MATTA İNCİLİ
1 İbrahim oğlu,+ Davut oğlu,+ İsa Mesih’in hayatını anlatan kitap.
2 İbrahim İshak’ın babasıydı,+
İshak Yakup’un babasıydı,+
Yakup Yahuda ve kardeşlerinin babasıydı,+
3 Yahuda Tamar’dan doğan Perets ve Zerah’ın+ babasıydı,
Perets Hetsron’un babasıydı,+
Hetsron Ram’ın babasıydı,+
4 Ram Amminadab’ın babasıydı,
Amminadab Nahşon’un babasıydı,+
Nahşon Salmon’un babasıydı,
5 Salmon Rahab’dan+ doğan Boaz’ın babasıydı,
Boaz Rut’tan+ doğan Obed’in babasıydı,
Obed Yesse’nin babasıydı,+
Davut Uriya’nın karısından doğan Süleyman’ın+ babasıydı,
7 Süleyman Rehoboam’ın babasıydı,+
Rehoboam Abiya’nın babasıydı,
Abiya Asa’nın babasıydı,+
8 Asa Yehoşafat’ın babasıydı,+
Yehoşafat Yehoram’ın babasıydı,+
Yehoram Uzziya’nın babasıydı,
Yotam Ahaz’ın babasıydı,+
Ahaz Hizkiya’nın babasıydı,+
10 Hizkiya Manasse’nin babasıydı,+
Manasse Amon’un babasıydı,+
Amon Yoşiya’nın babasıydı,+
11 Yoşiya+ Babil sürgünü+ döneminde yaşamış Yekonya*+ ve kardeşlerinin babasıydı.
12 Babil’e sürgün gittikten sonra Yekonya Şealtiel’in babası oldu,
Şealtiel Zerubbabel’in babasıydı,+
13 Zerubbabel Abiud’un babasıydı,
Abiud Elyakim’in babasıydı,
Elyakim Azor’un babasıydı,
14 Azor Sadok’un babasıydı,
Sadok Ahim’in babasıydı,
Ahim Eliud’un babasıydı,
15 Eliud Eleazar’ın babasıydı,
Eleazar Mathan’ın babasıydı,
Mathan Yakup’un babasıydı,
16 Yakup Meryem’in kocası Yusuf’un babasıydı, Meryem’den+ de Mesih* olarak tanınan İsa doğdu.+
17 Dolayısıyla İbrahim’den Davut’a kadar 14 nesil, Davut’tan Babil sürgününe kadar 14 nesil ve Babil sürgününden Mesih’e kadar 14 nesil geçti.
18 İsa Mesih’in doğumu ise şöyle oldu: Annesi Meryem Yusuf’la evlenmeden önce, henüz nişanlıyken kutsal ruh* aracılığıyla hamile kaldı.+ 19 Kocası* Yusuf doğru* bir adamdı ve Meryem’in herkese rezil olmasını istemiyordu. Bu yüzden de onu gizlice boşamak niyetindeydi.+ 20 Yusuf bunlar üzerinde düşündükten sonra Yehova’nın* meleği ona rüyasında göründü ve şöyle dedi: “Ey Davut oğlu Yusuf, karın Meryem’i evine almaktan korkma, çünkü karnındaki bebek kutsal ruh aracılığıyla olmuştur.+ 21 Karın bir erkek çocuk doğuracak, onun adını İsa*+ koyacaksın; çünkü o, halkını günahlarından kurtaracak.”+ 22 Aslında tüm bunlar, Yehova’nın peygamberi aracılığıyla söylediği şu sözler yerine gelsin diye oldu: 23 “İşte, kız* hamile kalıp bir erkek çocuk doğuracak ve onun adını İmmanuel+ koyacaklar.” Bu, “Tanrı bizimledir”+ anlamına gelir.
24 Sonra Yusuf uykudan uyandı ve Yehova’nın meleğinin dediğini yaparak karısını evine aldı. 25 Fakat Meryem çocuğu doğuruncaya kadar Yusuf onunla ilişkiye girmedi.+ Çocuk doğunca adını İsa koydu.+
2 İsa, Kral Herodes’in*+ döneminde, Yahudiye’nin Beytlehem+ köyünde doğdu. O doğduktan sonra Yeruşalim’e doğudan astrologlar geldi. 2 “Yahudilerin yeni doğan kralı nerede?+ Doğudayken onun yıldızını gördük ve önünde eğilmeye geldik” dediler. 3 Bunu duyan Kral Herodes ve tüm Yeruşalim halkı telaşa kapıldı. 4 Kral, bütün yüksek kâhinleri* ve yazıcıları* topladı ve onlara Mesih’in nerede doğacağını sordu. 5 Ona şöyle dediler: “Yahudiye’deki Beytlehem’de,+ çünkü peygamber aracılığıyla şöyle yazılmıştır: 6 ‘Ey sen, Yahuda topraklarındaki Beytlehem, Yahuda yöneticilerinin şehirleri arasında hiç de önemsiz değilsin; çünkü senden bir yönetici çıkacak ve halkım İsrail’e o önderlik* edecek.’”+
7 Bunun üzerine Herodes astrologları gizlice çağırttı ve onlardan yıldızın tam olarak ne zaman göründüğünü öğrendi. 8 Onları Beytlehem’e gönderirken şöyle dedi: “Gidin, çocuğun yerini iyice araştırın, bulunca bana haber verin ki, ben de gidip önünde eğileyim.” 9 Adamlar Kral’ın bu sözlerinden sonra yola çıktılar. Doğudayken görmüş oldukları yıldızın da önlerinden gittiğini gördüler.+ Yıldız çocuğun bulunduğu yerin üzerine kadar geldi ve orada durdu. 10 Yıldızın durduğunu görünce çok sevindiler. 11 Eve girince annesi Meryem’in yanındaki küçük çocuğu gördüler ve önünde eğilip yere kapandılar. Aynı zamanda, getirdikleri değerli şeyleri çıkarıp ona altın, akgünlük ve mür* armağan ettiler. 12 Fakat Herodes’in yanına dönmemeleri için bir rüya aracılığıyla Tanrı’dan uyarı aldıklarından,+ memleketlerine başka bir yoldan döndüler.
13 Onlar gittikten sonra, Yehova’nın* meleği Yusuf’a rüyasında görünüp+ şöyle dedi: “Kalk, çocuğu ve annesini alıp Mısır’a kaç ve benden haber alana dek orada kal. Çünkü Herodes çocuğu öldürmek için yakında onu aramaya başlayacak.” 14 Bunun üzerine Yusuf kalktı, çocukla annesini alıp geceleyin yola çıktı ve Mısır’a gitti. 15 Herodes’in ölümüne kadar orada kaldılar. Bunun sonucunda, Yehova’nın peygamberi aracılığıyla söylediği “Oğlumu Mısır’dan çağırdım”+ sözü yerine geldi.
16 Herodes, astrologların kendisini atlattığını anlayınca öfkeden deliye döndü. Astrologlardan öğrenmiş olduğu tarihe göre,+ iki ve daha küçük yaştaki erkek çocukları öldürtmek üzere tüm Beytlehem ve çevresine adamlar gönderdi. 17 Bunun sonucunda Yeremya Peygamber aracılığıyla söylenen şu sözler yerine geldi: 18 “Rama’da bir ses duyuluyor, ağlayış ve ağıt sesleri. Rahel+ çocukları için ağlıyor ve teselli edilmek istemiyor, çünkü onlar artık yok.”+
19 Herodes ölünce, Yehova’nın meleği Mısır’da bulunan Yusuf’a bir rüyada göründü+ 20 ve şöyle dedi: “Kalk, çocuğu ve annesini alıp İsrail’e dön, çünkü çocuğun canını almak isteyenler öldü.” 21 Bunun üzerine Yusuf çocuğu ve annesini alıp İsrail topraklarına geldi. 22 Fakat Yahudiye’de Herodes’ten sonra oğlu Arhelaos’un hüküm sürdüğünü duyunca, oraya gitmekten korktu. Bir de rüyasında Tanrı’dan bir uyarı alınca+ oradan uzağa, Celile bölgesine gitti.+ 23 Orada Nasıra+ adlı şehre gelip yerleşti ki, peygamberler aracılığıyla söylenen “Ona Nasıralı* denecektir” sözü yerine gelsin.+
3 Bir gün Vaftizci Yahya,+ şu haberi duyurmak için+ Yahudiye Çölü’ne geldi: 2 “Tövbe* edin, çünkü göklerin krallığı* yaklaştı.”+ 3 O aslında İşaya Peygamber’in şu sözlerle bahsettiği+ kişiydi: “Dinleyin! Biri çölde şöyle bağırıyor: ‘Yehova’nın* yolunu hazırlayın! O’nun yollarını düzleyin.’”+ 4 Yahya deve tüyünden bir giysi giyer ve beline deri kuşak bağlardı.+ Yiyeceği ise çekirge ve yaban balıydı.+ 5 Yeruşalim’den, Yahudiye’nin her tarafından ve Ürdün Irmağı etrafındaki tüm bölgelerden insanlar ona geliyordu.+ 6 Günahlarını açıkça itiraf ederek, Ürdün Irmağı’nda+ onun tarafından vaftiz ediliyorlardı.*
7 Ferisilerden ve Sadukilerden*+ birçoğunun vaftiz yerine geldiğini görünce Yahya onlara şöyle dedi: “Siz engerek soyu,+ yaklaşan gazaptan kaçabileceğinizi size kim söyledi?+ 8 Siz önce tövbe ettiğinizi gösteren meyveler ortaya koyun. 9 Sakın ‘Bizim babamız İbrahim’dir’+ demeye kalkışmayın. Bilin ki, Tanrı şu taşlardan İbrahim’e çocuklar yaratabilir. 10 Balta hazır, ağaçların dibinde duruyor; iyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılacak.+ 11 Ben sizi tövbe ettiğiniz için+ suyla vaftiz ediyorum, fakat benden sonra gelen benden daha güçlüdür ve ben onun çarıklarını çıkarmaya bile layık değilim.+ O sizi kutsal ruhla+ ve ateşle+ vaftiz edecek. 12 Harman* savurmak için yabası* elinde bekliyor. Harman yerini tertemiz edip buğdayını ambara toplayacak, fakat samanı* kimsenin söndüremeyeceği bir ateşte yakıp yok edecek.”+
13 Sonra İsa, Yahya tarafından vaftiz edilmek için Celile’den Ürdün Irmağı’na, onun yanına geldi.+ 14 Fakat Yahya onu engellemeye çalışarak, “Senin tarafından vaftiz edilmeye ihtiyacı olan benim, sen bana mı geliyorsun?” dedi. 15 İsa şöyle karşılık verdi: “Bırak şimdi böyle olsun. Bunu yapmakla doğruluğun* gereğini yerine getirmiş oluruz.” Bunun üzerine Yahya artık ona engel olmaya çalışmadı. 16 İsa vaftiz edildikten sonra hemen sudan çıktı. Gökler açıldı+ ve Yahya Tanrı’nın ruhunun bir güvercin gibi onun üzerine indiğini gördü.+ 17 O sırada göklerden gelen bir ses+ de şunları söyledi: “Sevgili oğlum budur,+ ondan memnunum.”+
4 Bundan sonra İsa ruhun yönlendirmesiyle çöle gitti; orada İblis* onu ayartmaya+ çalışacaktı.+ 2 Kırk gün kırk gece oruç* tuttuktan sonra acıktı. 3 Ve Ayartıcı+ yaklaşıp şöyle dedi: “Eğer sen bir Tanrı oğluysan, söyle de şu taşlar ekmek olsun.” 4 Fakat İsa şöyle cevap verdi: “‘İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, Yehova’nın* ağzından çıkan her sözle yaşar’+ diye yazılmıştır.”
5 O zaman İblis onu alıp kutsal şehre+ götürdü ve mabedin en yüksek yerine* çıkardı.+ 6 Sonra şunları söyledi: “Eğer sen bir Tanrı oğluysan kendini aşağı at; çünkü yazıldığına göre, ‘O senin için meleklerine emir verecek ve ayağın taşa çarpmasın diye seni elleri üzerinde taşıyacaklar.’”+ 7 İsa ona şu cevabı verdi: “‘Tanrın Yehova’yı sınamayacaksın’ diye de yazılmıştır.”+
8 İblis bu kez de onu alıp çok yüksek bir dağa götürdü ve ona dünyanın bütün krallıklarını ve onların ihtişamını gösterdi.+ 9 Şöyle dedi: “Eğer önümde yere kapanıp bana bir kez tapınırsan bütün bunları sana vereceğim.” 10 O zaman İsa şöyle karşılık verdi: “Çekil git Şeytan! Çünkü, ‘Tanrın Yehova’ya tapınacak+ ve yalnız O’na ibadet edeceksin’* diye yazılmıştır.”+ 11 Bunun üzerine İblis onu bıraktı+ ve melekler gelip İsa’ya hizmet etmeye başladı.+
12 İsa, Yahya’nın tutuklandığını+ duyunca Celile’ye gitti.+ 13 Sonra Nasıra’dan ayrılarak Zebulun ve Naftali bölgesinde, göl kenarında bulunan Kefernahum’a+ gelip yerleşti. 14 Böylece İşaya Peygamber aracılığıyla söylenen şu sözler yerine geldi: 15 “Ey milletlerin Celilesi! Ürdün Irmağı’nın karşı tarafında,* denize giden yol boyunca uzanan Zebulun toprakları ve Naftali toprakları! 16 Karanlıkta oturan halk büyük bir ışık gördü ve ölümün gölgesinde oturanların üzerine ışık doğdu.”+ 17 O zamandan itibaren İsa şu sözleri duyurmaya başladı: “Tövbe edin, çünkü göklerin krallığı yaklaştı.”+
18 İsa Celile Gölü kıyısında yürürken suya ağ atan iki kardeş gördü. Petrus olarak da bilinen Simun+ ve kardeşi Andreas balıkçıydılar.+ 19 Onlara, “Ardımdan gelin, bundan sonra balık değil insan yakalayacaksınız” dedi.+ 20 Onlar da hemen ağlarını bırakıp onun peşinden gittiler.+ 21 İsa yoluna devam ederken iki kardeş daha gördü. Bunlar, babaları Zebedi’yle birlikte teknede ağlarını onaran Yakup ve kardeşi Yuhanna’ydı.+ Onları da çağırdı.+ 22 Hemen tekneyi ve babalarını bırakıp onun ardından gittiler.
23 Sonra İsa bütün Celile’yi dolaşmaya başladı.+ Havralarda*+ Tanrı’nın sözünü öğretiyor, Krallığın iyi haberini duyuruyor ve insanlardaki her türlü hastalığı iyileştiriyordu.+ 24 Onun hakkındaki haber bütün Suriye bölgesine yayıldı. Çeşit çeşit hastalıklar ve dertler yüzünden acı çeken,+ cinlerin tutsağı olan,+ saralı+ ve felçli bütün kişileri getirdiler ve İsa onları iyileştirdi. 25 Böylece Celile’den, Dekapolis’ten,* Yeruşalim’den, Yahudiye’den ve Ürdün Irmağı’nın karşı tarafından* büyük kalabalıklar onu izlemeye başladı.
5 İsa kalabalığı görünce dağa çıktı. Oturduktan sonra öğrencileri de yanına geldi. 2 O da söze başlayıp şunları öğretti:
3 “Tanrı’ya ihtiyacının farkında olanlara* ne mutlu,+ çünkü göklerin krallığı* onlarındır.
4 Yaslı olanlara ne mutlu, çünkü onlar teselli edilecek.+
5 Yumuşak başlı olanlara ne mutlu,+ çünkü yeryüzü onların olacak.+
6 Doğruluğa* aç ve susamış olanlara ne mutlu, çünkü onlar doyurulacak.+
7 Merhametli olanlara ne mutlu,+ çünkü onlara merhamet edilecek.
8 Temiz yürekli olanlara ne mutlu,+ çünkü onlar Tanrı’yı görecek.
9 Barışçı olanlara* ne mutlu,+ çünkü onlara ‘Tanrı’nın çocukları’* denecek.
10 Doğru olanı yaptığı için zulüm görenlere ne mutlu,+ çünkü göklerin krallığı onlarındır.
11 Benim yüzümden insanlar sizi kınadıkları,+ size zulmettikleri+ ve aleyhinizde her türlü yalanı söyledikleri zaman ne mutlu sizlere!+ 12 Sevinin ve sevinçten coşun,+ çünkü göklerdeki ödülünüz+ büyüktür. Onlar sizden önce yaşamış peygamberlere de böyle zulmettiler.+
13 Siz yeryüzünün tuzusunuz,+ fakat tuz özelliğini kaybederse, ona nasıl yeniden tat verilir? Artık hiçbir işe yaramadığından dışarı atılır+ ve ayaklar altında çiğnenir.
14 Siz dünyanın ışığısınız.+ Dağ üzerine kurulmuş şehir gizlenemez. 15 İnsanlar kandil* yakınca, üzerini sepetle kapatmazlar, aksine onu yüksek bir yere* koyarlar. Böylece ışık evdeki herkesi aydınlatır.+ 16 Benzer şekilde sizin ışığınız da insanların önünde parlasın,+ böylece iyi işlerinizi görsünler ve göklerdeki Babanızı yüceltsinler.+
17 Kanun’u* ya da peygamberlerin sözlerini ortadan kaldırmak için geldiğimi düşünmeyin. Ben bunları ortadan kaldırmaya değil, yerine getirmeye geldim.+ 18 Gerçek şu ki, gök ve yer silinip gitse de Kanun’un en küçük harfi, hatta bir noktası bile silinmeyecek, her sözü gerçekleşecek.+ 19 Öyleyse, kim bu emirlerin en küçüklerinden birini bile çiğner ve insanlara da böyle yapmayı öğretirse, göklerin krallığı için küçük sayılacak. Fakat kim onları uygular ve öğretirse, göklerin krallığı için büyük sayılacak. 20 Şunu bilin ki, siz doğruluk açısından yazıcılardan ve Ferisilerden+ daha iyi olmazsanız, göklerin krallığında bir yeriniz olmaz.+
21 Eskiden atalarınıza ‘Adam öldürmeyeceksiniz;+ kim adam öldürecek olursa mahkemede hesabını verecektir’+ dendiğini duydunuz. 22 Fakat ben size diyorum ki, kardeşine karşı öfke besleyen+ herkes mahkemede hesap verecek. Kardeşine, ağza alınmaması gereken bir hakaret sözü söyleyen herkes Yüksek Mahkemede hesap verecek; ‘Aşağılık aptal!’ diyen ise ateşli Hinnom Vadisi* hükmünü hak edecek.+
23 Öyleyse, armağanını sunağa getirdiğinde,+ kardeşinin sana kırgın olduğu aklına gelirse, 24 armağanını orada, sunağın önünde bırak, git önce kardeşinle barış+ ve sonra geri dönüp armağanını sun.
25 Senden davacı olan kişiyle meseleni hemen, daha onunla yoldayken hallet ki, seni hâkime, hâkim de mahkeme görevlisine teslim etmesin ve hapse atılmayasın.+ 26 Şunu bil ki, borcunu son kuruşuna* kadar ödemeden oradan kesinlikle çıkamazsın.
