biz İsrail’i kurtaracak kişinin o olacağını umuyorduk.+ Üstelik bu olaylar olalı bugün üçüncü gün. 22 Bir de aramızdan bazı kadınlar anlattıklarıyla bizi şaşkına çevirdiler. Dediklerine göre, erkenden mezara gittiklerinde+ 23 İsa’nın bedenini bulamamışlar, ayrıca onlara melekler görünüp İsa’nın yaşadığını söylemiş. 24 Sonra, bizimle birlikte olanlardan bazıları da mezara gitti;+ tıpkı kadınların söylediği gibi mezarı boş buldular, ama İsa’yı göremediler.”
25 Bunun üzerine İsa onlara şöyle dedi: “Bir türlü anlamıyorsunuz! Peygamberlerin tüm söylediklerini kabul etmek sizin için bu kadar mı zor? 26 Mesih’in bu acıları çekip+ yüceltilmesi gerekmiyor muydu?”+ 27 Sonra Musa’nın ve diğer tüm peygamberlerin+ kitaplarından başlayarak, onlara bütün Kutsal Yazılarda kendisiyle ilgili yazılanları açıkladı.
28 Sonunda gidecekleri köye yaklaştılar; İsa yola devam edecekmiş gibi yaptı. 29 Fakat öğrenciler “Gel bizimle kal çünkü geç oldu, hava kararmak üzere” diyerek ısrar ettiler. Bunun üzerine gidip onlarla kaldı. 30 Onlarla birlikte sofrada otururken ekmeği aldı, şükretti ve bölüp onlara verdi.+ 31 O zaman gözleri tamamen açıldı ve onu tanıdılar; ama İsa gözden kayboldu.+ 32 Öğrenciler birbirlerine, “O bizimle yolda konuşurken ve Kutsal Yazıları net şekilde açıklarken yüreğimiz ateş almamış mıydı?” dediler. 33 Hemen kalkıp Yeruşalim’e döndüler. Oraya gittiklerinde 11 elçi ve diğer öğrenciler bir aradaydı. 34 Onlar “Efendimiz gerçekten dirilmiş! Simun’a görünmüş!”+ dediler. 35 O zaman iki öğrenci de yolda olanları ve İsa ekmeği böldüğünde onu nasıl tanıdıklarını anlattı.+
36 Bunları konuşurlarken, İsa ortalarında belirdi ve “Size selam olsun” dedi.+ 37 Bir melek* gördüklerini sanıp çok korktular, dehşete düştüler. 38 Bunun üzerine İsa onlara şöyle dedi: “Neden korktunuz? Neden yüreğinizde kuşkular var? 39 Ellerime ve ayaklarıma bakın, bu benim. Dokunun ve görün; meleklerin eti kemiği olmaz, fakat gördüğünüz gibi benim var.” 40 Bunları söylerken onlara ellerini ve ayaklarını gösterdi. 41 Onlar büyük bir sevinç ve şaşkınlık içindeydi, ama onun İsa olduğuna hâlâ inanamıyorlardı. O zaman İsa “Yiyecek bir şeyiniz var mı?” diye sordu. 42 Ona bir parça ızgara balık verdiler, 43 o da alıp gözlerinin önünde yedi.
44 Sonra onlara şöyle dedi: “Sizinle birlikteyken de söylemiştim;+ Musa Kanunu’nda, peygamberlerin kitaplarında ve Mezmurlar’da benim hakkımda yazılmış olan her şey gerçekleşmelidir.”+ 45 O zaman Kutsal Yazıların anlamını tam olarak kavramaları için zihinlerini açtı+ 46 ve şunları söyledi: “Kutsal Yazılar şöyle der: Mesih acı çekip ölecek ve üçüncü gün diriltilecek;+ 47 ayrıca onun ismiyle tüm milletlere, günahların bağışlanması+ için tövbe edilmesi gerektiği duyurulacak;+ bu duyuru işi Yeruşalim’de başlayacak.+ 48 Siz bunların şahitleri olacaksınız.+ 49 Ben de size Babamın vaat ettiği armağanı göndereceğim. Fakat yukarıdan gelen o gücü alana dek şehirde kalın.”+
50 Daha sonra İsa onları şehirden çıkarıp Beytanya’ya kadar götürdü ve ellerini kaldırıp onlar için hayırdua etti. 51 Bu sırada onlardan ayrıldı ve göğe alındı.+ 52 Öğrencileri onun önünde yere eğildiler, sonra büyük bir sevinçle Yeruşalim’e döndüler.+ 53 Orada sürekli mabetteydiler ve Tanrı’yı yüceltiyorlardı.+
Büyük Herodes. Sözlük kısmındaki “Herodes” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Ek A5’e bakın.