27 ‘Zina yapmayacaksınız’+ dendiğini duydunuz. 28 Fakat ben size diyorum ki, bir kadına ısrarla bakarak+ onu arzulayan her adam yüreğinde zaten onunla zina yapmıştır.+ 29 O halde, sağ gözün seni günaha sokuyorsa, onu çıkar at. Çünkü senin için organlarından birini kaybetmek bütün bedeninin Hinnom Vadisi’ne atılmasından iyidir.+ 30 Benzer şekilde, sağ elin seni günaha sokuyorsa, onu kes at. Çünkü senin için bir organını kaybetmek bütün bedeninin Hinnom Vadisi’ne gitmesinden iyidir.+
31 Ayrıca, ‘Kim karısını boşarsa ona boşanma belgesi versin’+ dendiğini duydunuz. 32 Fakat ben size diyorum ki, karısını cinsel ahlaksızlıktan* başka bir nedenle boşayan her adam onu zinaya itmiş olur. Bu şekilde boşanmış bir kadınla evlenen de zina yapmış olur.+
33 Yine, eskiden atalarınıza ‘Yalan yere yemin etmeyeceksiniz+ ve Yehova’ya* adaklarınızı yerine getireceksiniz’+ dendiğini duydunuz. 34 Fakat ben size şöyle diyorum: Gök, yer ve Yeruşalim üzerine asla yemin etmeyin.+ Çünkü gök Tanrı’nın tahtıdır, 35 yer O’nun ayaklarına basamaktır,*+ Yeruşalim de Büyük Kral’ın şehridir.+ 36 Kendi başınız üzerine de yemin etmeyeceksiniz, çünkü siz bir saç telini bile beyaza ya da siyaha çeviremezsiniz. 37 ‘Evet’ dediyseniz evet olsun, ‘Hayır’ dediyseniz hayır olsun;+ bundan ötesi kötü olandan* kaynaklanır.+
38 ‘Göze göz, dişe diş’+ dendiğini duydunuz. 39 Fakat ben size şöyle diyorum: Kötülük yapana karşılık vermeyin; sağ yanağınıza vurana öbür yanağınızı da çevirin.+ 40 Biri size dava açıp içinizdeki giysiyi almak isterse ona üstteki giysinizi de verin.+ 41 Bir yetkili sizden bir mil* gitmenizi isterse onunla iki mil gidin. 42 Sizden bir şey isteyene verin ve sizden ödünç isteyene sırt çevirmeyin.+
43 ‘Komşunuzu seveceksiniz+ ve düşmanınızdan nefret edeceksiniz’ dendiğini duydunuz. 44 Fakat ben size şunu diyorum: Düşmanlarınızı sevmeye+ ve size zulmedenler için dua etmeye devam edin.+ 45 Böylece göklerde olan Babanızın çocukları* olursunuz,+ çünkü O, güneşini hem kötülerin hem de iyilerin üzerine doğdurur ve yağmurunu hem doğru olanların hem de olmayanların üzerine yağdırır.+ 46 Eğer sadece sizi sevenleri severseniz ne kazancınız olur?+ Vergi memurları da böyle yapmıyor mu? 47 Sadece kardeşlerinize selam verirseniz, olağanüstü bir şey mi yapmış olursunuz? Diğer milletlerden insanlar da böyle yapmıyor mu? 48 Öyleyse, göklerdeki Babanız kusursuz olduğu gibi siz de kusursuz* olmalısınız.”+
6 “İnsanlar görsün diye, doğruluğunuzu onların önünde sergilemekten sakının.+ Yoksa göklerdeki Babanızdan bir karşılık alamazsınız. 2 Bu yüzden, sen sadaka vereceğin zaman ikiyüzlüler gibi önden borazan öttürme. Onlar insanların övgüsünü kazanmak için havralarda ve sokaklarda böyle yapıyorlar. Emin olun, onlar karşılıklarını tam olarak alıyor. 3 Fakat sen sadaka verdiğin zaman sol elin sağ elinin ne yaptığını bilmesin. 4 Verdiğin sadaka gizli kalsın. Gözlerden gizli olsa da her şeyi gören Babamız sana karşılığını verecektir.+
5 Ayrıca, dua ettiğiniz zaman ikiyüzlüler gibi yapmayın;+ çünkü onlar insanlara görünebilmek için+ havralarda ve anayolların köşe başlarında dikilerek dua etmeyi seviyorlar. Emin olun, onlar karşılıklarını tam olarak alıyor. 6 Fakat sen dua edeceğin zaman kendi odana çekil, kapını kapat ve gözlerden gizli olan Babana dua et.+ Her şeyi gören Baban sana karşılığını verecek. 7 Dua ederken aynı sözleri tekrar tekrar söylemeyin. Diğer milletlerin insanları böyle yapıyor, çünkü onlar çok söz söylerlerse dualarının duyulacağını sanıyorlar. 8 Dolayısıyla siz onlar gibi olmayın, çünkü Babanız neye ihtiyacınız olduğunu daha siz Kendisinden dilemeden bilir.+
9 Öyleyse siz şöyle dua edin:+
‘Göklerdeki Babamız, ismin+ kutsal* olsun.*+ 10 Krallığın*+ gelsin. Gökte olduğu gibi yerde de+ Senin isteğin+ gerçekleşsin. 11 Bugün bize günlük ekmeğimizi ver.+ 12 Bize karşı günah işleyenleri* bağışladığımız gibi, Sen de bizim günahlarımızı* bağışla.+ 13 Yardım et, tuzağa düşüp günah işlemeyelim,+ bizi kötü olanın* elinden kurtar.’+
14 Siz başkalarının suçlarını bağışlarsanız, gökteki Babanız da sizi bağışlar.+ 15 Fakat başkalarının suçlarını bağışlamazsanız, Babanız da sizin suçlarınızı bağışlamaz.+
16 Oruç tuttuğunuz zaman+ ikiyüzlüler gibi surat asmayı bırakın. Çünkü onlar oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için perişan bir ifade takınırlar.+ Emin olun, onlar karşılıklarını tam olarak alıyor. 17 Fakat sen oruç tuttuğun zaman başına yağ sürüp* yüzünü yıka. 18 Böylece oruç tuttuğunu insanlara değil, gözlerden gizli olan Babana göstermiş olursun. O zaman her şeyi gören Baban sana karşılığını verecektir.
19 Kendinize yeryüzünde hazineler biriktirmeyi bırakın.+ Burada onları güve ve pas yiyip bitirir ya da hırsızlar içeri girip çalar. 20 Bunun yerine, kendinize gökte hazineler biriktirin.+ Orada onları ne güve ne pas yiyip bitirir,+ ne de hırsızlar içeri girip çalabilir. 21 Çünkü hazinen neredeyse yüreğin de orada olacaktır.
22 Bedenin ışığı gözdür.+ Gözün tek bir şeye odaklanıyorsa,* bütün bedenin aydınlık olur. 23 Fakat gözün doymuyorsa,*+ bütün bedenin de karanlık olur. İçindeki ışık aslında karanlıksa, o karanlık ne büyüktür!
24 Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Çünkü ya birinden nefret edip diğerini sever+ ya da birine bağlanıp diğerini hor görür. Siz hem Tanrı’ya hem de paraya kulluk edemezsiniz.+
25 Bu yüzden size şunu diyorum: Ne yiyip ne içeceksiniz diye canınız için ya da ne giyeceksiniz diye bedeniniz için+ kaygı çekmeyi bırakın.+ Can yiyecekten, beden giyecekten daha önemli değil mi?+ 26 Gökteki kuşlara dikkatle bakın.+ Onlar ne ekip biçerler ne de ambarlarda yiyecek biriktirirler. Yine de, gökteki Babanız onları besler. Siz onlardan daha değerli değil misiniz? 27 Hanginiz kaygılanmakla ömrünü bir parça olsun uzatabilir?+ 28 Ayrıca, neden giyecek konusunda kaygı çekiyorsunuz? Kır zambaklarından ders alın. Onların nasıl büyüdüğünü düşünün. Ne çalışıp didinir ne de iplik eğirirler, 29 fakat bilin ki, bütün haşmetiyle Süleyman+ bile onlardan biri gibi giyinmemişti. 30 Neden imanınız bu kadar az? Tanrı bugün var olup yarın ocağa atılacak kır bitkilerini bile böyle giydiriyorsa, sizi de giydirmez mi? 31 Öyleyse ‘Ne yiyeceğiz?’ ‘Ne içeceğiz?’ ya da ‘Ne giyeceğiz?’ diyerek asla kaygı çekmeyin.+ 32 Milletler hevesle bunların peşinden koşuyor. Fakat gökteki Babanız bütün bunlara ihtiyacınız olduğunu biliyor.
33 O halde, Tanrı’nın Krallığı’na* ve O’nun istediği doğruluğa yaşamınızda daima ilk yeri verin; o zaman tüm bu şeyler de size verilecektir.+ 34 Bu nedenle, asla yarın için kaygı çekmeyin,+ çünkü yarın kendi kaygılarıyla gelecektir. Her günün derdi kendine yeter.”
7 “Başkasını yargılamayı bırakın ki,+ siz de yargılanmayın. 2 Çünkü insanları hangi ölçüyle yargılarsanız, siz de aynı ölçüyle yargılanacaksınız.+ Hangi ölçekle ölçerseniz, aynı ölçekle alacaksınız.+ 3 Öyleyse neden kardeşinin gözündeki ufacık çöpe* bakıyorsun da kendi gözündeki kocaman odunu* görmüyorsun?+ 4 Kendi gözünde odun varken, kardeşine nasıl ‘Dur gözündeki çöpü çıkarayım’ dersin? 5 İkiyüzlü! Önce kendi gözündeki odunu çıkar, o zaman kardeşinin gözündeki çöpü çıkarmak için daha iyi görürsün.
6 Kutsal olanı köpeklere vermeyin ve incilerinizi domuzların önüne atmayın+ ki onları ayakları altında çiğnemesinler, sonra da dönüp sizi parçalamasınlar.
7 Dilemeye devam edin, size verilecektir;+ aramaya devam edin, bulacaksınız; kapıyı çalmaya devam edin, size açılacaktır.+ 8 Çünkü dileyen herkes alır,+ arayan herkes bulur ve kapıyı çalan herkese kapı açılır. 9 Gerçekten de, hanginiz oğlu ekmek istediğinde ona taş verir? 10 Ya da balık istediğinde yılan verir? 11 Sizler kötü olduğunuz halde çocuklarınıza iyi armağanlar vermeyi biliyorsanız, göklerdeki Babanız Kendisinden dileyenlere iyi şeyler vermeyi çok daha iyi bilmez mi?+
12 O halde, insanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın.+ Aslında Kanun’da* ve peygamberlerin kitaplarında söylenen de budur.+
13 Dar kapıdan girin,+ çünkü yok oluşa giden kapı geniş ve yol enlidir; bu yoldan gidenler çoktur. 14 Oysa hayata giden kapı dar ve yol sıkışıktır; bu yolu bulanlar azdır.+
15 Sahte peygamberlere karşı dikkatli olun.+ Koyun postuna bürünüp yanınıza sokulurlar,+ fakat içlerinde aç kurtlar saklıdır.+ 16 Onları meyvelerinden* tanıyacaksınız. İnsanlar hiç dikenlerden üzüm ya da çalılardan incir toplar mı?+ 17 Aynı şekilde her iyi ağaç iyi meyve verir, fakat her çürük ağaç kötü meyve verir.+ 18 İyi ağaç kötü meyve veremediği gibi çürük ağaç da iyi meyve veremez.+ 19 İyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılır.+ 20 O halde, onları meyvelerinden tanıyacaksınız.+
21 Bana ‘Efendim, Efendim’ diyen herkesin göklerin krallığında bir yeri olmayacak, sadece göklerde olan Babamın isteğini yapanlar orada olacak.+ 22 Birçok kişi o gün bana, ‘Efendim, Efendim,+ biz senin adınla peygamberlik yapmadık mı, senin adınla cinler çıkarmadık mı ve senin adınla büyük işler yapmadık mı?’ diyecek.+ 23 Fakat ben o zaman onlara açıkça şöyle diyeceğim: ‘Sizi hiç tanımıyorum, benden uzak durun! Siz kötülüğe* hizmet ediyorsunuz.’+
24 Öyleyse benim bu söylediklerimi duyan ve yapan herkes, evini kaya üstüne inşa eden sağgörülü* adama benzer.+ 25 Yağmurlar yağdı ve adamın evini sel suları bastı, güçlü rüzgârlar esti, fakat ev çökmedi, çünkü kaya üzerine kurulmuştu. 26 Ancak, benim bu söylediklerimi duyup da yapmayan herkes, evini kum üstüne inşa eden akılsız adama benzer.+ 27 Yağmurlar yağdı ve onun evini sel suları bastı, güçlü rüzgârlar esti ve ev çöktü, tamamen yıkıldı.”+
28 İsa sözlerini bitirdiğinde, kalabalık onun öğretme tarzına hayran kalmıştı.+ 29 Çünkü onlara Tanrı’nın sözünü kendi yazıcıları gibi değil, yetki sahibi biri olarak öğretiyordu.+
8 İsa dağdan aşağı indikten sonra büyük bir kalabalık onun ardından gitmeye başladı. 2 O sırada, cüzamlı* bir adam gelip onun önünde eğildi. “Efendim, eğer istersen sen beni temizleyebilirsin”*+ diyordu. 3 Bunun üzerine İsa elini uzattı ve ona dokunarak “İsterim, temiz ol” dedi.+ O anda adam cüzamından arındı.+ 4 Sonra İsa adama şöyle dedi: “Sakın bunu kimseye anlatma;+ ancak iyileştiğine tanık olmaları için git kâhinlere* görün+ ve Musa tarafından belirlenmiş armağanı sun.”+
5 İsa Kefernahum’a girdiğinde bir yüzbaşı ona gelip yalvarmaya başladı.+ 6 “Efendim, hizmetkârım felçli, evde yatıyor ve çok acı çekiyor” diyordu. 7 İsa da, “Oraya geldiğimde onu iyileştiririm” dedi. 8 Yüzbaşı şöyle karşılık verdi: “Efendim, ben seni çatımın altına almaya layık biri değilim. Senin ağzından çıkacak tek bir sözle hizmetkârım iyileşir. 9 Çünkü ben de bir emir kuluyum, ayrıca benim de emrim altında askerler var. Birine ‘Git!’ derim, gider; başka birine ‘Gel!’ derim, gelir. Hizmetkârıma ‘Şunu yap!’ derim, yapar.” 10 İsa bunu duyunca hayret etti ve ardından gelenlere şöyle dedi: “Emin olun, böyle büyük bir imanı İsrail’de hiç kimsede görmedim.+ 11 Size şunu söyleyeyim, doğudan ve batıdan birçokları gelecek, göklerin krallığında İbrahim, İshak ve Yakup’la birlikte sofraya oturacak.+ 12 Fakat Krallığın oğulları dışarıya, karanlığa atılacak. Orada ağlayacaklar ve çaresizlik içinde kıvranacaklar.”*+ 13 Sonra yüzbaşıya “Git, iman ettiğin gibi olsun” dedi.+ Hizmetkârı o anda iyileşti.+
14 İsa Petrus’un evine geldiğinde, kayınvalidesinin+ ateşler içinde yattığını gördü.+ 15 İsa eline dokununca+ kadının ateşi düştü ve ayağa kalkıp ona hizmet etmeye başladı. 16 Akşam olduğunda insanlar cinlerin tutsağı olmuş birçok kişiyi İsa’ya getirdiler. O, tek sözüyle ruhları çıkarıyor ve bütün hastaları iyileştiriyordu. 17 Böylece İşaya Peygamber’in şu sözleri yerine geliyordu: “Hastalıklarımızı ve acılarımızı yüklendi ve bizden uzaklaştırdı.”+
18 İsa, çevresindeki kalabalığı görünce karşı tarafa geçmek üzere kıyıdan ayrılmaları için öğrencilerine emir verdi.+ 19 Bir yazıcı gelip, “Öğretmen, sen nereye gidersen ben de arkandan geleceğim” dedi.+ 20 İsa da ona şöyle dedi: “Tilkilerin inleri, gökteki kuşların yuvaları var, fakat İnsanoğlu’nun* başını yaslayacak bir yeri yok.”+ 21 Sonra öğrencilerden biri, “Efendim, izin ver de önce gidip babamı gömeyim” dedi.+ 22 İsa ise, “Sen ardımdan gelmeye devam et; bırak ölüler kendi ölülerini gömsün” diye karşılık verdi.+
23 İsa ve öğrencileri bir tekneye bindi.+ 24 Sonra gölde büyük bir fırtına koptu. Öyle ki, azgın dalgalar tekneye vurup onu suyla doldurmaya başlamıştı. Fakat İsa uyuyordu.+ 25 Öğrenciler onu uyandırıp, “Efendim bizi kurtar, öleceğiz!” dediler. 26 Fakat İsa, “Neden bu kadar korktunuz? İmanınız bu kadar az mı?”+ diye karşılık verdi. Sonra kalkıp rüzgârı ve suyu azarladı, ortalık sütliman oldu.+ 27 Öğrenciler hayrete düşüp şöyle dediler: “Nasıl biri bu böyle? Rüzgâr ve su bile ona boyun eğiyor!”
28 İsa karşı tarafa, Gadaralıların bölgesine vardığında, mezarlar arasından çıkan, cinlerin tutsağı olmuş iki adamla karşılaştı.+ Bu adamlar o kadar vahşiydi ki, kimse o yoldan geçmeye cesaret edemezdi. 29 Adamlar, “Tanrı’nın Oğlu,* bizden ne istiyorsun?+ Buraya vaktinden önce bize eziyet etmeye mi geldin?” diye haykırıyorlardı.+ 30 Uzakta büyük bir domuz sürüsü otluyordu.+ 31 Cinler İsa’ya yalvarmaya başlayıp şöyle dediler: “Bizi çıkaracaksan, şu domuz sürüsüne gönder!”+ 32 O zaman İsa, “Gidin” dedi. Cinler adamlardan çıkıp domuzlara girdi. Sonra, bütün sürü koşup uçurumdan göle atladı ve sularda boğuldu. 33 Sürünün çobanları ise oradan kaçıp şehre gittiler ve cinlerin tutsağı olan adamlarla ilgili olay da dahil her şeyi anlattılar. 34 Bunun üzerine bütün şehir halkı İsa’yı karşılamaya çıktı ve onu görünce kendi bölgelerinden gitmesi için yalvardılar.+
9 İsa tekneye binerek karşı tarafa geçti ve kendi şehrine gitti.+ 2 Felçli bir adamı sedye üzerinde ona getirdiler. İsa onların imanını görünce felçliye, “Cesur ol evladım; günahların bağışlandı” dedi.+ 3 Yazıcılardan bazıları içinden, “Bu adam resmen Tanrı’ya küfrediyor”* diyordu. 4 Onların ne düşündüğünü bilen İsa şöyle dedi: “Neden içinizden kötü düşünceler geçiyor?+ 5 Hangisi daha kolay? ‘Ayağa kalk ve yürü’ demek mi, yoksa ‘Günahların bağışlandı’ demek mi?+ 6 Fakat İnsanoğlu’nun yeryüzünde günahları bağışlama yetkisi olduğunu bilmenizi istiyorum…” Bu arada felçli adama dönüp, “Kalk, sedyeni al ve evine git” dedi.+ 7 Adam da kalkıp evine gitti. 8 Kalabalık bunu görünce çok etkilendi ve bir insana böyle bir yetki veren Tanrı’yı yüceltti.
9 Sonra İsa oradan ayrılırken vergi toplama yerinde oturan Matta adında bir adam gözüne çarptı ve ona, “Benim takipçim ol” dedi. Bunun üzerine adam kalktı ve onun ardından gitti.+ 10 Sonra İsa evde öğrencileriyle birlikte sofrada otururken, vergi memurları ve günahkârlar da yanlarına gelip sofraya oturdu.+ 11 Bunu gören Ferisiler öğrencilere, “Sizin öğretmeniniz neden vergi memurları ve günahkârlarla yemek yiyor?”+ diye sordu. 12 İsa bunu duyunca şöyle dedi: “Sağlıklı kişilerin hekime ihtiyacı yoktur, hasta olanlar hekime muhtaçtır.+ 13 Bu nedenle siz gidip ‘Ben kurban değil merhamet isterim’+ sözlerinin anlamını öğrenin. Çünkü ben doğru kişileri değil, günahkârları çağırmaya geldim.”
14 O zaman Yahya’nın öğrencileri İsa’ya gelip, “Neden Ferisiler ve biz oruç tutuyoruz da senin öğrencilerin tutmuyor?” diye sordular.+ 15 İsa şöyle cevap verdi: “Damat+ yanlarında olduğu sürece arkadaşlarının onun yasını tutmasına gerek yoktur, öyle değil mi? Fakat damadın yanlarından alınıp götürüleceği günler gelecek,+ işte o zaman oruç tutacaklar. 16 Hiç kimse eski bir giysiye, çekmemiş yeni kumaştan yama yapmaz; çünkü yeni kumaş çekince eski giysiden kopar, yırtık daha da kötü olur.+ 17 Aynı şekilde, kimse yeni şarabı eski tulumlara koymaz, yoksa tulumlar patlar; hem şarap dökülür hem de tulumlar kullanılmaz hale gelir. Tersine yeni şarabı yeni tulumlara koyarlar; böylece her ikisi de korunmuş olur.”
18 İsa bunları söylerken, bir yönetici yanına yaklaşıp önünde eğilerek şöyle dedi: “Kızım şimdiye kadar herhalde ölmüştür, fakat sen gelip elini üzerine koyarsan* hayata döner.”+
19 Bunun üzerine İsa öğrencileriyle birlikte adamın peşinden gitti. 20 O sırada, 12 yıldır kanaması olan bir kadın+ İsa’nın arkasından yaklaşıp giysisinin saçağına dokundu.+ 21 İçinden, “Giysisine bir dokunsam iyi olacağım” diyordu. 22 İsa arkasına dönüp onu görünce, “Kızım, cesur ol, imanın seni iyileştirdi” dedi.+ Kadın ona dokunduğu anda iyileşmişti.+
23 Sonra İsa yöneticinin evine geldi. Orada yas ezgileri çalan kavalcıları ve feryat figan eden kalabalığı görünce+ 24 “Buradan çıkın, çünkü kız ölmedi, uyuyor”+ dedi. Bunun üzerine oradakiler alay edercesine gülmeye başladı. 25 Kalabalık dışarıya çıkar çıkmaz İsa içeri girdi. Küçük kızın elinden tuttu+ ve kız ayağa kalktı.+ 26 Tabii, bu olay bütün o bölgede konuşulmaya başlandı.
27 İsa oradan ayrıldıktan sonra iki kör adam+ “Ey Davut oğlu,* bize merhamet et” diye bağırarak peşine takıldılar. 28 İsa eve girince onlar da yanına geldi. Onlara “Bunu yapabileceğime iman ediyor musunuz?”+ diye sorunca, “Evet Efendim” dediler. 29 O zaman İsa gözlerine dokunup,+ “İman ettiğiniz gibi olsun” dedi. 30 Adamların gözleri görmeye başladı. İsa, “Sakın bunu kimse öğrenmesin” diyerek onlara sıkıca tembih etti.+ 31 Fakat onlar oradan ayrıldıktan sonra İsa’nın yaptıklarını o bölgedeki herkese anlattılar.
32 Onlar ayrılırken, İsa’ya bir cinin tutsağı olmuş dilsiz bir adam getirdiler.+ 33 Cin çıkarıldıktan sonra dilsiz adam konuşmaya başladı.+ Oradaki kalabalık hayretler içinde, “İsrail’de daha önce böyle bir şey olmadı” diyordu.+ 34 Fakat Ferisiler, “Cinleri, cinler hükümdarının yardımıyla çıkarıyor” diyorlardı.+
35 İsa bütün şehirleri ve köyleri dolaşmaya koyuldu. Havralarda Tanrı’nın sözünü öğretiyor, Krallığın iyi haberini duyuruyor, her türlü hastalığı iyileştiriyordu.+ 36 Kalabalıkları görünce İsa onlara acıyordu,+ çünkü çobanı olmayan koyunlar gibi hırpalanmış ve ihmal edilmişlerdi.+ 37 Öğrencilerine şöyle dedi: “Evet, hasat bereketli, fakat işçiler az.+ 38 Öyleyse hasadın efendisine yalvarın da, hasadına işçiler göndersin.”+
10 Sonra İsa 12 öğrencisini çağırdı ve onlara kötü ruhlar üzerinde yetki verdi;+ kötü ruhları çıkaracaklar ve her türlü hastalığı iyileştireceklerdi.
2 Bu 12 elçinin isimleri şöyledir:+ Petrus denilen Simun+ ve kardeşi Andreas;+ Zebedi oğlu Yakup ve kardeşi Yuhanna;+ 3 Filipus ve Bartolomeus;+ Tomas+ ve vergi memuru Matta;+ Alfeos oğlu Yakup ve Taddeus; 4 Gayretli Simun ve sonradan İsa’yı ele veren Yahuda İskariyot.+
5 İsa bu 12 kişiyi, şu talimatları vererek gönderdi:+ “Milletlerin yolundan geçmeyin ve hiçbir Samiriye şehrine+ girmeyin. 6 Siz hep İsrail halkının kaybolmuş koyunlarına gidin.+ 7 Gittiğiniz her yerde, ‘Göklerin krallığı yaklaştı’ haberini duyurun.+ 8 Hastaları iyileştirin,+ ölüleri diriltin, cüzamlıları arındırın, cinleri çıkarın. Ücretsiz aldınız, ücretsiz verin. 9 Kesenize altın, gümüş ya da bakır para eklemeyin.+ 10 Yolculuk için yanınıza fazladan çarık, değnek ve giysi almayın, ayrıca yiyecek de almayın,+ çünkü işçi yiyeceğini hak eder.+
11 Hangi şehir ya da köye girerseniz, orada kimin gidilmeye değer olduğunu araştırın ve oradan ayrılıncaya kadar onun yanında kalın.+ 12 Bir eve girerken ev halkını selamlayın.* 13 Eğer ev buna layıksa, dilemiş olduğunuz barış o evi doldursun;+ fakat buna layık değilse, dilemiş olduğunuz barış size geri dönsün. 14 Bir yerde sizi kabul etmez ya da sözlerinizi dinlemezlerse, o evden ya da o şehirden çıkarken ayaklarınızın tozunu silkin.*+ 15 Emin olun, Sodom ve Gomorra,+ Yargı Günü’ne o şehirden daha kolay dayanacak.
16 İşte, sizi kurtların arasına koyunlar gibi gönderiyorum. Bu yüzden, yılanlar gibi temkinli, güvercinler gibi saf olun.+ 17 İnsanlara karşı dikkatli olun, çünkü onlar sizi mahkemelere verecek+ ve havralarında kırbaçlayacaklar.+ 18 Evet, benim uğruma valilerin ve kralların karşısına çıkarılacaksınız.+ Böylece onların ve milletlerin önünde şahitlik edebileceksiniz.+ 19 Bununla birlikte, sizi yetkililere teslim ettiklerinde neyi nasıl söyleyeceğiniz konusunda kaygılanmayın, çünkü söyleyecekleriniz size o anda verilecek.+ 20 Konuşurken yalnız değilsiniz; sizin aracılığınızla konuşan, Babanızın ruhudur.+ 21 Ayrıca kardeş kardeşi, baba çocuğunu ölüme teslim edecek. Çocuklar anne babalarına başkaldıracak ve onları öldürtecek.+ 22 Benim ismimden ötürü bütün insanlar sizden nefret edecek;+ fakat kim sona kadar dayanırsa kurtulacak.+ 23 Size bir şehirde zulmederlerse, diğerine kaçın.+ Emin olun, İnsanoğlu gelinceye kadar İsrail’in tüm şehirlerini dolaşmayı bitiremeyeceksiniz.
24 Bir öğrenci öğretmeninden, bir hizmetkâr da efendisinden üstün değildir.+ 25 Öğrenci öğretmeni gibi, hizmetkâr da efendisi gibi olursa iyidir.+ İnsanlar evin efendisine Şeytan*+ diyorlarsa, ev halkına neler demezler! 26 Öyleyse onlardan korkmayın; çünkü bir gün açığa çıkmayacak saklı bir şey ve bilinmeyecek bir sır yoktur.+ 27 Size karanlıkta söylediklerimi siz aydınlıkta söyleyin; kulağınıza fısıldananları siz damlardan duyurun.+ 28 Sizi öldürmeye gücü yeten, fakat hayattan yoksun bırakmaya gücü olmayanlardan korkmayın;+ asıl sizi Hinnom Vadisi’nde tamamen yok edebilecek olandan korkun.+ 29 İki serçe sadece bir bakır paraya* satılmıyor mu? Yine de, Babanızın haberi olmadan onlardan biri bile yere düşmez.+ 30 Sizin ise başınızdaki saçlar bile sayılıdır. 31 Öyleyse korkmayın, çünkü siz serçelerden* çok daha değerlisiniz.+
32 İnsanların önünde beni açıkça kabul eden+ herkesi ben de göklerdeki Babamın önünde kabul edeceğim.+ 33 Fakat kim beni insanların önünde reddederse, ben de onu göklerdeki Babamın önünde reddedeceğim.+ 34 Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın; barış değil kılıç getirmeye geldim.+ 35 Babayla oğul, anneyle kız, kayınvalideyle gelin arasında ayrılık yaratmaya geldim.+ 36 Gerçekten de insanın düşmanları kendi ev halkından olacak. 37 Babasını ya da annesini benden çok seven bana layık değildir; oğlunu ya da kızını benden çok seven bana layık değildir.+ 38 İşkence direğini* yüklenip ardımdan gelmeyen bana layık değildir.+ 39 Canını kurtaran onu kaybedecek ve benim uğruma canını kaybeden onu kurtaracaktır.+
40 Sizi kabul eden beni de kabul etmiş olur. Beni kabul eden beni göndereni de kabul etmiş olur.+ 41 Bir peygamberi peygamber olduğu için kabul eden, peygambere layık karşılığı alacak+ ve doğru bir kişiyi doğru olduğu için kabul eden, doğru kişiye layık karşılığı alacak. 42 Biri bu küçüklerden birine, öğrencim olduğu için bir bardak soğuk su bile verse, yaptığının karşılığını mutlaka alacak.”+
11 İsa 12 öğrencisine talimatlar vermeyi bitirince, onların şehirlerinde Tanrı’nın sözünü duyurmak ve öğretmek için yola çıktı.+
2 Mesih’in yaptıklarını hapiste duyan Yahya+ ise öğrencilerini göndererek+ 3 ona şunu sordu: “Gelecek olan sen misin? Yoksa başka birini mi bekleyelim?”+ 4 İsa şöyle cevap verdi: “Gidin, duyduklarınızı ve gördüklerinizi Yahya’ya anlatın:+ 5 Körlerin gözleri açılıyor+ ve topallar yürüyor, cüzamlılar arınıyor+ ve sağırlar duyuyor, ölüler diriltiliyor ve yoksullara iyi haber bildiriliyor.+ 6 Benim hakkımda şüpheye düşmeyene* ne mutlu!”+
7 Yahya’nın öğrencileri yola çıkınca İsa oradaki kalabalığa Yahya hakkında şunları söyledi: “Çöle ne görmeye gittiniz?+ Rüzgârla sallanan bir kamış mı?+ 8 Öyleyse ne görmeye gittiniz? Güzel* giysiler giymiş bir adam mı? Böyle giysiler giyenler kralların saraylarında bulunur. 9 Gerçekten, oraya neden gittiniz? Bir peygamber görmeye mi? Evet, gördüğünüz kişi bir peygamber, hatta peygamberden de fazlası.+ 10 Şu sözler onun hakkında yazılmıştır: ‘İşte, senin önünden habercimi gönderiyorum; o önden gidip senin yolunu hazırlayacak!’+ 11 Emin olun, kadından doğmuş olanlar arasında Vaftizci Yahya’dan daha büyüğü çıkmadı. Fakat göklerin krallığında küçük olan bile ondan büyüktür.+ 12 Bu krallık Vaftizci Yahya’nın zamanından şimdiye kadar insanların erişmek için uğraş verdiği bir ödüldür ve zorlu bir mücadele verenler bunu başarıyor.+ 13 Çünkü Yahya’nın zamanına kadar, peygamberlerin ve Kanun’un sözleri gelecekte olacakları bildirdi.+ 14 İster kabul edin ister etmeyin, gelecek olan İlya odur.+ 15 Kulağı olan dinlesin.
16 Bu nesli kimlere benzeteyim?+ Çarşı meydanlarında oturup oyun oynayan küçük çocuklara benziyorlar. Birbirlerine bağırıp 17 ‘Sizin için kaval çaldık oynamadınız; ağıt yaktık dövünmediniz’ diyorlar. 18 Yahya karşılarına yemeyen ve içmeyen biri olarak çıktığında ona ‘cinli’ dediler; 19 İnsanoğlu ise karşılarına yiyen içen biri olarak çıktı,+ bu defa da ona ‘Obur ve şaraba düşkün adam, vergi memurlarının ve günahkârların dostu’ dediler.+ Ne derlerse desinler, hikmet* kendi işleriyle haklı çıkar.”+
20 Sonra İsa, etkileyici işlerinin çoğunu gerçekleştirdiği şehirleri kınamaya başladı, çünkü tövbe etmemişlerdi. Şöyle dedi: 21 “Vay haline Horazin! Vay haline Beytsayda! Çünkü sizde gerçekleşen mucizeler Sur ve Sayda’da gerçekleşmiş olsaydı, onlar çoktan çula* sarınıp kül içinde tövbe ederdi.+ 22 Şunu bilin ki, Sur ve Sayda Yargı Günü’ne sizden daha kolay dayanacak.+ 23 Ya sen Kefernahum,+ göklere mi çıkarılacaksın? Hayır! Yerin altına, mezara* indirileceksin,+ çünkü sende gerçekleşen mucizeler Sodom’da gerçekleşmiş olsaydı, o şehir bugüne kadar ayakta kalırdı. 24 Şunu bilin ki, Sodom Yargı Günü’ne sizden daha kolay dayanacak.”+
25 Bundan sonra İsa şöyle dedi: “Ey Baba, göklerin ve yerin Rabbi, herkesin önünde Seni yüceltirim, çünkü bunları bilge ve akıllı kişilerden gizleyip küçük çocuklara açtın.+ 26 Evet Baba, öyle yaptın çünkü Senin gözünde doğru olan budur. 27 Her şeyi bana Babam verdi.+ Baba’nın dışında kimse Oğul’u tam olarak tanımaz.+ Oğul’un dışında ve Oğul’un O’nu tanıtmak istediği kişi dışında kimse de Baba’yı tam olarak tanımaz.+ 28 Siz, didinip duran ve yükleri ağır olanlar, hepiniz bana gelin. Ben sizi ferahlatırım. 29 Boyunduruğumu* yüklenin ve benden öğrenin; ben yumuşak başlı ve alçakgönüllüyüm.+ Böylece rahata kavuşursunuz. 30 Evet, boyunduruğum rahat taşınır ve yüküm hafiftir.”
12 Bir Sebt* günü İsa ekinler arasından geçiyordu. Öğrencileri acıkmıştı, başakları koparıp yemeye başladılar.+ 2 Bunu gören Ferisiler İsa’ya, “Baksana, öğrencilerin Sebt gününde yapılması yasak olan bir şey yapıyor” dediler.+ 3 İsa onlara şöyle karşılık verdi: “Davut ve yanındaki adamlar acıktığında, Davut’un ne yaptığını okumadınız mı?+ 4 Tanrı’nın evine girip sunu ekmeklerini*+ aldığını ve adamlarıyla birlikte yediğini bilmiyor musunuz? Oysa onun ya da yanındakilerin bunları yemesi yasaktı, sadece kâhinler yiyebilirdi.+ 5 Ya da mabetteki kâhinlerin Sebt günlerinde iş yaptıkları* halde suçsuz sayıldıklarını Kanun’da okumadınız mı?+ 6 Şunu bilin ki, burada mabetten daha büyük biri var.+ 7 Siz, ‘Ben kurban değil merhamet isterim’+ sözlerinin anlamını öğrenmiş olsaydınız, suçsuz kişileri mahkûm etmezdiniz. 8 Çünkü Sebt gününün efendisi İnsanoğlu’dur.”+
9 İsa oradan ayrıldıktan sonra onların havrasına girdi. 10 Orada eli felçli* bir adam vardı.+ Bazıları İsa’yı suçlayacak bir şey bulmak için ona, “Sebt gününde birini iyileştirmek Kanun’a uygun mu?” diye sordular.+ 11 Onlara şöyle cevap verdi: “Tek bir koyununuz olsa ve Sebt gününde çukura düşse, hanginiz onu tutup oradan çıkarmaz?+ 12 Peki insan koyundan çok daha değerli değil mi? Öyleyse Sebt gününde iyilik yapmak Kanun’a uygundur.” 13 Sonra adama “Elini uzat” dedi. O da uzattı ve eli iyileşip diğeri gibi sağlıklı oldu. 14 Fakat Ferisiler dışarıda bir araya gelip İsa’yı nasıl öldüreceklerini konuştular. 15 İsa bunu anlayınca oradan ayrıldı, birçok kişi de onu izledi.+ İsa hepsini iyileştiriyordu; 16 fakat kim olduğunu açıklamasınlar diye de sıkı sıkı tembih ediyordu.+ 17 Böylece İşaya Peygamber aracılığıyla bildirilen şu sözler yerine geliyordu:
18 “İşte seçtiğim, gönlümün hoşnut olduğu sevgili kulum!+ Ona ruhumu vereceğim+ ve milletlere adaletin ne olduğunu o gösterecek. 19 Bağırıp kavga etmeyecek,+ anayollarda sesini kimse duymayacak. 20 Adaleti sağlayana dek, ezilmiş kamışı kırmayacak ve alevi titreyen fitili söndürmeyecek.+ 21 Evet, milletler onun ismine ümit bağlayacak.”+
22 Sonra ona cinlerin tutsağı olmuş, kör ve dilsiz bir adam getirdiler. İsa onu iyileştirdi, adam konuşmaya ve görmeye başladı. 23 Tüm kalabalık şaşırıp kaldı ve “Sakın bu adam Davut oğlu olmasın” demeye başladılar. 24 Bunu duyan Ferisiler, “Bu adam cinleri mutlaka cinler hükümdarı olan Şeytan’ın* yardımıyla çıkarıyor” diyordu.+ 25 İsa onların düşüncelerini bildiğinden şöyle dedi: “Kendi içinde bölünmüş olan her krallık yıkılır ve kendi içinde ayrılık olan hiçbir şehir ya da aile ayakta kalamaz. 26 Aynı şekilde, eğer Şeytan Şeytan’ı çıkarıyorsa kendi içinde bölünmüş demektir. O zaman onun krallığı nasıl ayakta kalabilir? 27 Dahası, eğer ben cinleri Şeytan’ın yardımıyla çıkarıyorsam, sizin takipçileriniz kimin yardımıyla çıkarıyor? Bu nedenle, sizi onlar yargılayacak.* 28 Fakat ben cinleri Tanrı’nın ruhuyla çıkarıyorsam, Tanrı’nın Krallığı sizin haberiniz olmadan gelmiş demektir.+ 29 Düşünün, bir kişi nasıl güçlü bir adamın evine girip mallarını çalabilir? Ancak onu bağlarsa evini yağmalayabilir. 30 Benden yana olmayan bana karşıdır ve benimle birlikte toplamayan etrafa dağıtır.+
31 Bu yüzden size diyorum ki, insanların her türlü günahı ve küfrü bağışlanacak, fakat kutsal ruha karşı küfür* bağışlanmayacaktır.+ 32 Örneğin, kim İnsanoğlu’nun aleyhine bir söz söylerse bağışlanacak,+ fakat kim kutsal ruha karşı söz söylerse bağışlanmayacak; ne bu ortamda* ne de gelecek ortamda.+
33 Ağacınıza iyi bakarsanız meyvesi de iyi olur, fakat iyi bakmazsanız ağacınız çürür ve meyvesi de kötü olur; ağaç meyvesinden tanınır.+ 34 Siz engerek soyu,+ kötü olduğunuz için iyi şeyler söyleyemezsiniz. Çünkü ağız yürekten taşanı söyler.+ 35 İyi adam içindeki iyilik hazinesinden iyi şeyler çıkarır. Oysa kötü adam içindeki kötülük hazinesinden kötü şeyler çıkarır.+ 36 Bilin ki, insanlar söyledikleri her boş söz için Yargı Günü’nde hesap verecekler.+ 37 Kendi sözlerinizle aklanacaksınız ve kendi sözlerinizle mahkûm edileceksiniz.”
38 İsa’nın sözlerine karşılık olarak, yazıcılardan ve Ferisilerden bazıları, “Öğretmen, bize mucizevi bir işaret göstermeni istiyoruz” dediler.+ 39 İsa da onlara şöyle dedi: “Siz Tanrı’ya sadık olmayan* kötü bir nesilsiniz, durmadan işaret istiyorsunuz. Fakat size Yunus Peygamber’in yaşadığı mucizeden başka bir işaret verilmeyecek.+ 40 Yunus nasıl o büyük balığın karnında üç gün üç gece kaldıysa,+ İnsanoğlu da üç gün üç gece mezarda* kalacak.+ 41 Yargı Günü’nde, Nineve halkı bu neslin insanlarıyla birlikte dirilecek ve onları suçlu çıkaracak, çünkü o şehirdekiler Yunus’un duyurusu üzerine tövbe etmişti.+ Fakat işte burada Yunus’tan daha büyük biri var.+ 42 Yargı Günü’nde Güney Kraliçesi bu neslin insanlarıyla birlikte dirilecek ve onları suçlu çıkaracak, çünkü o, Süleyman’ın hikmetli sözlerini dinlemek için dünyanın öbür ucundan gelmişti.+ Fakat işte burada Süleyman’dan daha büyük biri var.+
43 Bir kötü ruh insandan çıkınca rahat bir yer bulmak için kurak yerlerde dolaşır durur, fakat bir yer bulamaz.+ 44 O zaman kendi kendine, ‘Çıktığım evime geri döneyim’ der. Döndüğünde orayı boş bulur; hem de tertemiz süpürülmüş ve süslenmiştir. 45 Sonra gidip yanına kendinden de kötü yedi ruh daha alarak geri döner. İçeri girerler ve oraya yerleşirler. O insanın son durumu öncekinden beter olur.+ Bu kötü neslin durumu da böyle olacak.”
46 İsa henüz kalabalığın önünde konuşurken, annesi ve kardeşleri+ gelip dışarıda beklemeye başladılar. Onunla konuşmak istiyorlardı.+ 47 Bunun üzerine biri İsa’ya, “Bak, annen ve kardeşlerin dışarıda bekliyor, seninle konuşmak istiyorlar” dedi. 48 İsa bunu söyleyen kişiye dönüp, “Benim annem kim, kardeşlerim kim, biliyor musun?” diye sordu. 49 Sonra elini öğrencilerine doğru uzatarak şöyle dedi: “İşte benim annem ve kardeşlerim.+ 50 Çünkü kim göklerdeki Babamın isteğini yerine getirirse, benim kardeşim, kız kardeşim ve annem odur.”+
13 O gün İsa evden çıkmış, göl kenarında oturuyordu. 2 Etrafına büyük bir kalabalık toplanınca bir tekneye binip oturdu. Kalabalık ise kıyıda duruyordu.+ 3 O zaman İsa onlara örnekler vererek birçok şey anlattı.+ Şöyle dedi: “Bir çiftçi tohum ekmeye çıkmıştı.+ 4 Tohumları ekerken bazıları yol kenarına düştü ve kuşlar gelip onları yedi.+ 5 Bazıları fazla toprak bulunmayan kayalık yerlere düştü. Toprak derin olmadığından tohumlar hemen filizlendi,+ 6 fakat güneş doğunca kavruldular. Kökleri olmadığı için kuruyup gittiler. 7 Bazıları da dikenler arasına düştü. Dikenler büyüyüp onları boğdu.+ 8 Bazıları ise iyi toprağa düştü ve ürün vermeye başladı. Biri 100 kat, diğeri 60 ve öteki 30 kat ürün verdi.+ 9 Kulağı olan dinlesin.”+
10 Bunun üzerine öğrencileri ona gelip, “Onlarla konuşurken neden hep örnekler kullanıyorsun?” diye sordular.+ 11 İsa şöyle cevap verdi: “Göklerin krallığıyla ilgili kutsal sırları+ anlama ayrıcalığı size verilmiştir, fakat o insanlara verilmemiştir. 12 Kimde varsa ona daha çok verilecek, elinde bol bol olacak. Fakat kimde yoksa, elindeki de alınacak.+ 13 Bu yüzden onlarla konuşurken örnekler kullanıyorum, çünkü bakıyorlar fakat görmüyorlar, duyuyorlar fakat boşuna, bir şey anlamıyorlar.+ 14 Onlar hakkında İşaya Peygamber’in şu sözleri gerçekleşiyor: ‘Duyacaksınız fakat kesinlikle anlamayacaksınız; bakacaksınız fakat kesinlikle görmeyeceksiniz.+ 15 Çünkü bu halkın yüreği duyarsızlaştı, kulaklarını tıkadılar ve gözlerini kapattılar ki gözleri görmesin, kulakları duymasın, yürekleri anlamasın ve yollarından dönmesinler, Ben de onları iyileştirmeyeyim.’+
16 Fakat ne mutlu sizin gözlerinize, çünkü görüyorlar. Ne mutlu sizin kulaklarınıza, çünkü duyuyorlar.+ 17 Emin olun, birçok peygamber ve doğru kişi sizin gördüklerinizi görmek istedi, fakat göremedi;+ sizin duyduklarınızı duymak istedi, fakat duyamadı.