Ya da “geleneklerine.”
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmındaki “kutsal ruh” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmındaki “Tanrı’nın Oğlu” maddesine bakın.
Ya da “Tanrı’nın gerçekleştiremeyeceği hiçbir söz yoktur.”
Sözlük kısmındaki “Tanrı korkusu” maddesine bakın.
Orijinal dilde: “kurtuluş boynuzu.” Sözlük kısmındaki “boynuz” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “ruhen güçlendi.”
Ya da “İmparator.”
Muhtemelen bu sayımın amacı, vergi verebilecek ve askere gidebilecek kişilerin sayısını belirlemekti.
Ek A5’e bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “gökler ordusundan bir kalabalık.”
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Herodes Antipas. Sözlük kısmındaki “Herodes” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmındaki “yüksek kâhin” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Ek A5’e bakın.
Ya da “kurtuluş yolunu.”
Ya da “Yedek.”
Ya da “toplamayın.”
Ya da “kendi ücretinizle.”
Sözlük kısmına bakın.
Büyük bir çatal biçiminde tahtadan tarım aracı.
Orijinal dilde: “tahıl kabuğunu.”
Ya da “İsa’nın.”
Ya da “çölde dolaştı.”
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “teslim edildi.”
Ek A5’e bakın.
Ya da “kutsal hizmet sunacaksın.”
Ya da “mabedin burcuna.”
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmındaki “meshetmek” maddesine bakın.
Ya da “onayını kazanma zamanını.”
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmındaki “ellerini koymak” maddesine bakın.
Sözlük kısmındaki “Tanrı’nın Krallığı” maddesine bakın.
Celile Gölü.
Ya da “iyileştirebilirsin.”
Sözlük kısmına bakın.
Ek A5’e bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmındaki “küfür” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Matta’nın diğer adı.
Ya da “huzur ekmeklerini.” Sözlük kısmındaki “huzur ekmeği” maddesine bakın.
Orijinal dilde: “kurumuş.”
Diğer adı Taddeus.
Orijinal dilde: “oğulları.”
Ya da “kıymığa.”
Ya da “merteği.”
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “Benim yüzümden tökezleyip düşmeyen.”
Orijinal dilde: “Yumuşak.”
Ya da “öğüdüne.”
Ek B14’e bakın.
Ya da “koşulsuz bağışladı.”
Ya da “büyük.”
İçinde yağ ve fitil bulunan aydınlatma aracı.
Ya da “şamdana.”
Alternatif çeviri: “uzun süre boyunca.”
Orijinal dilde: “Lejyon.”
Sözlük kısmındaki “dipsiz derinlikler” maddesine bakın.
Orijinal dilde: “Kızın ruhu geri geldi.” Sözlük kısmındaki “ruh” maddesine bakın.
Orijinal dilde: “gümüş.”
Orijinal dilde: “iki.”
Orijinal dilde: “onların aleyhinde şahitlik olması için.”
Herodes Antipas. Sözlük kısmındaki “Herodes” maddesine bakın.
Sözlük kısmındaki “işkence direği” maddesine bakın.
Ya da “alçakgönüllü.”
Orijinal dilde: “Saban sürerken.”
Orijinal dilde: “barış.”
Bu konuda sorumluluk taşımadıklarını gösteren bir hareket.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Ek A5’e bakın.
Orijinal dilde: “canınızla.”
Ek B14’e bakın.
Ya da “doğru seçimi yaptı.”
Ya da “kutsal görülsün.”
Orijinal dilde: “borçlu olan.”
Ya da “utanıp çekinmeden ısrar etmeniz.”
Orijinal dilde: “Beelzebub’un.” Sözlük kısmındaki “Beelzebub” maddesine bakın.
Ya da “söylediklerinizin yanlış olduğunu takipçileriniz gösterecek.”
Orijinal dilde: “parmağıyla.”
Ya da “şamdana.”
Ya da “kıskançsa.” Orijinal dilde: “kötüyse.”
Burada Yahudilerin arınma geleneği kastediliyor.
Ya da “otların.”
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “en seçkin.”
Ya da “işaretlenmemiş.”
Orijinal dilde: “dünyanın kurulmasından.” Anlaşılan Âdem ve Havva’nın çocuk sahibi olması kastediliyor.