18 Şimdi, ekin eken çiftçiyle ilgili örneği dinleyin.+ 19 Yol kenarına düşen tohumun durumunda, kişi Krallıkla ilgili sözü duyar fakat anlamaz, kötü olan*+ gelir ve onun yüreğine ekilmiş olanı alıp götürür.+ 20 Kayalık yere düşen tohumun durumunda ise kişi sözü duyar duymaz sevinçle kabul eder.+ 21 Ancak söz yüreğine kök salmadığı için, uzun süre dayanamaz. Söz nedeniyle sıkıntı ya da zulüm baş gösterdiğinde hemen sarsılıp düşer. 22 Dikenler arasına düşen tohumun durumunda, kişi sözü duyar, fakat bu dünyanın kaygıları+ ve zenginliğin aldatıcı gücü sözü boğar ve söz verimsiz olur.+ 23 İyi toprağa düşen tohumun durumunda ise, kişi sözü duyar, anlamını kavrar ve ürün verir. Biri 100 kat, diğeri 60, öteki de 30 kat.”+
24 Onlara başka bir örnek daha verdi: “Göklerin krallığı, bir adamın tarlasına buğday* ekmesine benzetilebilir. 25 Herkes uyurken düşmanı geldi, buğdayın arasına delice* ekip gitti. 26 Ekin büyüyüp ürün verince, deliceler de göründü. 27 Bunun üzerine toprak sahibinin işçileri gelip ona, ‘Efendimiz sen tarlana buğday ekmemiş miydin? Peki nasıl oluyor da delice çıkıyor?’ diye sordular. 28 Toprak sahibi, ‘Bunu bir düşman yapmıştır’+ dedi. İşçiler de ‘Öyleyse gidip deliceleri toplamamızı ister misin?’ diye sordular. 29 O da, ‘Hayır, bunu yapmayın’ dedi. ‘Yoksa deliceleri toplarken buğdayı da sökersiniz. 30 Bırakalım hasada kadar birlikte büyüsünler. Hasat vakti gelince ekini biçenlere önce deliceleri toplamalarını söyleyeceğim, onları demet yapıp yaksınlar. Sonra gidip buğdayı toplasınlar ve ambarıma koysunlar.’”+
31 Onlara şöyle bir örnek de verdi: “Göklerin krallığı bir adamın tarlasına ektiği hardal tanesi gibidir.+ 32 Aslında o tüm tohumların en küçüğü olsa da, büyüdüğünde bahçe bitkileri arasındaki en büyük bitki, hatta bir ağaç olur. Gökteki kuşlar gelip onun dalları arasında barınırlar.”
33 Onlara bir örnek daha verdi: “Göklerin krallığı, bir kadının üç büyük ölçek una kattığı mayaya benzer. Sonunda bütün hamur mayalanır.”+
34 İsa bütün bunları kalabalığa örneklerle anlattı. Gerçekten de, onlarla örnek vermeden konuşmazdı.+ 35 Böylece, “Örnekler vererek konuşacağım,* başlangıçtan* beri saklı kalmış şeyleri açıkça bildireceğim” diyen peygamberin sözleri yerine geliyordu.+
36 İsa, kalabalığı gönderdikten sonra eve gitti. Öğrencileri yanına gelip “Tarladaki deliceler örneğini bize açıkla” dediler. 37 İsa da şunları anlattı: “Buğdayı* eken İnsanoğlu’dur.* 38 Tarla dünyadır.+ Buğday Krallığın oğulları, deliceler ise kötü olanın oğullarıdır.+ 39 Deliceleri eken düşman İblis’tir. Hasat vakti, bu ortamın* son dönemidir* ve ekini biçenler meleklerdir. 40 Dolayısıyla deliceler nasıl toplanıp yakılırsa, bu ortamın son döneminde de öyle olacak.+ 41 İnsanoğlu meleklerini gönderecek, onun krallığında günaha yol açan her şeyi ve kötülük* yapan herkesi toplayacaklar. 42 Onları ateşli fırına atacaklar;+ orada ağlayacak, çaresizlik içinde kıvranacaklar.* 43 O zaman, doğru kişiler Babalarının krallığında güneş gibi parlayacak.+ Kulağı olan dinlesin.
44 Göklerin krallığı tarlada saklı bir hazineye benzer. Bir adam onu buldu ve sakladı; sonra gidip sevinçten varını yoğunu sattı ve o tarlayı satın aldı.+
45 Göklerin krallığı bir tüccarın gezip dolaşarak aradığı güzel incilere benzer. 46 Adam çok değerli bir inci bulunca hemen gidip varını yoğunu sattı ve o inciyi satın aldı.+
47 Göklerin krallığı denize atılan ve her türlü balığı toplayan bir ağa benzer. 48 Ağ dolunca onu kıyıya çektiler. Ağın başına oturup yenebilecek balıkları kapların içine topladılar,+ yenemeyecek olanları+ ise attılar. 49 Bu ortamın son döneminde de böyle olacak. Melekler gidip kötüleri doğru kişilerden ayıracak. 50 Kötü olanları ateşli fırına atacaklar. Kötüler orada ağlayacak ve çaresizlik içinde kıvranacaklar.”
51 Sonra İsa şöyle sordu: “Bütün bunları anladınız mı?” Onlar da “Evet” dediler. 52 O zaman onlara şöyle dedi: “Öyleyse şunu unutmayın, göklerin krallığı hakkında bilgi alan ve bunu başkalarına öğreten herkes, evinin ambarından* hem yeni hem de eski şeyler çıkaran bir efendiye benzer.”
53 İsa bu örnekleri verdikten sonra oradan ayrıldı. 54 Kendi memleketine gelince,+ havrada Tanrı’nın sözünü öğretmeye başladı. İnsanlar da hayretler içinde şöyle dediler: “Bu adam bu hikmeti ve mucizeler yapma gücünü nereden almış?+ 55 Bu, marangozun oğlu değil mi?+ Annesi Meryem, kardeşleri de Yakup, Yusuf, Simun ve Yahuda değil mi?+ 56 Ya kız kardeşleri, onlar da aramızda değil mi? Öyleyse bu adam bütün bu hikmeti ve gücü nereden aldı?”+ 57 Ve buna takılıp onu kabul etmediler.+ İsa da onlara şöyle dedi: “Bir peygamberin kabul görmediği tek yer, kendi memleketi ve kendi evidir.”+ 58 İsa, insanların imansızlığı yüzünden orada fazla mucize yapmadı.
14 Bölge yöneticisi olan Herodes* o sıralarda İsa hakkındaki haberleri duydu.+ 2 Hizmetkârlarına şöyle dedi: “Bu Vaftizci Yahya olmalı! Dirilmiş; bu olağanüstü işleri bu sayede yapıyor.”+ 3 Herodes, kardeşi Filipos’un karısı Herodias yüzünden Yahya’yı tutuklatmış ve hapse attırıp zincire vurdurmuştu.+ 4 Çünkü Yahya, “O kadını alman kanuna aykırı”+ demişti. 5 Herodes onu öldürmek istese de halktan korkmuştu, çünkü halk Yahya’yı bir peygamber olarak görüyordu.+ 6 Herodes’in doğum günü+ kutlanırken Herodias’ın kızı çıkıp dans etti. Bu Herodes’in o kadar hoşuna gitti ki,+ 7 kıza ne dilerse dilesin vermeye yemin etti. 8 O zaman kız, annesinden akıl alarak şöyle dedi: “Vaftizci Yahya’nın başını bir tepsiye koyup buraya getirsinler.”+ 9 Bu istek kralın canını sıktı, ama ettiği yeminleri ve kendisiyle birlikte sofrada oturanları düşünerek bunun yapılmasını emretti. 10 Adam gönderip hapiste Yahya’nın başını kestirdi. 11 Onun başı bir tepside getirilip kıza verildi, o da alıp annesine götürdü. 12 Sonra Yahya’nın öğrencileri geldi, cesedini oradan alıp gömdüler ve gidip İsa’ya haber verdiler. 13 İsa bunu duyduğunda, yalnız kalmak için ıssız bir yere gitmek üzere bir tekneyle oradan uzaklaştı. Fakat bunu öğrenen insanlar şehirlerinden ayrılıp yürüyerek onun peşinden gitti.+
14 İsa karaya çıktığında büyük bir kalabalıkla karşılaştı. Onlara acıyıp+ hastalarını iyileştirdi.+ 15 Akşam olunca öğrencileri yanına gelip şöyle dedi: “Burası ıssız bir yer ve saat de geç oldu. İnsanları gönder de köylere gidip kendilerine yiyecek alsınlar.”+ 16 Fakat İsa, “Gitmelerine gerek yok, onlara siz yiyecek bir şeyler verin” dedi. 17 Onlar da “Yanımızda beş ekmek ve iki balıktan başka bir şey yok” dediler. 18 İsa “Onları bana getirin” dedi. 19 Sonra, insanlara çimenlere oturmalarını söyledi. Beş ekmeği ve iki balığı aldı, göğe bakıp dua etti.+ Ekmekleri böldükten sonra öğrencilerine verdi, onlar da kalabalığa dağıttılar. 20 Böylece herkes yedi ve doydu. Sonra artan parçaları topladılar, 12 sepet doldu.+ 21 Orada yemek yiyen 5.000 kadar erkek vardı; yanlarında kadınlar ve küçük çocuklar da bulunuyordu.+ 22 Bundan hemen sonra İsa öğrencilerini tekneye bindirdi ve onları önden karşı yakaya yolladı. Bu arada kendisi de kalabalığı gönderdi.+
23 Kalabalığı oradan gönderdikten sonra dua etmek için tek başına dağa çıktı.+ Karanlık çöktüğünde orada yalnızdı. 24 Bu arada tekne kıyıdan yüzlerce metre uzaklaşmıştı. Rüzgâr karşıdan estiğinden öğrenciler dalgalarla boğuşuyordu. 25 Sabaha karşı* İsa suyun üzerinde yürüyerek yanlarına geldi. 26 Onu suyun üzerinde yürürken gören öğrencileri paniğe kapıldı. Korku içinde, “Bu da ne!”* diye bağrıştılar. 27 Fakat İsa hemen onlarla konuşup “Korkmayın, benim! Sakin olun” dedi.+ 28 Bunun üzerine Petrus, “Efendim, gerçekten sensen emret de suların üzerinde sana geleyim” dedi. 29 İsa ona “Gel!” dedi. Petrus da tekneden indi ve suların üzerinde yürüyerek İsa’ya doğru gitti. 30 Fakat fırtınaya bakınca korkuya kapıldı ve batmaya başladı. “Efendim, beni kurtar!” diye bağırdı. 31 İsa hemen elini uzatıp onu tuttu, “Neden imanın bu kadar az? Neden kuşkuya kapıldın?” dedi.+ 32 Onlar tekneye bindikten sonra fırtına dindi. 33 O zaman teknedekiler onun önünde eğilip “Sen gerçekten de Tanrı’nın Oğlusun” dediler. 34 Sonra karşıdaki Genesaret topraklarına geldiler.+
35 O yörenin halkı İsa’yı tanıyınca tüm çevreye haber gönderdi. İnsanlar bütün hastalarını ona getiriyordu. 36 Giysisinin ucundaki saçaklara bir kez olsun dokunmak için yalvarıyorlardı+ ve dokunanların hepsi tamamen iyileşiyordu.
15 Sonra İsa’nın yanına Yeruşalim’den Ferisiler ve yazıcılar gelerek+ şöyle dediler: 2 “Senin öğrencilerin neden atalarımızın geleneklerini çiğniyor? Mesela yemek yemeden önce ellerini yıkamıyorlar.”*+
3 İsa da onlara şöyle karşılık verdi: “Peki siz neden gelenekleriniz uğruna Tanrı’nın emirlerini çiğniyorsunuz?+ 4 Örneğin Tanrı, ‘Anne babanıza saygılı olun’+ ve ‘Annesine ya da babasına hakaret eden* mutlaka ölmelidir’+ demiştir. 5 Fakat siz şöyle diyorsunuz: ‘Bir kişi annesine ya da babasına “Neyim varsa armağan olarak Tanrı’ya adadım, sana yardım edemem”+ derse, 6 artık onlara saygı göstermek* zorunda değildir.’ Böyle söyleyerek kendi geleneğiniz uğruna Tanrı’nın sözünü reddediyorsunuz.+ 7 Siz ikiyüzlüler, İşaya Peygamber’in sizin hakkınızda şu söyledikleri ne kadar yerinde:+ 8 ‘Bu halk Beni dilleriyle yüceltiyor, ama yürekleri Benden çok uzak. 9 Bana ibadet edip duruyorlar ama boşuna, çünkü insan emirlerini öğretiyorlar.’”+ 10 Sonra, oraya toplanmış olan insanları yanına çağırdı ve şöyle dedi: “Dinleyin ve şunu iyi anlayın:+ 11 Bir insanı kirleten şey ağzına giren değil, ağzından çıkan şeydir.”+
12 O sırada öğrencileri İsa’ya gelip, “Fark ettin mi? Söylediklerin Ferisileri rahatsız etti” dediler.+ 13 İsa da onlara şöyle karşılık verdi: “Gökteki Babamın dikmediği her fidan kökünden sökülecektir. 14 Onları bırakın. Onlar kör rehberlerdir. Kör köre rehberlik ederse ikisi de çukura düşer.”+ 15 Bunun üzerine Petrus, “Verdiğin örneği bize açıklar mısın?” diye sordu. 16 İsa şöyle cevap verdi: “Siz de mi hâlâ anlamıyorsunuz?+ 17 Ağza giren her şeyin mideden geçip sonra da lağıma gittiğini bilmiyor musunuz? 18 Ağızdan çıkan şeyler ise aslında yürekten çıkar ve insanı bunlar kirletir.+ 19 Örneğin cinayetlere, zinaya, cinsel ahlaksızlığa, hırsızlığa, yalan tanıklıklara ve küfre* yol açan kötü düşünceler yürekten çıkar.+ 20 İnsanı kirleten şeyler bunlardır, fakat el yıkamadan yemek yemek insanı kirletmez.”
21 İsa oradan ayrılıp Sur ve Sayda bölgesine gitti.+ 22 O yöreden Fenikeli bir kadın gelip, “Efendimiz, Davut oğlu! Bana merhamet et. Kızım bir cinin etkisinde, durumu çok kötü” diye feryat etmeye başladı.+ 23 Fakat İsa kadına tek kelime bile söylemedi. Bunun üzerine öğrencileri gelip ısrarla, “Bu kadını gönder gitsin, çünkü arkamızdan bağırıp duruyor” dediler. 24 İsa, “Ben İsrail halkının kaybolmuş koyunlarından başkasına gönderilmedim” diye cevap verdi.+ 25 Fakat kadın İsa’nın yanına geldi, önünde eğilip “Efendim, bana yardım et!” dedi. 26 İsa ona, “Çocukların ekmeğini alıp yavru köpeklere vermek doğru olmaz” dedi. 27 Kadın, “Haklısın Efendim, ama yavru köpekler de efendilerinin sofrasından düşen kırıntıları yemez mi?” dedi.+ 28 O zaman İsa şöyle cevap verdi: “İmanın ne kadar güçlü! Dilediğin gibi olsun.” O anda kadının kızı iyileşti.
29 İsa oradan ayrıldıktan sonra Celile Gölü yakınlarına geldi+ ve dağa çıkıp bir yere oturdu. 30 Sonra yanına büyük bir kalabalık geldi. Topal, sakat, kör, dilsiz insanları ve başka hastaları ona getirmişlerdi. Onları İsa’nın ayaklarının dibine getiriyorlar, İsa da onları iyileştiriyordu.+ 31 Kalabalıktakiler dilsizlerin konuştuğuna, sakatların iyileştiğine, topalların yürüdüğüne ve körlerin gördüğüne şahit olunca hayran kalıyor ve İsrail’in Tanrısını yüceltiyordu.+
32 İsa öğrencilerini yanına çağırdı ve onlara şöyle dedi: “Halka acıyorum,+ çünkü üç gündür yanımdalar ve yiyecek bir şeyleri yok. Onları aç göndermek istemiyorum, yolda bitkin düşebilirler.”+ 33 Fakat öğrencileri ona, “Bu ıssız yerde bu kadar büyük bir kalabalığı doyuracak ekmeği nereden bulacağız?” diye sordu.+ 34 Bunun üzerine İsa, “Yanınızda kaç ekmek var?” dedi. “Yedi ekmek, birkaç da küçük balık var” dediler. 35 O zaman İsa herkese yere oturmalarını söyledi. 36 Yedi ekmeği ve balıkları aldı, şükrettikten sonra onları böldü ve öğrencilerine verdi; onlar da kalabalığa dağıttılar.+ 37 Herkes yiyip doydu ve artan parçaları topladılar, yedi büyük sepet doldu.+ 38 Yemek yiyen erkeklerin sayısı 4.000’di, ayrıca yanlarında kadınlar ve çocuklar da vardı. 39 Sonra İsa insanları gönderdi ve tekneye binip Magadan bölgesine geldi.+
16 Orada Ferisiler ve Sadukiler İsa’nın yanına gelerek onu sınamak amacıyla, gökten mucizevi bir işaret göstermesini istediler.+ 2 İsa yanıt olarak şöyle dedi: “Akşam olunca, ‘Gökyüzü kızıl olduğuna göre hava iyi olacak’ dersiniz. 3 Sabah da ‘Gökyüzü kızıl fakat bulutlu, bugün hava soğuk ve yağmurlu olacak’ dersiniz. Siz gökyüzüne bakıp havanın nasıl olacağını anlıyorsunuz, fakat şu an yaşanan olayların ne anlama geldiğini anlayamıyorsunuz. 4 Tanrı’ya sadakatsiz* kötü bir nesil durmadan işaret ister, fakat ona Yunus’un yaşadığı mucizeden başka bir işaret verilmeyecek.”+ Sonra da onları bırakıp gitti.
5 Karşı kıyıya geçtiler. Öğrenciler yanlarına ekmek almayı unutmuşlardı.+ 6 İsa onlara, “Gözünüzü dört açın, Ferisilerin ve Sadukilerin mayasına karşı dikkatli olun” dedi.+ 7 Kendi aralarında konuşup İsa’nın yanlarında ekmek olmadığı için böyle söylediğini düşündüler. 8 Bunu fark eden İsa şöyle dedi: “Neden aranızda, ekmek yok diye konuşuyorsunuz? Neden imanınız bu kadar az? 9 Ne söylemek istediğimi hâlâ anlamıyor musunuz? 5.000 erkeğin beş ekmekle nasıl doyduğunu ve artanlarla kaç sepet dolduğunu hatırlamıyor musunuz?+ 10 Ya da 4.000 erkeğin yedi ekmekle nasıl doyduğunu ve artanlarla kaç büyük sepet dolduğunu unuttunuz mu?+ 11 Size ekmekten bahsetmedim, bunu nasıl anlamazsınız? Ferisilerin ve Sadukilerin mayasına karşı dikkatli olun,+ dedim.” 12 O zaman İsa’nın ekmek mayasıyla ilgili konuşmadığını, onları Ferisilerin ve Sadukilerin öğretileri konusunda uyardığını kavradılar.
13 Sonra İsa, Filipos Sezariyesi civarına geldi. Oradayken öğrencilerine “İnsanlar İnsanoğlu’nun kim olduğunu söylüyor?” diye sordu.+ 14 Onlar da şöyle cevap verdi: “Bazıları Vaftizci Yahya,+ bazıları İlya,+ bazıları da Yeremya ya da diğer peygamberlerden biri diyor.” 15 O zaman, “Peki siz ne dersiniz? Sizce ben kimim?” diye sordu. 16 Simun Petrus, “Sen yaşayan Tanrı’nın Oğlu+ Mesih’sin”+ dedi. 17 İsa da ona şöyle cevap verdi: “Ne mutlu sana Yunus oğlu Simun! Çünkü bunu anlamanı sağlayan etten kemikten* bir insan değil, göklerdeki Babamdır.+ 18 Sana şunu da söylüyorum: Sen Petrus’sun+ ve ben bu kayanın üzerine+ cemaatimi* kuracağım, mezarın* kapıları onu esir tutamayacak. 19 Göklerin krallığının anahtarlarını sana vereceğim. Yeryüzünde bağlayacağın* her şey göklerde zaten bağlanmış olacaktır, yeryüzünde çözeceğin her şey göklerde zaten çözülmüş olacaktır.” 20 Daha sonra İsa öğrencilerine, Mesih olduğunu kimseye söylememelerini sıkı sıkıya tembih etti.+
21 O günden itibaren İsa, Yeruşalim’e gitmesi, ihtiyarlar,* yüksek kâhinler ve yazıcılardan zulüm görmesi ve öldürülmesi gerektiğini, ayrıca üçüncü günde diriltileceğini öğrencilerine anlatmaya başladı.+ 22 Bunun üzerine Petrus onu bir kenara çekti ve söylediklerine karşı çıkarak “Efendim neden bu kadar acı çekesin? Hayır, bunlar senin başına asla gelmeyecek” dedi.+ 23 Fakat İsa “Çekil karşımdan* Şeytan! Sen bana ayak bağısın, çünkü senin aklında Tanrı’nın değil insanların düşünceleri var”+ diyerek Petrus’a arkasını döndü.
24 Sonra öğrencilerine şöyle dedi: “Biri benim arkamdan gelmek isterse kendini reddetsin, işkence direğini yüklensin ve hep beni izlesin.+ 25 Çünkü kim canını kurtarmak isterse onu kaybedecek, fakat kim canını benim uğrumda kaybederse onu kurtaracak.+ 26 Gerçekten de bir insan bütün dünyayı kazanıp da canını kaybederse neye yarar?+ Ya da canına karşılık ne verebilir?+ 27 Çünkü İnsanoğlu Babasının ihtişamıyla, melekleriyle birlikte gelecek ve herkese yaptıklarının karşılığını verecek.+ 28 Ve emin olun, burada olanlardan bazıları İnsanoğlu’nun krallık ihtişamıyla geldiğini görmeden ölümü tatmayacak.”+
17 Altı gün sonra İsa Petrus’u, Yakup’u ve onun kardeşi Yuhanna’yı alıp yüksek bir dağa çıkardı, yanlarında başka kimse yoktu.+ 2 Onların önünde görünümü değişti, yüzü güneş gibi parladı, üzerindeki giysiler de ışıl ışıl* oldu.+ 3 Birden, Musa ve İlya göründü, İsa’yla konuşuyorlardı. 4 O zaman Petrus İsa’ya, “Efendim, buraya gelmemiz çok iyi oldu. İstersen buraya senin için, Musa için ve İlya için üç çadır kurayım” dedi. 5 O daha sözlerini bitirmeden üzerlerini parlak bir bulut kapladı. Buluttan gelen bir ses, “Bu Benim sevgili oğlumdur, ondan memnunum.+ Onu dinleyin” dedi.+ 6 Öğrenciler bunu duyunca yere kapandılar. Çok korkmuşlardı. 7 O zaman İsa yanlarına geldi ve onlara dokunup “Kalkın, korkmayın” dedi. 8 Başlarını kaldırıp baktıklarında İsa’dan başka kimseyi görmediler. 9 Dağdan aşağı inerlerken İsa onlara, “İnsanoğlu ölüp diriltilene kadar, gördüğünüz bu görüntüden* kimseye söz etmeyin” diye emretti.+
10 Fakat öğrenciler İsa’ya, “Yazıcılar neden Mesih’ten önce İlya’nın gelmesi gerektiğini söylüyor?”+ diye sorunca, 11 o şöyle cevap verdi: “Evet, İlya gelmeli ve her şeyi yine doğru duruma getirmelidir.+ 12 Fakat şunu bilin ki, o zaten geldi ama onun İlya olduğunu anlamadılar. Ona istedikleri her şeyi yaptılar.+ İnsanoğlu da aynı şekilde onların elinde acı çekecek.”+ 13 O zaman öğrenciler İsa’nın Vaftizci Yahya hakkında konuştuğunu anladılar.
14 Kalabalığa doğru yaklaştıklarında+ bir adam İsa’nın yanına geldi, önünde diz çökerek şöyle dedi: 15 “Efendim, oğluma merhamet göster. O çok hasta, sarası var. Sık sık ateşe ya da suya düşüyor.+ 16 Onu senin öğrencilerine getirdim, fakat iyileştiremediler.” 17 İsa şu karşılığı verdi: “Ey imansız ve yoldan çıkmış nesil,+ daha ne kadar aranızda kalacağım? Daha ne kadar size katlanacağım? Onu bana getirin.” 18 Sonra İsa cini azarladı ve cin çocuktan çıktı. Çocuk o anda iyileşti.+ 19 İsa yalnızken öğrencileri yanına gelip “Onu biz neden çıkaramadık?” diye sordular. 20 O da şöyle dedi: “İmanınız az olduğu için. Çünkü sizde bir hardal tanesi kadar iman olsaydı, bu dağa ‘Kalk şuraya git’ derdiniz ve emin olun giderdi. Sizin için hiçbir şey imkânsız olmazdı.”+ 21* ——
22 Hep birlikte Celile’de toplandıklarında İsa onlara şöyle dedi: “İnsanoğlu ihanete uğrayıp düşmanlarının eline teslim edilecek,+ 23 öldürülecek ve üçüncü günde diriltilecek.”+ Bunu duyunca kedere boğuldular.
24 Kefernahum’a vardıklarında, iki drahmilik* vergiyi toplayanlar Petrus’un yanına geldi ve “Öğretmeniniz iki drahmilik vergiyi ödüyor mu?” diye sordular.+ 25 O da “Evet, ödüyor” dedi. Fakat eve girdiğinde İsa ondan önce söze başlayıp şöyle dedi: “Simun ne dersin, dünyadaki krallar gümrüğü ya da vergiyi* kimden alır? Kendi oğullarından mı, yoksa yabancılardan mı?” 26 Petrus “Yabancılardan” diye karşılık verince İsa şöyle dedi: “Öyleyse, aslında oğullar vergiden muaftır. 27 Yine de hakkımızda olumsuz düşünmesinler;+ sen gidip suya olta at, yakaladığın ilk balığın ağzında bir gümüş para* bulacaksın. Onu al, benim için ve kendin için onlara ver.”
18 Bu sırada öğrenciler İsa’nın yanına gelip “Göklerin krallığında en büyük kimdir?” diye sordular.+ 2 Bunun üzerine İsa küçük bir çocuğu çağırıp onu ortalarına getirdi 3 ve şöyle dedi: “Emin olun ki, sizler yolunuzdan dönüp* küçük çocuklar gibi olmazsanız,+ göklerin krallığında asla yeriniz olmaz.+ 4 Öyleyse, kim alçakgönüllülük gösterip bu küçük çocuk gibi olursa, göklerin krallığında en büyük o olur.+ 5 Ve kim benim adımdan ötürü böyle bir çocuğu kabul ederse, beni kabul etmiş olur. 6 Fakat kim bana iman eden bu küçüklerden birini tökezletirse, boynuna bağlanan büyük* bir değirmen taşıyla denizin sularına gömülmesi onun için daha iyi olur.+
7 İnsanları günaha düşüren* şeyler yüzünden vay dünyanın haline! Böyle şeylerin olması kaçınılmazdır, fakat buna aracılık edenin vay haline! 8 O halde, elin ya da ayağın seni günaha sokuyorsa, onu kes at.+ Hayat ödülüne elin ya da ayağın sakat şekilde erişmen, iki el ya da iki ayakla sonsuz ateşe* atılmandan iyidir.+ 9 Yine, gözün seni günaha sokuyorsa onu çıkarıp at. Tek gözle hayat ödülüne erişmen, iki gözünle ateşli Hinnom Vadisi’ne atılmandan iyidir.+ 10 Siz bu küçüklerden birini bile hor görmekten sakının; bilin ki onların melekleri göklerde her zaman Babamın yüzünü görürler.+ 11* ——
12 Şunu düşünün, bir adamın 100 koyunu olsa ve onlardan biri yolunu şaşırsa,+ adam 99 koyunu dağda bırakıp yolunu şaşırmış olanı aramaya çıkmaz mı?+ 13 Eğer bulursa, şüphesiz onun için, yolunu şaşırmamış 99 koyunu için sevindiğinden daha çok sevinir. 14 Benzer şekilde, göklerdeki Babam* da bu küçüklerden birinin bile yok olmasını istemez.+
15 Ayrıca kardeşin bir günah işlerse, gidip onunla baş başa konuş ve ona yanlışını göster.+ Seni dinlerse kardeşini kazandın demektir.+ 16 Fakat dinlemezse, yanına bir ya da iki kişi daha al ki, her iddianın doğruluğu iki ya da üç şahidin tanıklığıyla* kesinleşsin.+ 17 Eğer onları dinlemezse, cemaate* söyle. Cemaati de dinlemezse, o kişi senin için artık milletlerden bir kimse ya da vergi memuru gibi olsun.+
18 Şuna emin olun, yeryüzünde bağlayacağınız her şey gökte zaten bağlanmış olacaktır; yeryüzünde çözeceğiniz her şey gökte zaten çözülmüş olacaktır. 19 Ayrıca şundan da emin olun ki, aranızdan iki kişi önemli bir konuda dua edip Babamdan bir şey istemeye karar verirse, gökteki Babam bu isteklerini yerine getirecektir.+ 20 Çünkü iki ya da üç kişi benim adımla nerede bir araya gelirse,+ ben orada onların arasında olurum.”
21 O zaman Petrus İsa’nın yanına gelip “Efendim, bana karşı günah işleyen bir kardeşimi kaç defa affetmeliyim? Yedi defa mı?” diye sordu. 22 İsa şöyle dedi: “Hayır, 7 defa değil, 77 defa.+
23 İşte bu yüzden, göklerin krallığı, kölelerinden borçlarını ödemelerini isteyen bir krala benzetilebilir. 24 Kral alacaklarını toplamaya başladığında, önüne 10.000 talant* borcu olan bir adamı getirdiler. 25 Fakat adamın borcunu ödemeye gücü yoktu. Bu yüzden efendisi onun, karısının, çocuklarının ve elindeki her şeyin satılmasını ve borcun ödenmesini emretti.+ 26 Bunun üzerine köle ‘Lütfen biraz sabret, tüm borcumu ödeyeceğim’ diyerek onun önünde yere kapandı. 27 O zaman efendisi köleye acıdı, onu serbest bıraktı ve borcunu sildi.+ 28 Fakat bu köle dışarı çıkıp kendisine 100 dinar* borcu olan bir başka köleyi buldu ve onu tutup ‘Borcunu öde’ diyerek boğazına yapıştı. 29 Bunun üzerine köle yere kapanarak, ‘Lütfen biraz sabret, borcumu ödeyeceğim’ diye yalvarmaya başladı. 30 Fakat adam ona kulak asmadı ve borcunu ödeyene kadar bu köleyi hapse attırdı. 31 Diğer köleler bu olanları görünce çok üzüldüler ve efendilerine gidip bütün olan biteni anlattılar. 32 O zaman efendi, adamı çağırttı ve ona şöyle dedi: ‘Sen ne kadar kötü bir kölesin! Bana yalvardığında bütün borcunu sildim. 33 Benim sana merhamet ettiğim gibi, senin de diğer köleye merhamet etmen gerekmez miydi?’+ 34 Olanlara çok öfkelenen efendi, bütün borcunu ödeyene kadar onu hapse attırdı.* 35 Evet, her biriniz kardeşinizi gönülden affetmezseniz, gökteki Babam da size aynı şekilde davranacaktır.”+
19 İsa sözlerini bitirdikten sonra Celile’den ayrıldı, Ürdün Irmağı’nın karşı yakasına geçti ve Yahudiye’nin sınır bölgelerine gitti.+ 2 Kalabalıklar da peşinden geldi. İsa orada hastaları iyileştirdi.
3 Ferisiler yanına gelip onu sınamak amacıyla, “Bir erkeğin herhangi bir nedenle karısını boşaması kanuna uygun mudur?” diye sordular.+ 4 İsa şöyle cevap verdi: “Okumadınız mı, Tanrı başlangıçta onları erkek ve kadın olarak yarattı+ ve 5 şöyle dedi: ‘Bu nedenle, adam annesini ve babasını bırakacak, karısına bağlanacak ve ikisi tek beden olacaklar.’+ 6 Dolayısıyla onlar artık iki değil tek bedendir. O halde Tanrı’nın birleştirdiğini* insan ayırmasın.”+ 7 O zaman İsa’ya şöyle sordular: “Öyleyse Musa neden bir erkeğin boşanma belgesi verip karısını boşayabileceğini söyledi?”+ 8 İsa da onlara şöyle dedi: “Siz katı yürekli olduğunuz için Musa karınızdan boşanmanıza izin verdi.+ Fakat başlangıçta durum böyle değildi.+ 9 Şunu bilin ki, cinsel ahlaksızlık dışındaki bir nedenle karısını boşayıp başka biriyle evlenen herkes zina yapmış olur.”+
10 Öğrencileri, “Eğer erkek ile karısı arasındaki durum böyleyse, hiç evlenmemek daha iyi” dediler. 11 İsa da onlara şöyle dedi: “Bunu herkes yapamaz, ancak Tanrı’dan bu armağanı almış olanlar yapabilir.+ 12 Doğuştan hadım* olduğu için ya da insanlar tarafından hadım edildiği için evlenmeyenler var. Ama bir de göklerin krallığı uğruna kendilerini hadım sayıp evlenmeyenler var. Bunu yapabilen yapsın.”+
13 O sırada insanlar, ellerini üzerlerine koyup dua etsin diye küçük çocuklarını İsa’nın yanına getirdiler, fakat öğrenciler onları azarladı.+ 14 Bunun üzerine İsa şöyle dedi: “Çocukları rahat bırakın. Bana gelmelerine engel olmayın, çünkü göklerin krallığı böylelerinindir.”+ 15 Ellerini onların üzerine koydu ve sonra oradan ayrıldı.
16 Derken, birisi yanına gelip “Öğretmen, sonsuz yaşamı elde edebilmek için ne gibi iyi işler yapmalıyım?” diye sordu.+ 17 İsa da, “İyi işlerin neler olduğunu neden bana soruyorsun? İyi olan* sadece Tanrı’dır.+ Eğer hayat kazanmak istiyorsan her zaman emirlere uy”+ dedi. 18 Adam “Hangilerine?” diye sorunca, İsa şöyle dedi: “Adam öldürmeyeceksin.+ Zina yapmayacaksın.+ Hırsızlık yapmayacaksın.+ Yalan şahitlik etmeyeceksin.+ 19 Anne babana saygılı olacaksın.+ Komşunu kendin gibi seveceksin.”+ 20 Genç adam İsa’ya, “Bütün bunlara zaten uyuyorum. Başka ne eksiğim var?” diye sordu. 21 İsa da ona şöyle cevap verdi: “Hiçbir eksiğin olmasın istiyorsan gidip bütün malını sat ve yoksullara ver, o zaman gökte hazinen olur.+ Sonra gel benim takipçim ol.”+ 22 Genç adam bu sözleri duyunca, oradan çok üzgün bir halde ayrıldı, çünkü malı mülkü çoktu.+ 23 Bunun üzerine İsa öğrencilerine şöyle dedi: “Şunu bilin ki, zengin insanların göklerin krallığına girmesi zor olacak.+ 24 Evet, devenin iğne deliğinden geçmesi, zengin birinin Tanrı’nın Krallığı’na girmesinden kolaydır.”+
25 Öğrenciler bunu duyunca çok şaşırdılar ve “Öyleyse kim kurtulabilir?” dediler.+ 26 İsa onların gözlerinin içine bakıp “İnsanlar için bu imkânsızdır, fakat Tanrı için her şey mümkündür”+ dedi.
27 O zaman Petrus şöyle sordu: “Bak, biz her şeyi bıraktık ve senin ardından geldik, peki bizim kazancımız ne olacak?”+ 28 İsa da şu cevabı verdi: “Şuna emin olun, yenilenme çağında İnsanoğlu ihtişamlı tahtına oturduğunda, ardımdan gelen sizler de İsrail’in 12 kabilesini yargılamak üzere 12 taht üzerine oturacaksınız.+ 29 Benim ismim uğrunda evini, kardeşlerini, babasını, annesini, çocuklarını ya da topraklarını bırakan herkes bunların yüz katını elde edecek ve sonsuz yaşama sahip olacak.+
30 Fakat birinci olan birçokları sonuncu, sonuncular da birinci olacak.”+
20 “Göklerin krallığı, bağında çalışacak işçiler tutmak için sabah erkenden yola çıkan bir toprak sahibine benzer.+ 2 Adam işçilerle günlüğü bir dinara* anlaştı ve onları bağına gönderdi. 3 Sonra sabah dokuz* gibi yeniden çarşıya gitti ve işi olmayan başka adamlar gördü. 4 ‘Siz de bağa gidin, hakkınız neyse vereceğim’ dedi. 5 Onlar da gitti. Adam öğlen on iki ve öğleden sonra üç* gibi yine aynı şeyi yaptı. 6 Son olarak, akşamüstü beş* civarında çarşıya gidip orada duran başka adamlar gördü. ‘Neden sabahtan beri burada işsiz güçsüz duruyorsunuz?’ diye sordu. 7 Onlar da ‘Çünkü kimse bize iş vermedi’ dediler. O zaman adam ‘Siz de bağa gidin’ dedi.
8 Akşam olunca, bağın sahibi işçilerin başındaki adama, ‘İşçileri çağır ve ücretlerini öde.+ Önce son gelene parasını ödersin, en son da ilk gelene’ dedi. 9 Adamın akşamüstü beş civarında tuttuğu işçiler geldi ve her biri birer dinar aldı. 10 Bu nedenle işe ilk başlayanlar daha fazla ücret alacaklarını sandılar, fakat sıra onlara gelince onlar da birer dinar aldı. 11 Bunun üzerine toprak sahibine söylenmeye başladılar. 12 ‘Bu son gelenler bir saat çalıştı, fakat sen onları bütün gün güneşin alnında çalışan bizlerle bir tuttun!’ diyorlardı. 13 Adam onlardan birine şöyle karşılık verdi: ‘Arkadaş, ben sana haksızlık etmiyorum. Sen benimle bir dinara anlaşmadın mı?+ 14 Öyleyse hakkını al ve git. Ben en son gelenlere de sana verdiğim ücreti vermek istiyorum. 15 Kendi paramla istediğimi yapmaya hakkım yok mu? Yoksa onlara iyilik ettiğim* için gözünü kıskançlık mı bürüdü?’+ 16 İşte bu şekilde sonuncular birinci, birinciler de sonuncu olacak.”+
17 Yeruşalim’e doğru çıkarlarken, İsa 12 öğrencisini bir kenara çekip şöyle dedi:+ 18 “İşte, Yeruşalim’e gidiyoruz. İnsanoğlu yüksek kâhinlere ve yazıcılara teslim edilecek. Onu ölüme mahkûm edecekler;+ 19 alay etsinler, kırbaçlasınlar ve direğe* gersinler diye onu başka milletlerden insanların eline teslim edecekler.+ Fakat o, üçüncü günde diriltilecek.”+
20 Sonra Zebedi’nin oğulları anneleriyle+ birlikte İsa’nın yanına geldi. Kadın onun önünde eğilerek bir dileği olduğunu söyledi.+ 21 İsa ona “Ne istiyorsun?” diye sorunca kadın, “Lütfen Krallığında bu iki oğlumdan biri sağında biri de solunda otursun”+ dedi. 22 İsa şöyle cevap verdi: “Siz ne istediğinizin farkında değilsiniz. Benim içmek üzere olduğum kâseden* siz içebilir misiniz?”+ Onlar da “Evet içebiliriz” dediler. 23 İsa da şöyle dedi: “Siz gerçekten de benim içtiğim kâseden içeceksiniz,+ fakat sağımda ya da solumda oturacakları seçme hakkı bana verilmemiştir. Babam bu yerleri kimler için hazırlamışsa onların olacak.”+
24 Diğer on öğrenci bunu duyunca iki kardeşe çok kızdılar.+ 25 Fakat İsa onları yanına çağırıp şöyle dedi: “Biliyorsunuz, milletlerin yöneticileri halkın başına efendi kesilirler, önde gelenleri de üzerlerinde hâkimiyet kurarlar.+ 26 Fakat sizin aranızda böyle olmamalı.+ Aranızda kim büyük olmak isterse hizmetkârınız olmalı,+ 27 kim önde olmak isterse diğerlerine hizmet etmeli.+ 28 İnsanoğlu* da başkaları kendisine hizmet etsin diye gelmedi, tersine başkalarına hizmet etmeye+ ve birçokları için* canını fidye* olarak vermeye geldi.”+
29 Eriha’dan çıkarlarken, İsa’nın peşinden büyük bir kalabalık geliyordu. 30 O sırada yol kenarında iki kör adam oturuyordu. İsa’nın oradan geçtiğini duyunca, “Efendimiz, Davut oğlu, bize merhamet et!”+ diye bağırdılar. 31 Fakat insanlar onlara çıkışarak susmalarını söyledi. Onlar ise daha yüksek sesle, “Efendimiz, Davut oğlu, bize merhamet et!” diye bağırdılar. 32 Bunun üzerine İsa durdu ve onları yanına çağırıp “Sizin için ne yapmamı istiyorsunuz?” diye sordu. 33 “Efendimiz, ne olur gözlerimiz açılsın” dediler. 34 İsa onlara acıdı ve gözlerine dokundu.+ O anda görmeye başladılar ve İsa’nın peşinden gittiler.
21 Artık Yeruşalim’e yaklaşmışlardı. Zeytinlik Dağı üzerindeki Beytfaci’ye geldiklerinde İsa iki öğrencisini önden gönderdi.+ 2 Onlara şöyle dedi: “Şu gördüğünüz köye gidin. Hemen orada, bağlı bir eşek ve yanında bir sıpa göreceksiniz. Onları çözüp bana getirin. 3 Eğer biri bir şey söyleyecek olursa ‘Efendimizin bunlara ihtiyacı var’ dersiniz. O zaman hayvanları almanıza hemen izin verir.”
4 Aslında böylece, peygamber aracılığıyla söylenen şu söz yerine gelmiş oldu: 5 “Sion* şehrine şöyle deyin: ‘Bak, yumuşak başlı+ kralın bir eşeğe binmiş sana geliyor!+ Evet, bir sıpanın, bir yük hayvanının yavrusu üzerinde geliyor.’”+
6 Öğrenciler de gidip İsa onlara ne söylediyse yaptılar.+ 7 Eşeği ve sıpasını getirdiler ve onların üstüne kendi giysilerini koydular, İsa da giysilerin üstüne oturdu.+ 8 Kalabalıktaki çoğu kişi giysilerini yola serdi,+ bazıları da ağaçlardan dallar kesip yola sermeye başladı. 9 Onun önünde ve arkasında yürüyen kalabalık şöyle bağırıyordu: “Tanrı Davut oğlunu korusun!+ Yehova,* adıyla gelenin yanındadır!+ En yücelerde olan, Sana yalvarırız onu koru!”+
10 İsa Yeruşalim’e girdiği zaman, bütün şehir “Kim bu adam?” sorusuyla çalkalanıyordu. 11 Onunla birlikte olan kalabalık da “Bu Celile’nin Nasıra şehrinden İsa, o beklediğimiz peygamber!”+ diyordu.
12 İsa mabede girdi ve oradaki satıcıların ve alışveriş yapanların hepsini dışarı attı. Para değişimi yapanların* tezgâhlarını ve güvercin satanların taburelerini devirdi.+ 13 Onlara şöyle dedi: “‘Benim evime dua evi denecek’ diye yazılmıştır,+ siz ise onu soyguncu yuvasına çeviriyorsunuz.”+ 14 İsa mabetteyken yanına kör ve topal insanlar da geldi, İsa onları iyileştirdi.