Sözlük kısmındaki “Hinnom Vadisi” maddesine bakın.
Orijinal dilde: “assarion.” Ek B14’e bakın.
Ya da “unutmaz.”
Ya da “çok sayıda serçeden bile.”
Sözlük kısmındaki “küfür” maddesine bakın.
Alternatif çeviri: “havraların.”
Orijinal dilde: “söylemeniz gerekenleri size o saatte öğretecek.”
Ya da “kuşağını bağlayacak.”
Orijinal dilde: “ikinci nöbette.” Yani, yaklaşık akşam dokuzla gece on iki arası.
Orijinal dilde: “üçüncü nöbette.” Yani, yaklaşık gece on ikiyle sabaha karşı üç arası.
Ya da “hikmetli.” Sözlük kısmındaki “sağgörü” maddesine bakın.
Evin idaresinden sorumlu kişi.
İsa’nın vaftiz edilmesiyle başlayıp ölümüne ve diriltilmesine dek süren özverili hizmeti kastediliyor.
Orijinal dilde: “lepton.” Ek B14’e bakın.
Orijinal dilde: “Kadın.”
Orijinal dilde: “sea.” “Üç sea” yaklaşık 22 L. Ek B14’e bakın.
Ya da “anayollarımızda.”
Orijinal dilde: “diş gıcırdatacaksınız.”
Yani, mabet.
Ek A5’e bakın.
Ya da “vücudunda ödem olan.”
Orijinal dilde: “kule.”
Orijinal dilde: “drahmisi.” Ek B14’e bakın.
Evin idaresinden sorumlu kişi.
Orijinal dilde: “bat.” “100 bat” 2.200 L. Ek B14’e bakın.
Orijinal dilde: “kor.” “100 kor” 22.000 L.
Sözlük kısmındaki “ortam” maddesine bakın.
Ya da “Haksız servetle.”
Orijinal dilde: “sonsuz.”
Morun bir tonu. Bu renk krallık, zenginlik ve yücelikle ilişkilendirilirdi.
Sözlük kısmına bakın.
Orijinal dilde: “İnsanları tökezletecek.”
Orijinal dilde: “işe yaramaz.”
Sözlük kısmına bakın.
Ek A3’e bakın.
Ya da “peki nereye?”
Alternatif çeviri: “akbabalar.”
Ya da “gelecek ortamda.” Sözlük kısmındaki “ortam” maddesine bakın.
Sözlük kısmındaki “Davut oğlu” maddesine bakın.
Ya da “cümbez.” Bir tür incir ağacı.
Bir Yunan minası 340 g ağırlığında ve 100 drahmi değerindeydi. Ek B14’e bakın.
Orijinal dilde: “gümüş.”
Ya da “bankaya.”
Ek A5’e bakın.
Orijinal dilde: “çocuklarını.”
Sözlük kısmındaki “köşe taşı” maddesine bakın.
Ya da “İmparatora.”
Bir Roma parası. Ek B14’e bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Orijinal dilde: “ölemezler.”
Ek A5’e bakın.
Orijinal dilde: “ayak taburesi.”
Ya da “en seçkin.”
Orijinal dilde: “evlerine.”
Ya da “bağış.”
Orijinal dilde: “iki lepton.” Ek B14’e bakın.
Ya da “öç alınacak günler.”
Orijinal dilde: “tüm.”
Ya da “işaretler.”
Sözlük kısmındaki “Mayasız Ekmek Bayramı” maddesine bakın.
Ya da “Yahuda’yı etkisi altına aldı.”
Sözlük kısmındaki “ahit” maddesine bakın.
Ya da “üst giysisini.”
Kutsal Kitap’ta “kâse” genelde Tanrı’nın isteğini simgeler.
Sözlük kısmındaki “küfür” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Orijinal dilde: “Tanrı’nın kudretli sağ elinde.”
Ek A3’e bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Orijinal dilde: “krallığına geldiğinde.”
Orijinal dilde: “altıncı saat.”
Orijinal dilde: “dokuzuncu saate.”
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmındaki “Sanhedrin” maddesine bakın.
Orijinal dilde: “lehte oy vermemişti.”
Sözlük kısmındaki “Hazırlık Günü” maddesine bakın.
Orijinal dilde: “60 stadion.” Ek B14’e bakın.
Alternatif çeviri: “Yeruşalim’e gelen ziyaretçilerden orada olanları bilmeyen bir tek sen misin?”
Orijinal dilde: “ruh.”