15 Yüksek kâhinler ve yazıcılar İsa’nın yaptığı mucizeleri görünce ve mabette “Tanrı Davut oğlunu korusun!”+ diye bağıran çocukları duyunca öfkelendiler.+ 16 İsa’ya “Şunların ne söylediğini duyuyor musun?” diye sordular. İsa da “Evet” dedi. “‘Küçük çocukların ve emziktekilerin ağzından övgüler dökülüyor’ sözlerini hiç okumadınız mı?”+ 17 İsa onları bırakıp şehirden çıktı ve Beytanya’ya gidip geceyi orada geçirdi.+
18 Sabah erken saatlerde şehre dönüş yolundayken karnı acıktı.+ 19 Yol kenarında bir incir ağacı gözüne çarptı. Oraya gidip ağaçta yapraktan başka bir şey bulamayınca+ “Senden bir daha asla meyve çıkmasın” dedi+ ve incir ağacı hemen kurudu. 20 Bunu gören öğrenciler şaşırarak “Bu incir ağacı birden nasıl kurudu?” dediler.+ 21 İsa da onlara şöyle dedi: “Emin olun, eğer kuşku duymadan iman ederseniz, incir ağacına yaptıklarımdan fazlasını da yaparsınız. Bu dağa ‘Buradan kalk denize atla’ bile deseniz sözünüz yerine gelir.+ 22 İmanla dua ederseniz, dilediğiniz her şeyi alırsınız.”+
23 Sonra İsa mabede girdi. Orada Tanrı’nın sözünü öğretirken, yüksek kâhinler ve halkın ihtiyarları yanına gelip şöyle sordular: “Bunları hangi yetkiyle yapıyorsun? Bu yetkiyi sana kim verdi?”+ 24 İsa buna karşılık şöyle dedi: “Ben de size bir şey soracağım. Siz bana cevabını söylerseniz, ben de size bunları hangi yetkiyle yaptığımı söylerim: 25 Yahya vaftiz etme yetkisini nereden aldı? Gökten mi, yoksa insanlardan mı?” Aralarında fikir yürütmeye başladılar: “Eğer ‘Gökten’ dersek, ‘Öyleyse ona neden inanmadınız?’ diyecek.+ 26 Fakat ‘İnsanlardan’ da diyemeyiz, öyle dersek halk bize neler yapar! Hepsi Yahya’yı peygamber olarak görüyor.” 27 Sonuç olarak İsa’ya “Bilmiyoruz” dediler. O zaman İsa “Ben de size bunları hangi yetkiyle yaptığımı söylemiyorum” dedi.
28 “Şunu düşünün: Bir adamın iki çocuğu vardı. Birincisine gitti ve ‘Oğlum, bugün bağa gidip çalış’ dedi. 29 Oğlu ‘Gitmeyeceğim’ dedi, yine de sonradan pişman olup gitti. 30 Adam gidip ikinci oğluna da aynı şeyi söyledi. Bu oğlu ise ‘Giderim’ dedi ama gitmedi. 31 Bu ikisinden hangisi babasının istediğini yapmış oldu?” “Birincisi” dediler. İsa da onlara şöyle dedi: “Emin olun ki, vergi memurları ve fahişeler Tanrı’nın Krallığı’na giden yolda sizden öndeler. 32 Yahya size doğruluk yolunu göstermek için geldi, fakat ona inanmadınız. Vergi memurları ve fahişeler ise inandı.+ Ama siz bunu gördüğünüz halde pişman olup ona inanmadınız.
33 Şimdi şu hikayeyi dinleyin: Toprak sahibi bir adam üzüm bağı kurdu,+ etrafını çitle çevirdi, içine bir üzüm teknesi* kazdı ve bir gözcü kulesi dikti.+ Sonra bağı, bağcılara kiraya verip kendisi başka bir ülkeye gitti.+ 34 Bağbozumu zamanı gelince üründen payını almak üzere hizmetkârlarını bağcılara gönderdi. 35 Fakat bağcılar adamın hizmetkârlarını tutup birini dövdüler, diğerini öldürdüler, öbürünü de taşladılar.+ 36 Toprak sahibi bu kez daha fazla hizmetkâr gönderdi, fakat bağcılar onlara da aynısını yaptı.+ 37 Adam son olarak ‘Oğlumu sayarlar’ diye düşünerek kendi oğlunu gönderdi. 38 Bağcılar ise adamın oğlunu görünce kendi aralarında konuşup, ‘Bu mirasçı!+ Gelin onu öldürelim ve mirasını ele geçirelim!’ dediler. 39 Sonra da onu tutup bağdan dışarı attılar ve öldürdüler.+ 40 Ne dersiniz, bağın sahibi geldiğinde o bağcılara ne yapacak?” 41 Onlar şöyle dedi: “Bağcılar kötü olduğu için toprak sahibi başlarına korkunç bir yıkım getirecek ve bağını vakti geldiğinde üründen payını verecek olan başka bağcılara kiralayacak.”
42 İsa da onlara şöyle dedi: “Kutsal Yazılardaki şu sözleri hiç okumadınız mı? ‘Yapı ustalarının reddettiği taş, baş köşe taşı* oldu.+ Bu Yehova’dandır ve bizim gözümüzde harikadır.’+ 43 Bu yüzden, size şunu söylüyorum: Tanrı’nın Krallığı sizden alınacak ve onun meyvelerini yetiştiren bir millete verilecek. 44 Ayrıca, bu taşın üstüne kim düşerse parçalanacak.+ Taş da kimin üstüne düşerse, onu ezecek.”+
45 Yüksek kâhinler ve Ferisiler İsa’nın anlattığı örnekleri duyunca, onun kendilerinden söz ettiğini anladılar.+ 46 Onu yakalamak* istiyor, ancak halktan korkuyorlardı, çünkü insanlar onu peygamber olarak görüyordu.+
22 İsa bir kez daha onlara örnekler vererek konuştu: 2 “Göklerin krallığı, bir kralın oğlu için yaptığı düğüne benzetilebilir.+ 3 Kral hizmetkârlarını gönderip davetlileri düğüne çağırdı fakat onlar gelmek istemedi.+ 4 Sonra başka hizmetkârlar gönderdi. Onlara şöyle dedi: ‘Davetli olanlara deyin ki, “Yemeği hazırladım, boğaları ve besili hayvanları kestim, her şey hazır. Hadi düğüne gelin.”’ 5 Fakat davet edilenler aldırış etmedi. Kimi tarlasına, kimi işine gitti,+ 6 geri kalanlar da kralın hizmetkârlarını tutup dövdüler ve öldürdüler.
7 Kral çok öfkelendi, ordularını gönderip o katilleri öldürdü ve şehirlerini yaktı.+ 8 Sonra hizmetkârlarına şöyle dedi: ‘Düğün yemeği hazır, fakat davet edilenler buna layık değildi.+ 9 Bu nedenle şehir dışına çıkan yollara gidin, kimi bulursanız düğüne davet edin.’+ 10 Hizmetkârlar yollara çıktı ve iyi olsun kötü olsun buldukları herkesi topladılar; düğün yeri yemeğe katılanlarla doldu.
11 Kral konuklara bakmak için geldiğinde, düğün kıyafeti giymemiş bir adam gözüne çarptı. 12 Bunun üzerine ‘Arkadaş, düğün kıyafeti giymeden buraya nasıl girersin?’ diye sordu, adam bir şey söyleyemedi. 13 O zaman kral hizmetkârlarına şöyle dedi: ‘Bu adamı elini ayağını bağlayıp dışarıya, karanlığa atın. Orada ağlayacak ve çaresizlik içinde kıvranacak.’*
14 Evet, davetliler çok fakat seçilenler az.”
15 Sonra Ferisiler oradan ayrıldı ve İsa’yı kendi sözleriyle tuzağa düşürmeyi kararlaştırdılar.+ 16 Bunun üzerine Herodes yanlılarıyla*+ birlikte kendi öğrencilerini İsa’ya gönderdiler ve şöyle söylemelerini öğütlediler: “Öğretmen, biliriz sen doğru sözlü birisin ve Tanrı hakkında doğruyu öğretirsin. Kimseye yaranmaya çalışmazsın, çünkü insanların dış görünüşüne bakmazsın. 17 O halde bize söyle, Sezar’a* vergi* ödemek doğru mu, değil mi? Sen ne dersin?” 18 Fakat İsa niyetlerinin kötü olduğunu bildiğinden şöyle dedi: “İkiyüzlüler, beni neden deniyorsunuz? 19 Bana verginin ödendiği parayı gösterin.” Ona bir dinar* getirdiler. 20 O zaman onlara, “Bu resim ve isim kime ait?” diye sordu. 21 “Sezar’a” dediler. Bunun üzerine İsa şöyle dedi: “Öyleyse, Sezar’a ait olanı Sezar’a, fakat Tanrı’ya ait olanı Tanrı’ya ödeyin.”+ 22 Bunu duyunca çok şaşırdılar ve onu bırakıp gittiler.
23 O gün, dirilmeye inanmayan Sadukiler+ de İsa’ya gelip şunu sordular:+ 24 “Öğretmen, Musa demiştir ki, ‘Bir adam çocuğu olmadan ölürse erkek kardeşi onun soyunu sürdürmek için karısıyla evlenmelidir.’+ 25 Aramızda yedi erkek kardeş vardı. Birincisi evlendi, fakat çocuğu olmadan öldü ve karısıyla kardeşi evlendi. 26 İkincisinin, üçüncüsünün, yedinciye dek hepsinin de başına aynı şey geldi. 27 Hepsinden sonra kadın da öldü. 28 O halde, dirildiklerinde kadın bu yedi kardeşten hangisinin karısı olacak? Çünkü hepsi onu eş olarak almıştı.”
29 İsa şu cevabı verdi: “Siz yanlış düşünüyorsunuz, çünkü ne Kutsal Yazıları ne de Tanrı’nın gücünü biliyorsunuz.+ 30 Dirilme olduğunda erkekler de kadınlar da evlenmezler. Onlar gökteki melekler gibidirler.+ 31 Ölülerin dirilmesine gelince, Tanrı’nın size söylediklerini okumadınız mı? 32 ‘Ben İbrahim’in Tanrısı, İshak’ın Tanrısı ve Yakup’un Tanrısıyım’ diyor.+ O ölülerin değil, yaşayanların Tanrısıdır.”+ 33 Bunları duyan kalabalık onun öğrettiklerine hayran kaldı.+
34 İsa’nın Sadukileri susturduğunu duyan Ferisiler bir araya toplandı. 35 Aralarından Kanun uzmanı olan biri İsa’yı denemek için bir soru sordu: 36 “Öğretmen, Kanun’daki en büyük emir hangisidir?”+ 37 İsa da şöyle dedi: “‘Tanrınız Yehova’yı* bütün yüreğinizle, bütün benliğinizle* ve bütün zihninizle seveceksiniz.’+ 38 Birinci ve en büyük emir budur. 39 Buna benzeyen ikincisi ise, ‘Komşunuzu kendiniz gibi seveceksiniz’ emridir.+ 40 Tüm Kanun ve peygamberlerin yazdıkları bu iki emre dayanır.”+
41 Ferisiler bir aradayken İsa onlara şöyle sordu:+ 42 “Mesih hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce o kimin oğlu?” “Davut’un” dediler.+ 43 İsa da onlara şöyle dedi: “Öyleyse, nasıl oluyor da Davut ruhun yönlendirmesiyle+ ona ‘Efendim’ diye hitap ediyor? 44 O şöyle demişti: ‘Yehova Efendime dedi ki, “Sağımda otur, Ben düşmanlarını ayaklarının altına serinceye kadar bekle.”’+ 45 Davut ona ‘Efendim’ diyorsa, Mesih nasıl Davut’un oğlu olabilir?”+ 46 Buna karşılık kimse tek bir kelime bile edemedi ve o günden sonra kimse ona başka soru sormaya cesaret edemedi.
23 Sonra İsa kalabalığa ve kendi öğrencilerine şunları söyledi: 2 “Yazıcılar ve Ferisiler kendilerini Musa’nın konumunda görüyorlar. 3 Bu nedenle, size söyledikleri her şeyi yapın. Fakat onların yaptıklarını yapmayın, çünkü onlar söylerler, ama söylediklerini yapmazlar.+ 4 Ağır yükler bağlayıp insanların omuzlarına koyarlar,+ fakat onların yüklerini hafifletmeye gelince parmaklarını bile kıpırdatmak istemezler.+ 5 Yaptıkları tüm işleri insanlar görsün diye yaparlar.+ Bu yüzden, taktıkları muskaları büyütürler+ ve giysilerinin saçaklarını uzatırlar.+ 6 Akşam yemeklerinde başköşeleri, havralarda ön* sıraları severler.+ 7 Çarşı meydanlarında selamlanmaktan ve kendilerine öğretmen* denmesinden hoşlanırlar. 8 Fakat size öğretmen denmesin, çünkü sizin tek bir öğretmeniniz var+ ve hepiniz kardeşsiniz. 9 Ayrıca yeryüzünde kimseye baba diye hitap etmeyin, çünkü tek bir babanız var,+ O da göktedir. 10 Size önder diye de hitap etmesinler, çünkü tek bir önderiniz var, o da Mesih’tir. 11 Sizin aranızda en büyük olan hizmetçiniz olmalı.+ 12 Kim kendini yüceltirse alçaltılacak,+ kim kendini alçaltırsa yüceltilecektir.+
13 Vay halinize yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Çünkü göklerin krallığının kapısını insanlara kapatıyorsunuz; ne kendiniz içeri giriyorsunuz, ne de girmeye çalışanlara izin veriyorsunuz.+ 14* ——
15 Vay halinize yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler!+ Çünkü siz tek bir kişiye inancınızı benimsetmek için denizler ve karalar aşarsınız. O kişi sizden biri olduğunda ise onu kendinizden iki kat beter ederek Hinnom Vadisi’ne atılacak hale getirirsiniz.
16 Vay halinize kör rehberler!+ Siz şöyle dersiniz: ‘Bir kişi mabet üzerine yemin ederse önemli değildir, fakat mabedin altını üzerine yemin ederse yeminini tutmak zorundadır.’+ 17 Ey akılsız ve kör adamlar! Aslında hangisi daha önemli? Altın mı, yoksa altını kutsal kılan mabet mi? 18 Ayrıca, ‘Bir kişi sunak üzerine yemin ederse önemli değildir, fakat sunu üzerine yemin ederse, yeminini tutmak zorundadır’ dersiniz. 19 Kör adamlar! Aslında hangisi daha önemli? Sunu mu, yoksa sunuyu kutsal kılan sunak mı? 20 Dolayısıyla, sunak üzerine yemin eden, sunağın ve üstündeki her şeyin üzerine yemin etmiş olur. 21 Mabet üzerine yemin eden, mabedin ve orada bulunan Tanrı’nın üzerine yemin etmiş olur.+ 22 Gökler üzerine yemin eden de, Tanrı’nın tahtının ve bu tahtta oturanın üzerine yemin etmiş olur.
23 Vay halinize yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Çünkü siz nanenin, dereotunun ve kimyonun ondalığını verirsiniz,+ ama Kanun’daki daha önemli konuları, yani adaleti,+ merhameti+ ve sadakati önemsemezsiniz. Ondalık vermeniz gerekli, bu doğru. Fakat diğerlerini de göz ardı etmemeliydiniz.+ 24 Ey kör rehberler,+ siz sineği+ süzersiniz fakat deveyi+ yutarsınız!
25 Vay halinize yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz dışı temizlenip içi pis bırakılan kap kacak gibisiniz.+ İçiniz açgözlülükle*+ ve bencillikle dolu.+ 26 Ey kör Ferisi, önce kapların içini temizle ki dışları da temiz olsun.
27 Vay halinize yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler!+ Çünkü siz beyaz badanalı mezarlara benzersiniz;+ onlar dıştan güzel gözükürler, fakat içleri ölü kemikleriyle ve her türlü pislikle doludur. 28 Siz de aynı şekilde, insanlara dıştan doğru görünürsünüz, fakat içiniz ikiyüzlülükle ve kötülükle* doludur.+
29 Vay halinize yazıcılar ve Ferisiler, ikiyüzlüler!+ Çünkü siz peygamberlerin mezarlarını inşa edersiniz ve doğru kişilerin mezarlarını donatırsınız.+ 30 ‘Atalarımızın zamanında yaşasaydık, onlarla birlikte peygamberlerin kanını dökmezdik’ dersiniz. 31 Böylece peygamberleri öldürenlerin oğulları olduğunuza kendiniz tanıklık ediyorsunuz.+ 32 Öyleyse atalarınızın başlattığı işi tamamlayın.
33 Ey yılanlar, ey engerekler soyu,+ Hinnom Vadisi cezasından nasıl kaçacaksınız?+ 34 Yaptıklarınızdan dolayı size peygamberler,+ hikmetli adamlar ve öğretmenler gönderiyorum.+ Onlardan bazılarını direğe gerecek ve öldüreceksiniz,+ bazılarını havralarınızda kırbaçlayacaksınız+ ve her şehirde onlara zulmedeceksiniz.+ 35 Bu yüzden, doğru biri olan Habil’den,+ mabetle sunak arasında öldürdüğünüz Barahiya oğlu Zekeriya’ya kadar yeryüzündeki tüm doğru kişilerin dökülen kanından siz sorumlu olacaksınız.+ 36 Şuna emin olun, tüm bu şeyler yüzünden bu nesil cezalandırılacak.
37 Yeruşalim! Yeruşalim! Peygamberleri öldüren, kendisine gönderilenleri taşlayan+ Yeruşalim! Bir tavuğun civcivlerini kanatları altına topladığı gibi, ben de kaç defa senin çocuklarını toplamak istedim! Fakat siz bunu istemediniz.+ 38 Bakın, Tanrı evinizi* terk ediyor.*+ 39 Şunu bilin ki siz ‘Yehova,* adıyla gelenin yanındadır!’+ diyene kadar, bir daha beni görmeyeceksiniz.”
24 İsa mabetten ayrılırken öğrencileri mabedin binalarını göstermek için onun yanına geldiler. 2 O zaman İsa şöyle dedi: “Bütün bu gördükleriniz var ya, emin olun burada taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yerle bir olacak.”+
3 İsa Zeytinlik Dağı’nda otururken öğrencileri onunla baş başa konuşmak için yanına geldiler ve şöyle dediler: “Bize söyler misin, bu olaylar ne zaman olacak? Senin geri döndüğüne*+ ve bu ortamın son dönemine* dair işaret ne olacak?”+
4 İsa şöyle cevap verdi: “Dikkatli olun da kimse sizi aldatmasın.+ 5 Çünkü birçok kişi benim adımla gelip ‘Mesih benim’ diyerek birçoklarını saptıracak.+ 6 Savaş sesleri ve savaş haberleri duyacaksınız. Ama sakın korkuya kapılmayın, çünkü bunların olması gerekir. Ancak henüz son gelmiş demek değildir.+
7 Millet milletle, krallık krallıkla savaşacak,+ birçok yerde yiyecek sıkıntısı+ ve depremler olacak.+ 8 Tüm bunlar sancıların* başlangıcıdır.
9 O zaman insanlar size zulmedecekler+ ve sizi öldürecekler.+ Benim ismimden ötürü bütün milletler sizden nefret edecek.+ 10 Ayrıca birçok kişi iman yolundan ayrılacak, birbirini ele verecek ve birbirinden nefret edecek. 11 Sahte peygamberler ortaya çıkacak ve birçok kişiyi saptıracak;+ 12 kötülüğün* çoğalması yüzünden çoğu insanın sevgisi azalacak. 13 Fakat kim sona kadar dayanırsa kurtulacak.+ 14 Krallığın* bu iyi haberi, şahitlik amacıyla dünyanın her yerinde bütün milletlere duyurulacak+ ve son o zaman gelecek.
15 O halde, Daniel Peygamber’in söylediği gibi, yıkım getiren iğrenç şeyin kutsal yerde durduğunu gördüğünüz zaman+ (okuyan bunu anlasın) 16 Yahudiye’de olanlar dağlara kaçmaya başlasınlar.+ 17 Damda olan, eşyalarını almak için evine girmesin. 18 Tarlada olan da giysisini* almak için geri dönmesin. 19 O günlerde hamile olan ve bebek emziren kadınların vay haline! 20 Kaçışınız kışın ya da Sebt gününde olmasın diye dua edin. 21 Çünkü o zaman büyük bir sıkıntı olacak;+ öyle ki dünyanın başlangıcından bu yana böylesi görülmedi, bir daha da görülmeyecek.+ 22 Aslında o günler kısaltılmasaydı hiç kimse kurtulamazdı; fakat seçilmiş olanlar için o günler kısaltılacak.+
23 O zaman biri size ‘Bakın Mesih burada!’+ ya da ‘Şurada!’ derse inanmayın.+ 24 Çünkü sahte mesihler ve sahte peygamberler+ ortaya çıkacak, büyük mucizeler ve olağanüstü işler yaparak, seçilmişleri bile saptırmaya çalışacaklar.+ 25 Bakın, sizi önceden uyarıyorum. 26 ‘İşte Mesih çölde’ derlerse oraya gitmeyin, ‘İşte şu evde’* derlerse inanmayın.+ 27 İnsanoğlu’nun geri döndüğü, doğuda çakan ve ışığı batıya kadar her yerden görülen bir şimşek gibi fark edilecek.+ 28 Leş nerede ise kartallar* oraya toplanacak.+
29 O günlerdeki sıkıntıdan hemen sonra güneş kararacak,+ ay ışığını vermeyecek, yıldızlar gökten düşecek ve göklerdeki güçler sarsılacak.+ 30 O zaman, İnsanoğlu’nun gelişinin işareti gökte görünecek ve dünyadaki bütün milletler* yas içinde dövünecek;+ İnsanoğlu’nun güçle ve büyük bir görkemle, göklerin bulutları üzerinde geldiğini görecekler.+ 31 O, güçlü bir borazan sesiyle meleklerini gönderecek ve onlar göklerin bir ucundan öbür ucuna kadar, dünyanın dört bir yanından Tanrı’nın seçtiklerini toplayacaklar.+
32 İncir ağacından ders çıkarın: Körpe dallar yeşerip filizlenince yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız.+ 33 Aynı şekilde, bütün bunları gördüğünüzde anlayın ki İnsanoğlu yakındadır, kapıdadır.+ 34 Şuna emin olun, bütün bunlar oluncaya kadar bu nesil asla geçip gitmeyecek. 35 Gök ve yer kaybolup gidecek, fakat benim sözlerim asla kaybolup gitmeyecek.+
36 O gün ve saat konusunda kimse bir şey bilmez;+ ne gökteki melekler, ne de Oğul, yalnızca Baba bilir.+ 37 Çünkü Nuh’un zamanı+ nasılsa, İnsanoğlu geri döndüğünde* de öyle olacak.+ 38 Tufan’dan önceki o dönemde, Nuh’un gemiye girdiği güne kadar insanlar yer, içer ve evlenirlerdi.+ 39 Tufan gelip de hepsini silip süpürünceye kadar+ hiçbir şeyi umursamadılar. İnsanoğlu’nun geri döndüğü dönemde de öyle olacak. 40 Tarlada iki adam varsa, biri alınıp götürülecek diğeri geride bırakılacak. 41 El değirmeninde tahıl öğüten iki kadın varsa, biri alınıp götürülecek diğeri geride bırakılacak.+ 42 O halde uyanık kalın, çünkü Efendinizin hangi gün geleceğini bilmiyorsunuz.+
43 Şunu unutmayın, ev sahibi hırsızın gece hangi saatte geleceğini bilirse, uyanık kalır ve evine girilmesine izin vermez.+ 44 Öyleyse siz de hazır olun,+ çünkü İnsanoğlu ummadığınız bir saatte gelecek.
45 Evin hizmetkârlarına yiyeceklerini vaktinde vermesi için efendinin onların başına atadığı sadık ve sağgörülü* hizmetkâr gerçekten kimdir?+ 46 Efendisi geldiğinde onu işinin başında bulursa, ne mutlu o hizmetkâra!+ 47 Emin olun, efendisi bütün mallarının sorumluluğunu ona verecektir.
48 Fakat hizmetkâr kötüyse ve ‘Efendim gecikiyor’ diye düşünürse,+ 49 diğer hizmetkârları dövmeye ve ayyaşlarla birlikte yiyip içmeye başlarsa, 50 efendisi onun beklemediği bir günde ve bilmediği bir saatte+ gelip 51 onu en ağır şekilde cezalandıracak ve ikiyüzlülerin yanına atacak. Hizmetkâr orada ağlayacak ve çaresizlik içinde kıvranacak.”*+
25 “Göklerin krallığı, on kızın* kandillerini+ alıp damadı karşılamaya çıkmasına+ benzetilebilir. 2 Onların beşi akılsızca, beşi akıllıca*+ davrandı. 3 Akılsızlık edenler kandillerini aldılar ama yanlarına fazladan yağ almadılar. 4 Oysa akıllıca davrananlar kandillerinin yanı sıra kaplar içinde yağ da aldılar. 5 Damat geciktikçe hepsinin uykusu geldi, uyumaya başladılar. 6 Tam gece yarısı, ‘İşte, damat geliyor! Gidip onu karşılayın’ diye bir bağırış duyuldu. 7 O zaman kızların hepsi kalktı ve kandillerini hazırlamaya başladılar.+ 8 Akılsız kızlar akıllı olanlara ‘Bize biraz yağ verin, çünkü kandillerimiz sönmek üzere’ dedi. 9 Akıllı kızlar ise şöyle cevap verdi: ‘Bu yağ hem size hem de bize yetmeyebilir. En iyisi siz gidip kendinize yağ satın alın.’ 10 Onlar yağ almaya gittiklerinde damat geldi. Hazırlıklı olan kızlar onunla birlikte düğünün+ yapılacağı yere girdi ve kapı kapatıldı. 11 Daha sonra diğer kızlar gelip ‘Efendim, Efendim, bize kapıyı aç!’ dediler.+ 12 Fakat damat onlara, ‘Sizi kesinlikle tanımıyorum’ dedi.
13 Öyleyse uyanık kalın,+ çünkü o günü ve saati bilmiyorsunuz.+
14 Göklerin krallığı başka bir ülkeye gitmeden önce mallarını hizmetkârlarına emanet eden bir adama benzer.+ Adam hizmetkârlarını bir araya topladı ve 15 her birinin yeteneğine göre, birine beş, birine iki, diğerine de bir talant* ağırlığında gümüş para vererek yola çıktı. 16 Beş talant almış olan hemen gidip ticaret yaptı ve beş talant daha kazandı. 17 Aynı şekilde, iki talant almış olan da iki talant daha kazandı. 18 Fakat sadece bir talant almış olan gidip toprağı kazdı ve efendisinin parasını* oraya gizledi.
19 Uzun bir süre sonra bu hizmetkârların efendisi geldi ve onlarla hesap gördü.+ 20 Beş talant almış olan öne çıktı ve kazandığı beş talantı da getirip ‘Efendim, sen bana beş talant emanet etmiştin, bak ben beş talant daha kazandım’ dedi.+ 21 Efendisi de ona şöyle dedi: ‘Aferin, sen iyi ve sadık bir hizmetkârsın. Sana az şey emanet etmiştim ve sen güvenilir olduğunu gösterdin. Öyleyse ben de sana çok şeyin sorumluluğunu vereceğim.+ Gel, efendinin sevincine+ ortak ol.’ 22 Ondan sonra iki talant almış olan öne çıkıp ‘Efendim, sen bana iki talant emanet etmiştin, bak ben iki talant daha kazandım’ dedi.+ 23 Efendisi ona şöyle dedi: ‘Aferin, sen iyi ve sadık bir hizmetkârsın. Sana az şey emanet etmiştim ve sen güvenilir olduğunu gösterdin. Öyleyse ben de sana çok şeyin sorumluluğunu vereceğim. Gel, efendinin sevincine ortak ol.’
24 Son olarak, bir talant almış olan öne çıkıp, ‘Efendim, sen talepkâr bir adamsın, ekmediğin yerden biçer+ ve harman savurmadığın yerden toplarsın. 25 Bu yüzden korktum, gidip paranı toprağa gömdüm. İşte paran’ dedi. 26 Efendisi ona şöyle cevap verdi: ‘Kötü ve tembel hizmetkâr! Ben ekmediğim yerden biçer ve harman savurmadığım yerden toplarım, öyle mi? 27 Peki o halde paramı neden bankacılara vermedin? Böylece geldiğimde faiziyle geri alırdım.’
28 Sonra şöyle dedi: ‘Şimdi ondaki bir talant parayı alın ve on talantı olana verin.+ 29 Çünkü kimde varsa ona daha çok verilecek, böylece elinde bol bol olacak. Fakat kimde yoksa elindeki de alınacak.+ 30 O işe yaramaz hizmetkârı dışarıya, karanlığa atın. Orada ağlayacak ve çaresizlik içinde kıvranacak.’*
31 İnsanoğlu+ bütün meleklerle birlikte+ ihtişamıyla gelince yüce tahtına oturacak. 32 Bütün milletler onun önüne getirilecek ve o, bir çobanın koyunları keçilerden ayırması gibi insanları birbirinden ayıracak. 33 Koyunları+ sağ yanına, keçileri sol yanına+ koyacak.
34 O zaman kral sağındakilere şöyle diyecek: ‘Siz Babamdan nimetler alanlar, gelin ve insanlığın başlangıcından* beri sizin için hazırlanmış olan Krallığın mirasçısı olun. 35 Çünkü acıkmıştım bana yiyecek verdiniz, susamıştım bana içecek verdiniz. Yabancıydım beni konuk ettiniz,+ 36 çıplak kalmıştım* beni giydirdiniz.+ Hasta düşmüştüm bana baktınız. Hapisteydim beni ziyaret ettiniz.’+ 37 O zaman doğru kişiler ona şöyle karşılık verecek: ‘Efendim, biz ne zaman seni aç görüp doyurduk, susamış görüp içecek verdik?+ 38 Ne zaman yabancı olduğunu görüp konuk ettik, çıplak görüp giydirdik? 39 Ne zaman hasta ya da hapiste oldun da seni ziyaret ettik?’ 40 Kral da onlara şöyle cevap verecek: ‘Şunu bilin ki, bu kardeşlerimin en küçüklerinden biri için ne yaptıysanız, benim için de yapmış oldunuz.’+
41 Kral bu kez de solundakilere şöyle diyecek: ‘Siz ey lanetliler, benden uzak durun.+ İblis ve melekleri+ için hazırlanmış sonsuz ateşe*+ gidin. 42 Çünkü acıkmıştım bana yiyecek vermediniz, susamıştım içecek vermediniz. 43 Yabancıydım fakat beni konuk etmediniz, çıplak kalmıştım beni giydirmediniz, hasta ve hapisteydim fakat bana bakmadınız.’ 44 O zaman onlar şöyle karşılık verecek: ‘Efendim, biz seni ne zaman aç, susuz, yabancı, çıplak, hasta ya da hapiste gördük de sana yardım etmedik?’ 45 Bunun üzerine kral onlara şöyle diyecek: ‘Şunu bilin ki, bu en küçüklerden biri için ne yapmadıysanız, benim için de yapmamış oldunuz.’+ 46 Bunlar sonsuz ölüme,+ fakat doğru kişiler sonsuz yaşama+ gidecekler.”
26 İsa sözlerini bitirince öğrencilerine şöyle dedi: 2 “Biliyorsunuz iki gün sonra Fısıh*+ olacak ve İnsanoğlu direğe gerilmek üzere ele verilecek.”+
3 O sırada yüksek kâhinler ve ihtiyarlar, Kayafa+ adlı başkâhinin* avlusunda toplandılar. 4 İsa’yı tuzağa düşürerek yakalamayı* ve öldürmeyi kararlaştırdılar.+ 5 Fakat “Bayramda olmasın ki, halk arasında bir kargaşa çıkmasın” diyorlardı.
6 İsa Beytanya’da, cüzamlı Simun’un evindeyken+ 7 bir kadın geldi. Elindeki kaymaktaşından kabın içinde çok pahalı güzel kokulu bir yağ vardı. İsa sofrada otururken kadın yaklaşıp yağı onun başına dökmeye başladı. 8 Bunu gören öğrencileri kızarak “Bu ne savurganlık! 9 Bu yağ yüksek bir fiyata satılıp parası yoksullara verilebilirdi” dediler. 10 Ne hakkında konuştuklarını fark eden İsa onlara şöyle dedi: “Kadını neden üzüyorsunuz? O benim için güzel bir şey yaptı. 11 Yoksullar her zaman yanınızda,+ fakat ben her zaman yanınızda olmayacağım.+ 12 Kadın bu güzel kokulu yağı, bedenimi gömülmeye hazırlamak için döktü.+ 13 Emin olun, dünyada iyi haberin duyurulduğu her yerde, bu kadının yaptığı da onu anmak için anlatılacak.”+
14 Sonra Onikilerden biri olan Yahuda İskariyot,+ yüksek kâhinlere gidip+ 15 “Onu ele verirsem bana ne verirsiniz?” dedi.+ Onlar da İsa’nın bedelini 30 gümüş+ olarak belirlediler. 16 Yahuda o andan itibaren İsa’yı ele vermek için fırsat kollamaya başladı.
17 Mayasız Ekmek Bayramı’nın*+ birinci gününde öğrencileri İsa’nın yanına gelerek “Fısıh yemeği için nerede hazırlık yapmamızı istersin?” dediler.+ 18 O da şöyle dedi: “Şehre gidip falan kişiyi bulun ve ona deyin ki ‘Bizi Öğretmen gönderdi. “Benim vaktim yaklaştı, öğrencilerimle birlikte Fısıh’ı senin evinde kutlayacağım” diyor.’” 19 Öğrencileri İsa’nın dediği gibi yaptılar ve Fısıh için gerekli şeyleri hazırladılar.
20 Akşam olunca+ İsa 12 öğrencisiyle birlikte sofraya oturdu.+ 21 Yemek yerlerken İsa “Şunu bilin ki, içinizden biri beni ele verecek” dedi.+ 22 Bu söz onları kedere boğdu ve her biri teker teker “Efendim benden söz etmiyorsun, değil mi?” diye sormaya başladı. 23 İsa da şöyle cevap verdi: “Ekmeğini benimle birlikte tabağa batıran beni ele verecek.+ 24 Gerçi yazıldığı gibi, İnsanoğlu zaten aranızdan ayrılacak, ancak onu ele veren adamın+ vay haline!+ O adam doğmamış olsaydı, kendisi için daha iyi olurdu.”+ 25 İsa’yı kısa süre sonra ele verecek olan Yahuda “Öğretmen benden söz etmiyorsun, değil mi?” dedi. İsa da “Sen cevabı biliyorsun” dedi.
26 Yemeğe devam ederlerken İsa ekmek aldı, dua etti ve sonra ekmeği bölüp öğrencilerine verdi. “Alın, yiyin. Bu benim bedenimi temsil eder” dedi.+ 27 Ayrıca bir kâse aldı ve şükrettikten sonra onlara verdi. Şöyle dedi: “Bundan hepiniz için.+ 28 Çünkü bu, günahların bağışlanması+ için birçok insan uğrunda+ dökülecek olan kanımı,+ ‘ahit*+ kanını’ temsil eder. 29 Fakat şunu bilin ki, Babamın krallığında sizinle birlikte yenisini içeceğim güne kadar asmanın bu ürününden bir daha içmeyeceğim.”+ 30 Sonra ilahiler* söylediler ve Zeytinlik Dağı’na+ gittiler.
31 İsa onlara şöyle dedi: “Bu gece başıma gelecekler yüzünden hepiniz sendeleyeceksiniz. Çünkü ‘Çobanı vuracağım ve sürüdeki koyunlar etrafa dağılacak’ diye yazılmıştır.+ 32 Fakat ben diriltildikten sonra, sizin önünüzden Celile’ye gideceğim.”+ 33 Petrus şöyle karşılık verdi: “Senin başına gelecekler yüzünden hepsi sendelese de ben asla sendelemem!”+ 34 İsa da şöyle dedi: “Gerçek şu ki, bu gece horoz ötmeden sen beni tanıdığını üç kere inkâr edeceksin.”+ 35 Petrus da “Seninle ölmem gerekse bile seni asla inkâr etmem” dedi.+ Diğer öğrenciler de aynı şeyi söylediler.
36 Sonra İsa onlarla birlikte Getsemani denilen yere+ geldi ve öğrencilerine, “Ben şuraya gidip dua edeceğim,+ siz burada oturun” dedi. 37 Petrus’u ve Zebedi’nin iki oğlunu da yanına aldı. Giderek içini derin bir keder ve sıkıntı kaplıyordu.+ 38 O zaman yanındakilere, “Ölesiye bir keder içindeyim. Burada durun ve benimle birlikte uyanık kalın” dedi.+ 39 Biraz öteye gidip yere kapandı ve dua etmeye+ başladı: “Baba, mümkünse bu kâse*+ benden geçip gitsin. Yine de benim istediğim gibi değil, Senin istediğin gibi olsun.”+
40 İsa öğrencilerinin yanına döndüğünde onları uyurken buldu ve Petrus’a şöyle dedi: “Benimle birlikte bir saat bile uyanık kalamadınız mı?+ 41 Hep uyanık kalıp+ dua edin+ ki tuzağa düşüp günah işlemeyin.+ Elbette ruh istekli, fakat beden zayıf.”+ 42 Sonra ikinci kez onlardan ayrılıp şöyle dua etti: “Baba, eğer ben içmeden bu kâsenin geçip gitmesi mümkün değilse, Senin istediğin olsun.”+ 43 Yine geldi ve onları uyurken buldu, çünkü gözlerini açık tutamamışlardı. 44 Bunun üzerine onları bırakıp üçüncü kez dua etmeye gitti ve aynı sözleri bir kere daha söyledi. 45 Sonra öğrencilerine gelip şöyle dedi: “Böyle bir zamanda uyuyup dinleniyor musunuz? İnsanoğlu’nun günahkârların eline teslim edileceği vakit yaklaşıyor. 46 Hadi kalkın gidelim. Bakın, beni ele veren geliyor.” 47 O daha sözünü bitirmeden, Onikilerden biri olan Yahuda geldi. Yanında, yüksek kâhinlerin ve ihtiyarların gönderdiği, ellerinde kılıçlar ve sopalar bulunan büyük bir kalabalık vardı.+
48 İsa’yı ele veren Yahuda, onlara bir işaret vermek üzere şöyle demişti: “Kimi öpersem İsa odur. Onu tutuklayın.” 49 Doğruca İsa’nın yanına giderek “Selam Öğretmen!” dedi ve onu sıcak bir şekilde öptü. 50 İsa ise ona “Arkadaş, sen neden buradasın?” dedi.+ O zaman Yahuda’yla gelenler harekete geçip İsa’yı yakaladılar ve tutukladılar. 51 Bu sırada, İsa’nın yanındakilerden biri elini atıp kılıcını çekti ve Başkâhin’in hizmetkârının kulağını kesti.+ 52 Bunun üzerine İsa ona şöyle dedi: “Kılıcını yerine koy,+ çünkü kılıç tutanların hepsi kılıçla yok olacak.+ 53 Sence Babama yalvarıp hemen 12 lejyondan* fazla meleği yardıma göndermesini isteyemez miyim?+ 54 Fakat o zaman, böyle olması gerektiğini bildiren Kutsal Yazılar nasıl yerine gelirdi?” 55 İsa o anda kalabalığa şunları söyledi: “Beni tutuklamaya bir hırsızı yakalar gibi kılıçlarla ve sopalarla mı geldiniz? Her gün mabette oturup Tanrı’nın sözünü öğretiyordum,+ beni tutuklamadınız.+ 56 Fakat bütün bunlar, peygamberlerin yazdıkları yerine gelsin diye oldu.”+ O sırada bütün öğrencileri İsa’yı bırakıp kaçtı.+
57 İsa’yı tutuklayanlar onu Başkâhin Kayafa’ya+ götürdüler. Yazıcılar ve ihtiyarlar da orada toplanmıştı.+ 58 Petrus ise onu uzaktan izleyerek Başkâhin’in avlusuna kadar geldi. Avluya girdikten sonra, neler olacağını görmek için evin hizmetçileriyle birlikte oturdu.+
59 Bu sırada yüksek kâhinler ve bütün Sanhedrin* üyeleri İsa’yı öldürmek için, onun aleyhinde konuşacak yalancı şahitler arıyordu.+ 60 Birçok yalancı şahit çıktığı halde aradıklarını bulamadılar.+ Daha sonra iki kişi çıkıp 61 şunu söyledi: “Bu adam ‘Ben Tanrı’nın mabedini yıkar ve üç günde yeniden yaparım’ dedi.”+ 62 Bunun üzerine Başkâhin ayağa kalkıp İsa’ya, “Cevap vermeyecek misin? Aleyhinde söylenen bu sözler hakkında ne diyorsun?” diye sordu.+ 63 Fakat İsa sessiz kaldı.+ O zaman Başkâhin “Yaşayan Tanrı’nın önünde yemin et ve doğruyu söyle, sen Tanrı’nın Oğlu Mesih misin?” dedi.+ 64 İsa şöyle cevap verdi: “Evet, söylediğin gibi. Fakat şunu bilin ki, bundan sonra İnsanoğlu’nun,+ kudretli Tanrı’nın sağında oturduğunu+ ve göklerin bulutları üzerinde geldiğini göreceksiniz.”+ 65 Bunun üzerine Başkâhin üzerindeki giysiyi yırtarak şöyle dedi: “Tanrı’ya resmen küfretti!* Artık tanıklara ne gerek var? Küfrü kendiniz duydunuz. 66 Ne diyorsunuz?” Onlar “Ölümü hak etti!” diye cevap verdiler.+ 67 Sonra İsa’nın yüzüne tükürdüler ve onu yumrukladılar.+ Bazıları da ona tokat atıp+ 68 “Hey Mesih, sana vuran kim? Peygambersen söyle bakalım” diyorlardı.
69 O sırada Petrus dışarıda, avluda oturuyordu. Bir hizmetçi kız yanına gelip “Sen de Celileli İsa’yla birlikteydin” dedi.+ 70 Fakat Petrus herkesin önünde bunu inkâr edip “Neden söz ettiğini anlamıyorum” dedi. 71 Petrus giriş kapısına doğru gidince başka bir kız onu tanıdı ve oradakilere, “Bu adam Nasıralı İsa’yla birlikteydi” dedi.+ 72 Petrus yine inkâr edip “Ben o adamı tanımıyorum!” diye yemin etti. 73 Kısa bir süre sonra etraftakiler gelip Petrus’a, “Sen kesinlikle onlardansın. Baksana, şiven* seni ele veriyor” dediler. 74 O da kendine lanetler okuyup yeminler etmeye başladı, “Ben o adamı tanımıyorum!” diyordu. Tam o sırada bir horoz öttü. 75 O zaman Petrus, İsa’nın “Horoz ötmeden sen beni üç kere inkâr edeceksin”+ dediğini hatırladı. Ve dışarıya çıkıp hüngür hüngür ağladı.
27 Sabah olduğunda bütün yüksek kâhinler ve halkın ihtiyarları İsa’yı öldürmek için bir görüşme yaptılar.+ 2 Onu bağladıktan sonra götürüp Vali Pilatus’a teslim ettiler.+
3 İsa’yı ele veren Yahuda onun ölüme mahkûm edildiğini görünce, suçluluk duygusuna kapıldı ve 30 gümüşü yüksek kâhinlere ve ihtiyarlara geri götürüp+ 4 “Masum bir insana* ihanet ederek günah işledim” dedi. Onlar da “Bize ne? O senin sorunun!” dediler. 5 O zaman Yahuda, gümüşleri mabede atıp gitti ve sonra kendini astı.+ 6 Fakat yüksek kâhinler gümüşleri toplayarak, “Bunları kutsal hazineye koymak doğru olmaz, çünkü bu para kanlı” dediler. 7 Aralarında konuştuktan sonra, bu parayla yabancılara mezar yeri olması için bir tarla* satın aldılar. 8 Bu yüzden oraya bugüne dek Kan Tarlası+ denir. 9 Böylece Yeremya Peygamber aracılığıyla söylenen şu sözler yerine geldi: “O adam için belirlenen bedeli, yani 30 gümüşü aldılar; İsrailoğullarından bazıları ona bu değeri biçmişti. 10 Yehova’nın* bana emrettiği gibi, bu parayı tarla* için verdiler.”+
11 İsa Vali’nin önüne çıkarıldı ve Vali ona “Sen Yahudilerin kralı mısın?” diye sordu. İsa “Evet, söylediğin gibi” diye cevap verdi.+ 12 Fakat yüksek kâhinlerin ve ihtiyarların suçlamalarına hiç cevap vermedi.+ 13 O zaman Pilatus “Senin aleyhinde bunca şey söylüyorlar, duymuyor musun?” dedi. 14 Ancak o hiç cevap vermedi, evet tek kelime bile etmedi. Vali buna çok şaşırdı.
15 Her bayram halkın istediği bir mahkûmu serbest bırakmak Vali’nin âdetiydi.+ 16 Tam o günlerde, Barabbas adında tanınmış bir mahkûm hapisteydi. 17 Pilatus orada toplanmış kalabalığa şöyle dedi: “Hangisini serbest bırakmamı istersiniz, Barabbas’ı mı yoksa Mesih dedikleri İsa’yı mı?” 18 Aslında Pilatus, İsa’yı ona teslim etmelerinin nedeninin kıskançlık olduğunun farkındaydı. 19 Ayrıca yargı kürsüsünde otururken karısı ona şu haberi gönderdi: “Sakın o masum adama bir şey yapma, çünkü onun yüzünden bugün rüyamda çok sıkıntı çektim.” 20 Ancak yüksek kâhinler ve ihtiyarlar, Barabbas’ın bırakılmasını+ ve İsa’nın öldürülmesini istesinler diye halkı ikna ettiler.+ 21 Vali onlara tekrar şöyle sordu: “Bu ikisinden hangisini serbest bırakmamı istersiniz?” Onlar da “Barabbas’ı” dediler. 22 Pilatus, “Peki Mesih dedikleri İsa’yı ne yapayım?” diye sordu. Hep bir ağızdan “Direğe gerilsin!” dediler.+ 23 Vali, “Neden? O ne kötülük etti?” diye sordu. Fakat onlar daha da çok bağırarak “Direğe gerilsin!” dediler.+
24 Pilatus çabasının bir işe yaramadığını, aksine kargaşayı körüklediğini görünce, su alıp kalabalığın önünde ellerini yıkadı ve şöyle dedi: “Bu adamın kanından ben sorumlu değilim, siz sorumlusunuz.” 25 Bunun üzerine oradakilerin hepsi şöyle dedi: “Onun kanının hesabı bizden ve çocuklarımızdan sorulsun.”+ 26 Vali o zaman Barabbas’ı serbest bıraktı. İsa’yı ise kırbaçlattı+ ve direğe gerilmesi için askerlere teslim etti.+
27 Sonra Vali’nin askerleri İsa’yı vali konağına götürdüler ve tüm askerler çevresine toplandı.+ 28 Onun giysilerini çıkardılar, üstüne kırmızı bir örtü doladılar.+ 29 Dikenlerden bir taç örüp başına geçirdiler ve sağ eline bir kamış verdiler. Önünde diz çöküp, “Selam sana ey Yahudilerin kralı!” diyerek alay ettiler. 30 Ona tükürdüler+ ve kamışı alıp başına vurmaya başladılar. 31 Onunla alay ettikten sonra, doladıkları örtüyü alıp tekrar kendi giysilerini giydirdiler ve direğe çivilemek için götürdüler.+
32 Giderlerken, Simun adında Kireneli bir adam buldular ve ona İsa’nın işkence direğini taşıttılar.+ 33 Golgota, yani Kafatası denilen yere geldiklerinde,+ 34 içmesi için İsa’ya acı şarap* verdiler,+ fakat o tadına bakınca içmeyi reddetti. 35 Onu direğe çiviledikten sonra aralarında kura çekerek giysilerini paylaştılar.+ 36 Sonra da orada oturup başında nöbet tuttular. 37 Ayrıca başının üstüne neyle suçlandığını gösteren şu yazıyı astılar: “Yahudilerin Kralı İsa Budur.”+
38 Onunla birlikte direğe gerilen iki soyguncu vardı. Biri sağında diğeri solundaydı.+ 39 Oradan geçenler başlarını sallayıp+ İsa’ya hakaret ediyor+ 40 ve şöyle diyorlardı: “Hani sen mabedi yıkar üç günde yeniden yapardın!+ Hadi kendini kurtar! Eğer sen bir Tanrı oğluysan işkence direğinden in de görelim!”+ 41 Yazıcılarla birlikte yüksek kâhinler ve ihtiyarlar da onunla alay edip şöyle demeye başladılar:+ 42 “Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor! İsrail’in kralıymış!+ Şimdi direkten insin de ona inanalım. 43 Tanrı’ya güveniyordu, ‘Ben Tanrı’nın Oğluyum’+ demişti; eğer Tanrı ondan hoşnutsa o zaman kurtarsın.”+ 44 Yanında direğe gerilmiş olan soyguncular bile diğerleri gibi onu aşağılamaya başladılar.+
45 Öğlen on ikide* tüm memleket üzerine bir karanlık çöktü ve öğleden sonra üçe* kadar sürdü.+ 46 Saat üç gibi İsa yüksek sesle “Eli, Eli, lama sabaktani?” diye haykırdı. Bu, “Tanrım, Tanrım, beni neden bıraktın?”+ anlamına gelir. 47 Orada duranlardan bazıları bunu duyunca “Bu adam İlya’ya sesleniyor” demeye başladı.+ 48 Aralarından biri hemen koşup bir sünger aldı, ekşi şaraba batırdı, bir kamışa takarak içmesi için İsa’ya uzattı.+ 49 Fakat diğerleri “Bırakın bakalım, İlya onu kurtarmaya gelecek mi?” diyordu. 50 İsa yine yüksek sesle haykırdı ve ruhunu* teslim etti.+
51 O zaman kutsal mekânın perdesi+ boydan boya yırtılıp ikiye ayrıldı,+ yer sarsıldı ve kayalar yarıldı. 52 Mezarlar açıldı ve ölüm uykusundaki birçok kutsal kişinin bedeni ortaya çıktı. 53 Bunları birçok kişi gördü. (İsa diriltildikten sonra, bu mezarların olduğu yerden gelen bazı kişiler kutsal şehre girdi.) 54 Yüzbaşı ve onunla birlikte İsa’nın başında nöbet tutanlar, depremi ve bütün bu olanları görünce çok korktular. “Bu adam kesinlikle Tanrı’nın Oğluydu” dediler.+
55 Orada, olanları uzaktan izleyen birçok kadın da vardı. Onlar İsa’ya hizmet etmek için Celile’den onunla birlikte gelmişti.+ 56 Bu kadınlar arasında Mecdelli Meryem, Yakup’un ve Yoses’in annesi Meryem ve Zebedi’nin oğullarının annesi de vardı.+
57 Akşam olurken, İsa’nın öğrencisi olmuş Yusuf adında Arimatealı zengin bir adam geldi.+ 58 Pilatus’a gidip İsa’nın bedenini istedi.+ O zaman Pilatus İsa’nın bedeninin ona verilmesini emretti.+ 59 Yusuf onu alıp has ketenden temiz bir beze sardı+ 60 ve kendisine ait, yeni bir mezara koydu.+ Mezar kayaya oyulmuştu. Girişine büyük bir taş yuvarladıktan sonra oradan ayrıldı. 61 Fakat Mecdelli Meryem ve diğer Meryem orada kalıp mezarın önünde oturdular.+
62 Tüm bunlar Hazırlık Günü’nde* oldu.+ Ertesi gün, yüksek kâhinler ve Ferisiler Pilatus’un önünde toplandılar 63 ve şöyle dediler: “Efendimiz, o sahtekârın hayattayken ‘Üç gün sonra diriltileceğim’+ dediğini hatırlıyoruz. 64 Bu nedenle mezarın üçüncü güne kadar güvenlik altında tutulmasını emret. Yoksa öğrencileri gelip cesedi çalar+ ve insanlara ‘O dirildi!’ derler. Ve bu son sahtekârlık ilkinden kötü olur.” 65 Pilatus da onlara şöyle dedi: “Yanınıza muhafız alın. Gidin, orayı bildiğiniz şekilde güvenlik altına alın.” 66 Böylece gidip taşı mühürleyerek ve başına muhafız koyarak mezarı güvenlik altına aldılar.
28 Sebt gününden sonra haftanın ilk günü, gün doğarken Mecdelli Meryem ve diğer Meryem mezara bakmaya geldi.+
2 Baktılar ki, büyük bir deprem olmuş, Yehova’nın* meleği gökten inmiş ve gelip taşı yuvarlamıştı. Şimdi de taşın üstünde oturuyordu.+ 3 Onun görünüşü şimşek gibiydi ve giysileri kar gibi bembeyazdı.+ 4 Nöbetçiler korkudan titriyordu ve ölü gibi olmuşlardı.
5 Fakat melek kadınlara şöyle dedi: “Korkmayın, biliyorum, direğe gerilmiş olan İsa’yı arıyorsunuz.+ 6 O burada değil, çünkü söylemiş olduğu gibi diriltildi.+ Gelin bakın, yattığı yer burasıydı. 7 Sonra hemen gidip öğrencilerine onun diriltildiğini söyleyin. Şimdi önünüzden Celile’ye gidiyor,+ onu orada göreceksiniz.+ Haberiniz olsun.”
8 Kadınlar korkmuşlardı, yine de büyük bir sevinç içinde hemen mezardan ayrılıp öğrencilere haber vermeye koştular.+ 9 O sırada İsa karşılarına çıkıp “Selam!” dedi. Yanına gidip önünde eğildiler ve ayaklarına sarıldılar. 10 O zaman İsa onlara şöyle dedi: “Korkmayın! Kardeşlerime haber götürün, Celile’ye gitsinler. Beni orada görecekler.”
11 Kadınlar yoldayken, muhafızlardan+ bazıları da şehre gidip bütün olanları yüksek kâhinlere anlattılar. 12 Kâhinler ihtiyarlarla toplanıp görüştüler. Sonra askerlere yüklü miktarda gümüş vererek 13 şöyle dediler: “‘Öğrencileri gece gelip biz uyurken cesedini çalmışlar’ deyin.+ 14 Bu olay Vali’nin kulağına gidecek olursa biz onu ikna ederiz, sizin kaygılanmanıza gerek yok.” 15 Bunun üzerine askerler gümüşleri alıp kendilerine söyleneni yaptılar; ortaya atılan bu hikâye bugüne kadar Yahudiler arasında yayıldı.
16 Fakat 11 öğrenci Celile’ye,+ İsa’nın onlarla buluşacağı+ dağa gitti. 17 Onu görünce önünde eğildiler, fakat bazıları kuşku duydu. 18 İsa yaklaşıp onlara şöyle dedi: “Gökte ve yerde bütün yetki bana verildi.+ 19 Bu nedenle siz gidin bütün milletlerden+ insanları öğrencim olarak yetiştirin; onları Baba’nın, Oğul’un ve kutsal ruhun adıyla vaftiz edin.+ 20 Size emrettiğim her şeye+ uymayı onlara öğretin. Ben bu ortamın* sonuna+ kadar, her zaman sizin yanınızda olacağım.”
Yehoyakin.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmındaki “kutsal ruh” maddesine bakın.
İbrani geleneklerine göre nişanlı çiftlere evli gözüyle bakılırdı.
Sözlük kısmına bakın.
Tanrı’nın ismi “Yehova”, Yunanca Kutsal Yazıların bu çevirisinde 237 kez geçer. Bu ayet bunların ilkidir. Ek A5’e bakın.
İbranicesi Yehoşua. Anlamı, “Yehova kurtuluştur.”
Orijinal dilde: “bakire kız.”
Büyük Herodes. Sözlük kısmındaki “Herodes” maddesine bakın.
Sözlük kısmındaki “yüksek kâhin” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Orijinal dilde: “çobanlık.”
Ek A5’e bakın.
Bu ifade muhtemelen İbranicedeki “filiz” kelimesinden geliyor.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmındaki “Tanrı’nın Krallığı” maddesine bakın.
Ek A5’e bakın.
Ya da “suya daldırılıyorlardı.”
Sözlük kısmına bakın.
Büyük bir çatal biçiminde tahtadan tarım aracı.
Orijinal dilde: “tahıl kabuğunu.”
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Ek A5’e bakın.
Ya da “mabedin burcuna.”
Ya da “kutsal hizmet sunacaksın.”
Anlaşılan batı tarafında.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Anlaşılan doğu tarafından.
Ya da “Ruhi ihtiyacının farkında olanlara; ruh için dilenenlere.” Orijinal dilde: “Ruhta yoksul olanlara.”
Sözlük kısmındaki “Tanrı’nın Krallığı” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “Barış için uğraşanlara.”
Orijinal dilde: “Tanrı’nın oğulları.”
İçinde yağ ve fitil bulunan aydınlatma aracı.
Ya da “şamdana.”
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmındaki “Hinnom Vadisi” maddesine bakın.
Orijinal dilde: “quadrans.” Ek B14’e bakın.
Sözlük kısmındaki “cinsel ahlaksızlık” maddesine bakın.
Ek A5’e bakın.
Orijinal dilde: “ayak taburesidir.”
Yani, Şeytan’dan.
Sözlük kısmına bakın.
Orijinal dilde: “oğulları.”
Sevginin eksiksiz, tam olması kastediliyor.
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “kutsal görülsün.”
Sözlük kısmındaki “Tanrı’nın Krallığı” maddesine bakın.
Orijinal dilde: “borçlu olanları.”
Orijinal dilde: “borçlarımızı.”
Yani, Şeytan’ın.
Yahudiler iyi görünmek için başlarına yağ sürerdi.
Ya da “netse.” Orijinal dilde: “sadeyse.”
Ya da “kıskançsa.” Orijinal dilde: “kötüyse.”
Sözlük kısmındaki “Tanrı’nın Krallığı” maddesine bakın.
Ya da “kıymığa.”
Ya da “merteği.”
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “yaptıkları işlerden.”
Orijinal dilde: “kanunsuzluğa.” Bu ifade genellikle Tanrı’nın kanunlarının hiçe sayılması anlamına gelir.
Ya da “hikmetli.”
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “iyileştirebilirsin.” Sözlük kısmındaki “temiz” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Orijinal dilde: “diş gıcırdatacaklar.”
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmındaki “Tanrı’nın Oğlu” maddesine bakın.
Sözlük kısmındaki “küfür” maddesine bakın.
Sözlük kısmındaki “ellerini koymak” maddesine bakın.
Sözlük kısmındaki “Davut oğlu” maddesine bakın.
Yahudiler arasında yaygın olan selamlama sözü barış dileği içeriyordu.
Bu konuda sorumluluk taşımadıklarını gösteren bir hareket.
Orijinal dilde: “Beelzebub.” Sözlük kısmındaki “Beelzebub” maddesine bakın.
Orijinal dilde: “assarion.” Ek B14’e bakın.
Ya da “çok sayıda serçeden bile.”
Sözlük kısmındaki “işkence direği” maddesine bakın.
Ya da “Benim yüzümden tökezleyip düşmeyene.”
Orijinal dilde: “Yumuşak.”
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “huzur ekmeklerini.” Sözlük kısmındaki “huzur ekmeği” maddesine bakın.
Orijinal dilde: “kurallara uymadıkları.”
Orijinal dilde: “kurumuş.”
Orijinal dilde: “Beelzebub’un.”
Ya da “söylediklerinizin yanlış olduğunu takipçileriniz gösterecek.”
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
“Tanrı’ya sadık olmayan”, orijinal dilde: “zina yapan.”
Ya da “yerin bağrında.”
Yani, Şeytan.
Orijinal dilde: “iyi tohum.”
Buğdaya benzeyen fakat zehirli olabilen bir bitki.
Orijinal dilde: “Ağzımı örneklerle açacağım.”
Alternatif çeviri: “dünyanın kurulmasından.” Anlaşılan Âdem ve Havva’nın çocuk sahibi olması kastediliyor.
Orijinal dilde: “İyi tohumu.”
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmındaki “ortamın son dönemi” maddesine bakın.
Orijinal dilde: “kanunsuzluk.” Bu ifade genellikle Tanrı’nın kanunlarının hiçe sayılması anlamına gelir.
Orijinal dilde: “diş gıcırdatacaklar.”
Orijinal dilde: “hazinesinden.”
Herodes Antipas. Sözlük kısmındaki “Herodes” maddesine bakın.
Orijinal dilde: “Gecenin dördüncü nöbetinde.” Yani, sabaha karşı yaklaşık üç ile gün doğumu arası.
Ya da “Bu bir hayal!”
Burada Yahudilerin arınma geleneği kastediliyor.
Ya da “Annesi ya da babası hakkında hakaret içeren sözler söyleyen.”
Ya da “bakmak.”
Sözlük kısmına bakın.
“Tanrı’ya sadakatsiz”, orijinal dilde: “Zina yapan.”
Orijinal dilde: “kandan.”
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “kilitleyeceğin.”
Sözlük kısmına bakın.
Orijinal dilde: “Arkama geç.”
Ya da “ışık gibi bembeyaz.”
Sözlük kısmına bakın.
Ek A3’e bakın.
“İki drahmi”, orijinal dilde: “didrahmi.” Ek B14’e bakın.
Yani, baş vergisini; imparatora kişi başı ödenen vergiyi.
Orijinal dilde: “gümüş stater.” Bunun dört drahmi değerindeki “tetradrahmi” olduğu düşünülüyor. Ek B14’e bakın.
Ya da “sizler değişip.”
Ya da “bir eşeğin çevirdiği kadar büyük.”
Orijinal dilde: “tökezleten.”
Bu ifade sonsuz yok oluşa atfeder. Sözlük kısmındaki “Hinnom Vadisi” maddesine bakın.
Ek A3’e bakın.
Alternatif çeviri: “Babanız.”
Ya da “ağzından çıkan sözle.”
Anlaşılan cemaati temsil eden kişiler kastediliyor. Tkr 19:16, 17 ile karşılaştırın.
10.000 gümüş talant 60.000.000 dinara eşitti. Ek B14’e bakın.
Ek B14’e bakın.
Orijinal dilde: “zindancıların eline teslim etti.”
Orijinal dilde: “aynı boyundurukta birleştirdiğini.”
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “Neyin iyi olduğunu söyleyen.”
Ek B14’e bakın.
Orijinal dilde: “üçüncü saat.”
Orijinal dilde: “altıncı ve dokuzuncu saat.”
Orijinal dilde: “on birinci saat.”
Ya da “cömert davrandığım.”
Sözlük kısmına bakın.
Kutsal Kitap’ta “kâse” genelde Tanrı’nın isteğini simgeler.
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “birçoklarının canına karşılık olarak.”
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Ek A5’e bakın.
Ya da “Sarrafların.”
Sözlük kısmındaki “üzüm teknesi” maddesine bakın.
Sözlük kısmındaki “köşe taşı” maddesine bakın.
Ya da “tutuklamak.”
Orijinal dilde: “diş gıcırdatacak.”
Sözlük kısmındaki “Herodes yanlıları” maddesine bakın.
Ya da “imparatora.”
Yani, baş vergisi; imparatora kişi başı ödenen vergi.
Ek B14’e bakın.
Ek A5’e bakın.
Orijinal dilde: “canınızla.” Sözlük kısmındaki “nefeş; psykhe” maddesine bakın.
Ya da “en seçkin.”
Orijinal dilde: “Rabbi.”
Ek A3’e bakın.
Ya da “yağmacılıkla.”
Orijinal dilde: “kanunsuzlukla.” Bu ifade genellikle Tanrı’nın kanunlarının hiçe sayılması anlamına gelir.
Yani, mabet.
Alternatif çeviri: “eviniz ıssız bırakılıyor.”
Ek A5’e bakın.
Ya da “hazır bulunuşuna.” Sözlük kısmındaki “Mesih’in geri dönüşü” maddesine bakın.
Sözlük kısmındaki “ortam” ve “ortamın son dönemi” maddelerine bakın.
Orijinal dilde: “doğum sancılarının.”
Orijinal dilde: “kanunsuzluğun.” Bu ifade genellikle Tanrı’nın kanunlarının hiçe sayılması anlamına gelir.
Sözlük kısmındaki “Tanrı’nın Krallığı” maddesine bakın.
Ya da “üst giysisini.”
Ya da “iç odalarda.”
Alternatif çeviri: “akbabalar.”
Orijinal dilde: “kabileler.”
Sözlük kısmındaki “Mesih’in geri dönüşü” maddesine bakın.
Ya da “hikmetli.” Sözlük kısmındaki “sağgörü” maddesine bakın.
Orijinal dilde: “diş gıcırdatacak.”
Orijinal dilde: “on bakire kızın.”
Ya da “sağgörülü; hikmetli.”
Bir Yunan talantı 20,4 kg. Ek B14’e bakın.
Orijinal dilde: “gümüşünü.”
Orijinal dilde: “acı içinde diş gıcırdatacak.”
Orijinal dilde: “dünyanın kurulmasından.” Anlaşılan Âdem ve Havva’nın çocuk sahibi olması kastediliyor.
Ya da “yeterince giysim yoktu.”
Bu ifade sonsuz yok oluşa atfeder. Sözlük kısmındaki “Hinnom Vadisi” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “tutuklamayı.”
Sözlük kısmındaki “Mayasız Ekmek Bayramı” maddesine bakın.
Sözlük kısmına bakın.
Ya da “mezmurlar.”
Kutsal Kitap’ta “kâse” genelde Tanrı’nın isteğini simgeler.
Eski Roma’da askeri birlik. Burada büyük bir sayı kastediliyor.
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmındaki “küfür” maddesine bakın.
Ya da “lehçen.”
Orijinal dilde: “kana.”
Orijinal dilde: “çömlekçi tarlası.”
Ek A5’e bakın.
Orijinal dilde: “çömlekçi tarlası.”
Anlaşılan, bitkilerden elde edilen acı bir madde eklenmiş şarap.
Orijinal dilde: “Altıncı saatte.”
Orijinal dilde: “dokuzuncu saate.”
Sözlük kısmına bakın.
Sözlük kısmındaki “Hazırlık Günü” maddesine bakın.
Ek A5’e bakın.
Sözlük kısmına bakın.